Konya’da Dedeoğulları ailesinden yedi kişinin öldürüldüğü saldırıya ilişkin soruşturmayı sürdüren Konya Cumhuriyet Başsavcılığı, ailenin avukatı Abdurrahman Karabulut’un olayın yaşandığı meskendeki kamera manzaralarının kendisine verilmesi talebine olumsuz cevap verdi. Başsavcılık, Adalet Bakanlığı’na yazı yazarak, ham imajların müşteki tarafa verilecek kanıtlar ortasında olup olmadığı konusunda türel görüş istedi. Olay sonrası katil zanlısı dâhil 11 kişinin tutuklandığı Keleş ve Altun ailelerinin WhatsApp küme yazışmaları da avukat ile paylaşılmadı.
Konya’nın Meram ilçesinde 30 Temmuz 2021 tarihinde Karslı Dedeoğulları ailesinin yedi bireyi, daha evvel husumetli olduğu aileden Mehmet Altun tarafından silahla vurularak öldürüldü. Olaya ait yürütülen soruşturmada Keleş ve Altun ailelerinden 10 kişi ile katil zanlısı Mehmet Altun tutuklandı. Katliama ait imgeler, Dedeoğulları ailesinin daha evvel konuta yerleştirdiği güvenlik kameralarına yansıdı. Ayrıyeten Altun ve Keleş ailelerinin, olaydan evvel ortak WhatsApp kümesi kurdukları anlaşıldı.
Avukat kanıtları istedi, savcılık vermedi
Dedeoğulları ailesinin avukatı Abdurrahman Karabulut, Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak, evrakta kanıt olarak bulunan kamera manzaraları ile WhatsApp yazışmalarını istedi. Fakat başsavcılık, yazışma kayıtlarının eksper incelemesinde olduğunu belirterek, bu talebi yerine getirmedi. Başsavcılık, kamera manzaralarının bir örneğinin de avukat Karabulut’a verilmesi talebine olumsuz cevap verdi. Adalet Bakanlığı’na yazı gönderen başsavcılık, Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında kamera manzaralarının müşteki tarafa verilecek kanıtlar ortasında olup olmadığı konusunda tüzel görüş talebinde bulundu.
Avukat: Savunma hakkı ihlali
Belgede gelinen durumu DW Türkçe’ye kıymetlendiren Avukat Abdurrahman Karabulut, soruşturmanın yüzde 80 oranında tamamlandığını belirterek, Eylül ayı sonunda savcılığın iddianameyi hazırlayacağını kaydetti. Savcılıktan Pazartesi günü WhatsApp yazışmaları ile konutta bulunan dört kameraya ilişkin manzaraları istediğini tabir eden Karabulut, şunları anlattı:
“Sadece bir kamera imgesi basına yansıdı. Biz öbür üç kamera imgesi dâhil tüm kayıtların CD ortamında bize verilmesini istedik. Daha evvel de bunu talep etmiştik. Lakin savcılık, kamera imajlarının Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 153. unsuru kapsamında beli niteliğinde olup olmadığı noktasında Adalet Bakanlığı’na bir yazı yazdı. Bunun yanıtından sonra imgelerin bize verilip verilmeyeceğinin netleşeceği söylendi. Bu yanlış bir şeydir. Sonuçta evrak kapsamında ne varsa hepsi evrak niteliğindedir. Belgede da kısıtlama kararı yoktur. Bu nedenle bize verilmesi gerekir. Lakin bu türlü bir mazeret ile hem yazışma kayıtları hem de kamera manzaralarının bize verilmesi taleplerimiz kelamlı olarak reddedildi. Yazılı olarak da bugün başvurduk. Şayet yeniden olumsuz cevap gelirse buna sulh ceza hâkimliğinde itiraz edeceğiz. Bu durum savunma hakkının ihlali manasına gelir. Avukata kapalılık kararı olmadığı sürece evrak ve bilgilere faal biçimde erişiminin kısıtlanması hak ihlalidir. Şayet sulh ceza hâkimliğinden de olumlu cevap alamazsak Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağız.”
“Yazışmalar önemli”
Avukat Karabulut, Dedeoğulları ailesinden yedi kişinin öldürülmesine ait olayda tutuklanan Altun ve Keleş ailelerinin üyelerinin yer aldığı WhatsApp küme yazışmalarının değerli olduğunu vurguladı. Karabulut, bunun değerini şöyle açıkladı:
“Biz şimdi bu yazışma içeriklerini görmedik. Savcılık, bize bunu eksper raporu haline getirip vereceğini söyledi. Uzman raporunun ne kadar müddet hazırlanacağını bilmiyoruz. Uzman raporu mahkemeleri yüzde yüz bağlamaz. Bu yazışmalar bizim için neden değerli? İki açıdan kıymetli: Bu tetikçinin önünde ardında kim var, organize bir hücum mı, akına azmettiren, yardam eden şahısların küme içerisinde olup olmadığı aşikâr olacaktır. Ayrıyeten ırkçı bir saikinin olup olmayacağı kesinlikle muhakkak olacaktır. Bu yazışmalar şimdi bize verilmedi. Savcılık, kıymetli kanıtları bizimle paylaşmıyor. Bu iki kanıt de buna örnektir.”
Avukat Karabulut, katliam öncesinde ailenin korunması noktasında kâfi güvenlik tedbirleri almayan mülki yönetim amirleri, vilayet ve ilçe emniyet müdürleri ile muhafaza önlemini cevapsız bırakan belgenin savcısı ve sulh ceza hâkimi hakkında “görevi ihmal” cürmünden şikâyette bulunduklarını kaydetti.
Alican Uludağ
© Deutsche Welle Türkçe
