CHP Küme Başkanvekili Özgür Özel, Mahmut Özer’in Ulusal Eğitim Bakanı olarak TBMM’de şimdi yemin etmemesine; “Bakanları bir imzayla başına nazaran atıyor, istediği vakit da alıyor ya, bakanın yemin etmesi lazım. Düşünememiş beyefendiler, ‘ben yazın bakan atarsam ne olacak’ diye. Bakan var, yemini yok. Atandın, Meclis açılmadan da aldın. Ne olacak bu ortadaki devir? ‘Mış bakanı.’ Ümit ediyorum; maaş ödemiyorlardır, özlük haklarını vermiyorlardır. Bu bakanın yaptığı harcamalar, attığı imzalar… 1 Ekim’de bakanlık vasfı kazanacak, Allah nasip ederse. Bu türlü bir sistemle yönetiliyor Türkiye. Bakan ataması bu türlü olanın, iktisat idaresinden, afet idaresinden ne bekliyorsun” dedi. Özel ayrıyeten; “Harf Devrimi’ne karşı adamı, Talim Terbiye Kurulu’na atayan zihniyete yazıklar olsun” dedi.
TBMM’de basın toplantısı düzenleyen CHP’li Özel’in açıklamaları şu biçimde:
“Mehmetçik biraz daha dursaydı çok acı haberler duyacaktık”
Meclis’ten çıkarılan tezkerenin emelinin ortadan kalktığını tabir etmiştik. Orada bir dakika daha durulmamasını söylemiştik. Biz askerimizin hayatlarının tehlikeye atılmasının riskini işaret etmiştik. Bunu söyledikçe, dünya kadar da hakaret işitmiştik. Mehmetçik Afganistan’dan çekiliyor. IŞİD saldırısı gündemde. Mehmetçik biraz daha orada dursaydı, tahminen de çok acı haberler duyacaktık.
“Pandemiyi de tek başlarına halledeceklerini sanıp ellerine yüzlerine bulaştırdılar”
Öncelikle bir sefer daha söz edelim. Aşı hakkı tanımlanan herkes, dakika geçirmeden aşısını yaptırmalıdır. Bu salgından aşıdan öbür kurtuluş yoktur. Sıhhat Bakanlığı, bilgileri anlık ve şeffaf paylaşmıyor. O turkuaz tablonun ikiye ayrılması lazım. Aşılılar için, aşısızlar için. Deyin ki ‘aşı olmayanlarda budur, aşı olanlarda budur.’ Sözümüze kıymet veren herkese yalvarıyoruz; aşı olun, aşı olunmasına teşvik edin. COVİD ile ilgili sayılar… Recep Tayyip Erdoğan ile kabine üyeleri, ‘yüzyılın sel felaketi’ olarak nitelendirdiler, Bozkurt’taki seli. Pekala farkında mıyız, dün akşam Covid; 200 üzerinde daha vatandaşımızın canını aldı. 217 kişiyi sel aldı. Covid aldı götürdü. Her gün neredeyse bir Soma faciası yaşıyoruz. Dünyanın neresinde bir Boeing uçağı düşse aylarca konuşuluyor; Türkiye’de her gün bir Boeing düşüyor. Kamu spotlarında her siyasi parti önderinin olması. Aşı konusunda Kemal Beyefendi, ‘Recep Tayyip Erdoğan’a katılıyorum’ der. Yapmıyorlar, yapmıyorlar. Pandemiyi de tek başlarına halledeceklerini sanıp ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Bir kere daha ellerindeki bütün dataları paylaşmaya davet ediyoruz. Virüs o denli tehlikeli noktaya geldi ki. Toplumda aşılı ve taşıyabilenlerle, aşısız ve taşıyanların bir ortada olduğu ortam, mutasyon demek, tehlikeli varyantlar demek. Bu hususta Türkiye’nin çalışıyor olması gerek. Lakin Sıhhat Bakanlığı bilgileri de mutasyon ile değişiyor. Hasta ve hadiselerin cinsiyet, yaş ve bölgelere nazaran dağılımını bilmiyoruz. Şu anda müspet olayların aşı durumlarıyla ilgili bilgiler, ortada dolaşan tevatürden ibaret. Covid-19 salgınında toplam vefat 55 bin. Aşıya kavuştuğumuz sene, yüzde 50 fazla vefat olduğunun da altını çizmek gerekiyor.
