AKP Gaziantep Milletvekili Ali Şahin, “Mülteci akınlarını siz Kabil’de durduramazsanız Türkiye hudutlarında durduramazsanız, bunun önüne geçemezsiniz. Bunun içindir ki Afganistan Türkiye’nin hudut karakoludur. Güvenlik inşamızı medeniyet coğrafyamızın sonlarından başlatmak zorundayız” açıklamasını yaptı.
Şahin, “Afganistan’da hangi idare bulunursa bulunsun bu prestijini güçlendirerek arabulucu rolünü üstlenmemiz lazım” görüşünü savundu.
Yeni Şafak gazetesinden Osman Özgan’a konuşan Şahin, “ABD’nin bile çekildiği Afganistan’da Türkiye’nin ne işi var?’ tenkitleri yöneltiliyor. Türkiye neden Afganistan’da olmalı? sorusuna, “Türkiye 20 yıldır niçin orada?’ sorusunun yanıtı aslında ‘Türkiye bundan sonra da niçin orada olmalı?’ sorusunun yanıtıdır. Afganistan bizim medeniyet coğrafyamızın kıymetli merkezlerinden. Hudutlarımız hapsolduğumuz 780 bin kilometrekarelik coğrafyayla sonlu değil. Şayet bunu bu türlü kabul edersek, kendi milletimize, kendi tarihimize en büyük yanlışı yapmış oluruz. Bu açıdan bakarsak Afganistan’ı kendi hudutlarımızdan, kendi coğrafyamızdan uzak göremeyiz.” karşılığını verdi.
Şahin sorulara şu karşılıkları verdi:
“Türk Silahlı Kuvvetleri son 20 yıl içerisinde orada işgalci olarak algılanmayan tek askeri ögedir. TSK demek orada istihdam, hastane, sıhhat, eğitim, altyapı, kalkınma, barış, istikrar ve huzur demek manasına gelmiş. Gerçekten Türkiye yalnızca TSK ögeleriyle olmadı orada. Şayet biz Kabil’in ağrılarını, acılarını Ankara’da hissedemiyorsak insan olarak, Müslüman olarak kendimizi sorgulamamız lazım. Ne ABD ne de bütünüyle bir NATO, Türkiye’nin orada güçlü olduğu kadar güçlü değildir. Bunun için kalıcı barışı ve istikrarı temin etmek için ya askeri ya siyasi ya da insani olarak kesinlikle Afganistan’da olmamız lazım. Türkiye oraya tekrar asker gönderecek, orada muharip güç olacak, Taliban’la çatışacak, Amerika’nın bıraktığı misyonu taşeron olarak kendisi üstlenecekmiş üzere bir algı oluşturuluyor. Katiyetle bu türlü bir şey yok. TSK ögeleri zati 20 yıldır orada. Türkiye olmak Afganistan’da, NATO’dan ve Amerika’dan kıyaslanamayacak kadar çok daha güçlü ve manalıdır, pahalıdır.”
-Taliban’ın ilerleyişi ve son olarak Kabil’e girmesiyle artan göç probleminin önüne nasıl geçilecek?
Türkiye, uzun vakittir bir göçmen ve mülteci akınıyla istikrarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Afganistan’da vuku bulan istikrarsızlık süreciyle birlikte yeni bir mülteci dalgasıyla karşı karşıya kalacağız. Biz şayet kendi imkanlarımızla, kendi gücümüzle bu istikrarsızlık coğrafyalarını istikrarlı hale getirerek mülteci akınlarını yerinde engelleyemezsek, ördüğümüz duvarlarla, aldığımız emniyet önlemleriyle bu dalgaları kıramayız. Beşerler bırakın duvarları aşmayı, bir umut için hayatlarını kaybedeceklerini bile bile uçaklara tutunmaya çalışıyor. Yapacağımız tek şey var, o istikrarsızlığı orada istikrara dönüştürmek, barışı orada tesis etmek. Ve bunu başarabilecek ülke varsa o da Türkiye’dir.
“Afganistan’da hangi idare bulunursa bulunsun bu prestijini güçlendirerek arabulucu rolünü üstlenmemiz lazım”
Afganistan’da istikrar ve barışın sağlanmasında Türkiye’nin nasıl bir rolü olacak?
Afganistan hesaplaşma coğrafyası haline gelmiş. Hem bölgesel ülkelerin hem global güçlerin Afganistan’la ile ilgili gündemlerinin daima bir art planı olmuştur. İlgiler birtakım hesaplaşmalar üzerine kurulmuştur. Zira Afganistan, nükleer popülasyonun ve dünyanın üçte iki nüfusunun toplandığı bir coğrafyanın tam merkezinde. Zira Afganistan’ı denetim eden Asya’yı denetim eder. Afganistan’da hiçbir hesap ve hesaplaşma peşinde olmayan, yalnızca ülkenin kalkınması, barışı, kalıcı istikrarı için var olan tek ülke ise Türkiye’dir. Afganistan’da hangi idare bulunursa bulunsun bu prestijini güçlendirerek arabulucu rolünü üstlenmemiz lazım.
“Mülteci akınlarını siz Kabil’de durduramazsanız Türkiye sonlarında durduramazsanız”
Tehditleri kendi hudutlarınız içerisinde karşılamaya çalışırsanız bu tehditleri önlemenizin imkânı yoktur. Şayet siz Afgan mülteci akınını önlemek istiyorsanız Kabil’de istikrarı sağlamanız lazım. Şayet mülteci sıkıntısı bizim için riskse, meseleyse, bir tehditse ve bunun kaynağı şayet Kabil ise Kabil sizin hudut karakolunuz demektir. Mülteci akınlarını siz Kabil’de durduramazsanız Türkiye sonlarında durduramazsanız, bunun önüne geçemezsiniz. Bunun içindir ki Afganistan Türkiye’nin hudut karakoludur. Güvenlik inşamızı medeniyet coğrafyamızın sonlarından başlatmak zorundayız.
“Türkiye’nin kendi güvenlik tehditlerini önlemek emeliyle Afganistan’da mevcut idareyle görüşmesinden daha doğal bir şey olamaz”
-CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “İran yerine neden Taliban’la konuşuyorsun?” biçimindeki açıklamasını nasıl kıymetlendirmek lazım?
ABD savaş ilan etmiş olduğu Taliban’la aylardır süren barış görüşmeleri yürütüyor ise bugün tekrar AB temsilcileri ‘Taliban savaşı kazandı ve Taliban’la görüşmemiz gerekiyor’ üzere realiteyi ortaya koymuşsa, Türkiye’nin kendi güvenlik tehditlerini önlemek hedefiyle Afganistan’da mevcut idareyle görüşmesinden daha doğal bir şey olamaz. Çin ve Rusya kendi ülkesinin menfaatleri için Taliban’la görüşecek, İran, Pakistan, AB görüşecek, ABD barış görüşmeleri yapacak lakin bizim ana muhalefet önderimiz de ‘Niçin Taliban’la görüşüyoruz?’ diyecek. Bu çok büyük bir vizyonsuzluktur, dünyayı okuyamamaktır, memleketler arası bağları bilmemektir, güvenliğin değişen aktörlerini okuyamamaktır.
