Karar gazetesi muharriri Ahmet Taşgetiren, “Türkiye’de dindar takımların iktidarının İslam-Toplum ilgisine nasıl yansımaları olduğunu araştırmak gerekir mi? İslam kozmik bir iletiye sahipse -ki öyledir- İslam’ın iktidar uygulamalarıyla görünür hale gelmesinin, dünyada nasıl bir İslam algısı oluşturduğuna bakmak gerekir mi? Bu durumda ortaya “kim bakacak?” sorusu çıkmıyor mu? Hiç olmazsa Taliban konusu, bizim İslami ilim muhitleri için heyecandan fazla teyakkuz konusu olmamalı mı?” görüşünü savundu.
Taşgetiren yazısında, “Her siyasi ideoloji ve hareket için iktidarın bir deneme alanı olduğu tespiti doğrudur. Kelam konusu olan İslam’la kontaklı bir siyasi hareket ise, kendisi ile birlikte İslam’ın tezlerini de “deneme alanı”na sokacağını dikkate almak gerekiyor. 1979’ları hatırlarsak, “İran İslam devrimi” mesela Türkiye’de epey bir heyecan oluşturmuş, “İrancı” diye tanımlanan bir etraf meydana gelmişti. Şu sıralar Afganistan ve Taliban olayı, tahminen kıymetli kısmı “Amerika’yı yenme” telaffuzlarıyla karışık bir heyecan uyandırıyor. Türkiye’de Tayyip Erdoğan ismi etrafında bir “İslami misyon” oluştuğunu söylemek de aldatıcı olmaz.” kanısını lisana getirdi.
Taşgetiren şu tabirleri kullandı:
“Mısır, Tunus’ta durumlar karışık. İslam ülkelerinden, İslam toplumlarından kelam ediyoruz. İslam coğrafyası kelam konusu. Buralarda asırlarca, İslam’ın bir ölçüde belirleyici olduğu idareler yaşamış.
Sonra bir hezimet ve sömürgeleşme süreci gelmiş. Sonra görece -yani sınırlı- bağımsızlıklar kazanılmış. Bu devirde, halkların zihniyet dünyası da kıymetli ölçüde etkilenmiş. Bu yeni devirde “İslam – Toplum – Siyasal yapı nasıl şekillenecek?” sorusu yaşanan sancıların odağına yerleşmiş. Daha dindar kesimlerin “İslam’dan yola çıkan” hareketlerin iktidar oluşlarından heyecan duyduğu açık.
Ancak bu toplumlarda farklı İslam algılarının oluştuğu ve “İslam adına” yapıldığı tabir edilen uygulamalara “yukardan aşağıya İslamlaştırma – Halk İslam’ından farklı İslam telkini” algısı sebebiyle yansıların oluştuğu da bir vakıa.
Bunun yanında, iktidar olgusu, yalnızca İslam – Toplum alanındaki münasebetleri değil, iktisattan toplumsal hayata tüm insan münasebetlerini etkiliyor. Bunun sonucu, tüm alanlardaki başarısızlıkların ya da makus idarenin İslam’la ilişkilendirilmesi üzere bir durum otaya çıkıyor. Artık bakıldığında 1979’un ülkemizde de esen “İran İslam ihtilali heyecanı”ndan eser kalmadığı görülüyor. Sanki neden?Afganistan – Taliban heyecanına dair ne denmeli?”