“TÜİK, vefat nedenlerini açıklamıyor”
Milletimize TÜİK ve Sıhhat Bakanlığı’nı şikayet ediyoruz. TÜİK’in mevt ve mevt nedenlerini ilan etmesi gerekiyor. Bu sene yapamadı. Sıhhat Bakanlığı, TÜİK’e dataları kapattı. TÜİK, 2019’a kadar doğumlar ve vefatları yayınlıyordu. 2020’de yayınlayamadı bir tek. Biz TÜİK bilgilerinden dikkate sunmak istediğimiz bir konu var. Türkiye’de ikamet eden nüfus burada yazıyor. Nüfusumuz 13 yıldır bir milyon civarı artıyor. Geçen sene 500 bin bile artmamış. TÜİK, yaşlara nazaran nüfusu veriyor. 50 yaş üstü daima 300 bin 300 bin azalırken; geçen sene 500 bin azalmış. Artış bir milyon olacakken 450 bin; 50 yaş üstü azalma 500 bin.
“Meksika’dan sonra okulları en fazla kapatan ülkeyiz”
Maalesef Türkiye, bütün dünyada yapılan işi tam aykırısı yapıyor. Bizde okullar birinci kapanan ve en son açılan oldu. OECD ülkeleri içinde Meksika’dan sonra okulları en fazla kapatan ülkeyiz. Çocuklarımızın eğitimine bu iki yıl hiç düzgün gelmemiş. Uzaktan eğitimle ilgili çok önemli pürüzler vardı. Bu ayıp hükümetin sırtındadır. Okulların havalandırma sistemleri, kesinlikle salgına nazaran yenilenmelidir. Bu hususta hiçbir çalışma yapılmadığını duyuyoruz. Özel okullara gelen yüzde 25, kantin fiyatlarına gelen yüzde 40, servislere yapılan yüzde 14’lük artırım, sıkıntıyı aileler için daha da katlanamaz hale getirdi.
“Yaz saati uygulaması hiçbir tasarruf sağlamıyor”
Yaz saati uygulaması hiçbir tasarruf sağlamıyor. Bir sürü eza var. Okullar açılacak. Çocuklar, göz gözü görmezken okullara gidecekler. Damat beyefendi, ‘enerji tasarrufu’ diyordu. Hiçbir fark yok. Artık damat beyefendi yok. Onun mesaisi de yok. İstediği vakit yatar, istediği vakit kalkar. Lütfen, öğrencilerimizin ve işçilerimizin göz gözü görmezken okula ve işe gitmesine son verelim.
“Tek bildikleri bir doğal afet olsun da İBAN atalım”
Recep Tayyip Erdoğan, ‘Türkiye bir taraftan prangalarını parçalarken, bir taraftan iktisat şahlanıyor’ demişti. İktisat değil lakin faturalar şahlanıyor… Tek bildikleri bir doğal afet olsun da İBAN atalım. Vatandaşın fatura ödeyecek parası yok, IBAN atıp memleket yönetmeye çalışıyorlar.
“Asgari fiyatın altında ödeme yapan devlet”
Aile, Toplumsal Hizmet Bakanlığı’nda ek dersli çalışanlar, minimum fiyatın altında ödeme yapıyorlar. Dünyada bu türlü bir rezaletin yaşandığı bir ülke var mıdır? Taban fiyatın altında ödeme yapan devlet. 52 saat çalışıyorlar, 39 gösteriyorlar, bu maaşı yatırıyorlar. Bu ayıptan kurtulun. Hata bu.
