Her Skyrim Oyuncusunun En Az Fus Ro Dah Kadar İyi Bildiği 13 Durum

Oyuna girişte bize evreni ve karakterleri kısaca tanıtan açılış sekansı Half-Life 1’in tren sahnesi ile yarışır cinsten. Oyunu ilk oynayışta sıkıntı değil ancak birkaç kez baştan oynadığınızda her cümleyi ezbere biliyorsunuz.

Bir Bethesda oyunu bug olmadan olmaz, hatta neredeyse piyasaya sürülmesine izin verilmez. Skyrim de bundan nasibini alan oyunlar arasında elbette. Bir bakmışsınız takipçinizin kafası yok, ya da bir mamut uçarak size doğru geliyor. Tamriel’de her an her şey olabilir.

Skyrim modsuz dü-şü-nü-le-mez! Fotoğraftaki örnekte olduğu gibi oyunu ve karakterleri bambaşka hallere çeviren modların yanı sıra Bethesda’nın yapamadığını yapıp oyunun hatalarını gideren modlar da var. Çoğu zaman oyuna devam edebilmek için bunlardan birini kurmak zorundasınız.

Oyuna bilmem kaçıncı kez baştan başladığınızda hepiniz kendinize ”daha önce oynamadığım bir ırk ile oynayacağım” diye söz veriyorsunuz, hatta o ırkı da daha önce denemediğiniz bir oyun tarzı ile harmanlamayı aklınızdan geçiriyorsunuz, biliyoruz. Ancak bu planlar asla tutmaz. Tamamen yakın dövüş odaklı bir Troll oynama niyeti ile oyuna girilip sinsi okçu Khajit kasıldığına çok şahit oldu bu gözler.

Oyunun başlangıcını atlatmış, başımıza gelen olaylardan kurtulup kendimizi ilk yerleşim yerine atmışız. O da ne? Bizi bir tavuk karşılıyor. İnsan ister istemez o tavuğa sebepsizce saldırıyor. İşlerin sonunun vardığı noktayı Skyrim oyuncuları çoktan anladı bile.

Skyrim içerisinde uzaya doğru bir yolculuğa çıkmak isterseniz bunun en kolay yolu ilk gördüğünüz deve saldırmak olacaktır. Normal şartlar altında barışçıl olan devler zarar vermeniz halinde size hayatınızın şokunu yaşatırlar.

Oyuna başladıktan sonra geçen ilk 10 saat sonunda kendinizi bir Karanlık Kardeşlik üyesi, Hırsızlar Loncası başı, Kışhisar Koleji müdürü ve en yüksek rütbedeki vampir olarak bulabilirsiniz. Ejderdoğan için bunlar vız gelir!

Skyrim’in dış mekân manzaraları insana her ne kadar ”keşke içinde yaşasam” dedirtecek kadar güzel olsa da iç mekanların basıklığı ve karanlık atmosferi insanı bir süre sonra epey bunaltmaya başlıyor. Kim bilir, belki de amaç budur?

Henüz hızlı seyahati açamadığınız o ilk Ulu Hrothgar çıkışı insana sabır sınavı verdirir. Haritada doğru düzgün belli olmayan patikalar, yolda karşılaşılan engeller, bitmek bilmeyen yol… İyisi mi bir an önce hızlı seyahati açın ve bir daha o yollardan geçmeyin.

Biz ki dünyanın kaderini değiştirecek olan, efsanelere konu olmuş Ejderdoğan’ız fakat her hıyarım var diyene tuzlukla koşmaktan da vazgeçemiyoruz. Köylünün aşk mektubu mu taşınacak? Hay hay. Köpeğiniz mi kayboldu? Emriniz başımız üstüne, buluruz evelallah.

Bunlar esnaf değil arkadaşlar. Bunlar kan emici, bunlar vampir! Az önce sizden 50 altına aldığı kılıcı saniyeler sonra size 300 altına satmaya çalışan mı dersiniz, fazla mallarınızı sattığınız anda başka param kalmadı daha fazla eşyanı alamam diyen mi… Bir denetim falan yok mu ya bunlara imdat. :/

Skyrim’in istediğiniz şehrine, dilediğiniz bölgesine gidin. Muhafızların size ettiği birkaç laftan biri budur ve bir süre sonra bu söz öbeği aklınıza kazınır. Ardında çok daha derin bir anlam gizli olan bu sözcükler Skyrim denince akla gelen ilk üç şeyden biridir.

Skyrim gerçekten de uçsuz bucaksız bir dünya. İşin içine bir de ek paketler girince o dünya bir kat daha genişliyor. Aradan geçen yıllardan ve tekrar tekrar başlanan oyunlardan sonra insan hala yepyeni detaylar ve olaylar ile karşılaşabiliyor. Skyrim’i unutulmaz kılan detayların başında da işte bu geliyor.