“Elektrik faturasını alkışlıyor mu?”
Recep Tayyip Erdoğan, vilayet liderlerine konuştu. Konuştukça alkışlatıyor kendisini. ‘Nereden nereye.’ Bil bakalım nereden nereye? Kamunun dış borcu 2002’de 65 milyar dolardı, bugün 173 milyar dolar. Gerçek işsizlik oranı 2002’de yüzde 16’ydı, artık 22.4. 2002 yılında bir dolar 1.6 liraydı, bugün 8.3 lira. Bunları da alkışlasın vilayet liderleri. Elektrik faturasını alkışlıyor mu? 155 liralık doğalgaz faturasını 880 lira yapmışsınız, alkışlasın bakalım vilayet liderleri. 2013’te ülkenin ulusal geliri 957 milyar dolar, bugün 720 milyar dolar. ‘Bir ölçü düştü’ diyor. Tam yüzde 25 düşmüş. Bir hükümet gelse, amaç koyar, yüzde 20, 25. Yüzde 25 azalmış, ‘bir miktar’ diyor.
“Adama torunu soracak, ‘dede sen bakanlık yapmışsın, yemin merasiminden fotoğraf’ yok”
Talim Terbiye Kurulu’na atama yaptılar. Ziya Selçuk affını istedi. Kabul edildi. Yerine yardımcısı Mahmut Özer geldi. Güya aydan gelmiş üzere bütün teşkilatın idaresini değiştiriyor. Eskisi mi yanlışsız, burası mı yanlış, bu doğruysa orası niçin yıllarca o denli durdu? Talim Terbiye Kurulu’na atama yapıyorlar. Tabi bu bakanın bu ucube sistemde daha yemin etmediğinin altını çizmek isteriz. Artık bu bakanları başına nazaran atıyor ya, bir imzayla, istediği vakit da alıyor ya, bakanın yemin etmesi lazım. Kürsü yok. Kürsü var, bizim kürsüyü kullanıyorlar emaneten. Meclis’e karşı sorumlu değil. Soru soramazsın, yanıt alamazsın, gen soru veremezsin, düşünemezsin lakin bizim kürsüde yemin edecek düşünememiş beyefendiler, ‘ben yazın bakan atarsam ne olacak’ diye. Bakan var, yemini yok. Atandın, Meclis açılmadan da aldın. Ne olacak bu ortadaki periyot? ‘Mış bakanı.’ Bir bakan bir varmış bir yokmuş. Yemin edememişmiş. Adama torunu soracak, ‘dede sen bakanlık yapmışsın, yemin merasiminden fotoğraf’ yok. Yemin edemeden, Meclis açılamadan, beyefendi bu türlü uygun görüyor. Ümit ediyorum maaş falan ödemiyorlardır, özlük haklarını falan vermiyorlardır. Bu bakanın yaptığı harcamalar, attığı imzalar. Bakan yemin ederek vazifeye başlar. Nal üzere de yazıyor. ‘Ertesi gün yemin eder’ diye. Meclis’in açıldığı birinci gün, yaz devrinde bakanmış üzere dolanın bir beyefendi dolaşıyor ortalıkta. 1 Ekim’de bakanlık vasfı kazanacak, Allah nasip ederse. Bu türlü bir sistemle bir sistemde yönetiliyor Türkiye. Bakan ataması bu türlü olanın, iktisat idaresinden, afet idaresinden ne bekliyorsun? O yüzden bu haldeyiz.
Mustafa Gündüz yorumu
Bu kifayetsizlerin yönettiği ülke. İşte bu beceriksizler, dün Talim Terbiye Kurulu’na Mustafa Gündüz’ü atamışlar. Beyefendi ne iş yapacak? Bence çok kıymetli. Vazifeleri ortasında ‘eğitim sistemini hazırlamak, ders kitaplarını hazırlamak’ misyonunda olan bir konseye gelmiş. Misyona bak. Beyefendinin yazdığı makaleye bak. ‘Alfabe değişikliği geçmişimizi unutturmak için yapılmış.’ Atatürk gelmiş, çağdaş harfleri getirmiş, on yılda dünyada görülmemiş şahlanışın en başındakini yapmış. Bu adamın tek adamın imzasıyla yemin etmemiş bakanın teklifiyle çocuklarımızın okuyacağı kitaplara karar vermeye getirdiler. Yazıklar olsun size. Harf Devrimi’ne karşı adamı, Talim Terbiye Kurulu’na atayan zihniyete yazıklar olsun. Kaçacak delik bulamayacaksınız o sandıkta. O perdeyi çekecek, oyunu verecek, bu kabus bitecek. İnsan acıyor.”
İttifak sorusuna yanıt
Özel, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
“Millet İttifakı genişler mi” sorusuna Özgür Özel, “Millet İttifakı, başarılı ve hürmet içinde süren ittifaktır. Başkanların açık beyanları var. Bir de ittifakların en kıymetlisi Türkiye ittifakıdır. Millet İttifakı’nın en büyük maksadı Türkiye ittifakıdır. Kimsenin öteki olmadığı, yoksul olmadığı, işsizliğin olmadığı bir Türkiye ittifakını seçimlerden sonra kuracağız. O seçime kadar Millet İttifakı elinden gelen her şeyi yapacak. Benim bilgim dahilinde ne bir daralma ne genişleme var” dedi.
Afganistan açıklaması
“Afganistan’dan asker geldi. Tekrar bir tezkere gelirse tutumunuz ne olur” sorusuna ise Özgür Özel, şu karşılığı verdi:
“İbrahim Kalın’ın açıklamasından anlıyoruz ki iktidar partisi hala Kabil Havalimanı’nı işletmek için istekli. ‘Taliban’ın anlayışı ile ortamızda fark yok’ diyen Erdoğan, dün ‘Taliban’ın bildirilerine ihtiyatlı bir optimistlikle yaklaşıyoruz’ dedi. Bu açıyı, kırılmayı bir not edelim. Türkiye’de muhalefet boşuna konuşmuyor… Kesin istihbarat IŞİD saldırısı. Havalimanından Mehmetçik geliyor. ‘Oh be’ diyorum. Bir de o kargo uçaklarından al bayrağa sarılı tabutların inmesi var. Hiç bunu hesap eden yok mu? Daima ateş düştüğü yeri mi yakacak? Daima penceresiz briketsiz konutlara koca koca Türk Bayrağı asalım değil mi? Afganistan, Atatürk vakti değerli coğrafyaydı. Artık ellerine kına yakılıp gidip, al bayrakla dönenleri görmemek için dua ediyoruz. Ne var bunda? Vatan haini oluyorsun, çekilelim diye. Atacak füzeyi, 14 şehit tabutu inince, dizilirler yan yana. Birinizin oğlu var mı orada? Her şeyi paylaşıyorsunuz toplumsal medyada. Uzun periyot askerliği paylaşsanıza. ‘Ciğer paresi annesiyle vedalaşırken…’ Bu değil milliyetçilik. Diğerinin çocuğu üzerinden kahramanlık değil. Amerika kaçmış gitmiş, İngiltere kaçmış gitmiş. Baş kesenler kol geziyor. Orada Taliban zulmüne karşı memleketler arası birliktelik olur. 35 ülke ile biz de gideriz. Bayanlar ölmesin diye, baş kesilmesin diye gidilir. Maceraya gidilir mi?”
CHP’li Kaya: Ulusal Eğitim Bakanlığı’nda arbede var; inşaat işlerine bir tarikat, insan kaynaklarına bir tarikat, yurt dışı eğitime diğer bir tarikat bakıyor!
