CHP Bayan Kolları Genel Lideri Aylin Nazlıaka, 2 Eylül’de Çanakkale ziyareti sırasında kendisi ve beraberindeki bayan kolları üyelerine yapılan hücum teşebbüsü ile ilgili “CHP’li Aylin Nazlıaka’nın yalanı” orta başlığıyla yaşananları dünkü köşesine taşıyan Hürriyet muharriri Abdulkadir Selvi‘ye cevap verdi. Selvi’ye “Kalemi palavra yazmaktan tükendi lakin palavraları tükenmedi” diyen Nazlıaka, argümanlara da cevap verdi.
CHP Bayan Kolları Genel Lideri Aylin Nazlıaka ve beraberindeki heyete, Çanakkale ziyareti sırasında akın teşebbüsü olmuştu. Hürriyet müellifi Selvi, yaşananları “CHP’li Aylin Nazlıaka’nın yalanı” orta başlığıyla köşesine taşıyıp “‘CHP’li bayanları aracıyla ezmeye çalışacak kadar fanatik ve saldırgan AKP’li, reisçi’ olarak takdim edilen sürücü CHP’li çıktı. CHP Çanakkale Bayan Kolları Lideri Sibel Erol, ‘Kadınların üzerine direksiyon kırılmadı. Lakin parti otobüsümüzün üzerine direksiyon kırıldı’ dedi. Olayın siyasi değil, iki sürücünün sürtüşmesi olduğu ortaya çıktı” diye yazdı.
TIKLAYIN – CHP Bayan Kolları Lideri Nazlıaka ve partililere Çanakkale’de taarruz teşebbüsü
Nazlıaka, bugün düzenlendiği basın toplantısında Selvi’nin mevzuyla ilgili köşe yazısındaki savlara cevap verdi. Nazlıaka, “Selvi’nin kalemi palavra yazmaktan tükendi, fakat palavraları tükenmedi. Kendi meslektaşları tarafından bile her fırsatta tiye alınan, prestiji yerlerde sürünen, yandaşlığı tescilli bu şahsa karşılık vermeye değmez, lakin kamuoyunu yanlışsız bilgilendirme sorumluluğu hissettim” dedi ve şunları kaydetti:
“Selvi, ‘CHP’li bayanları aracıyla ezmeye çalışacak kadar fanatik ve saldırgan AKP’li, reisçi olarak takdim edilen sürücü CHP’li çıktı’ diye yazmış. Öyleyse, bu şahıs neden ‘Reisi size yedirmeyiz’ dedi? Neden Çanakkale vilayet yöneticilerimiz onun ismini birinci sefer duydu? Bu kişi CHP üyesi değil. Diyelim ki partimize gönül vermiş birisi, o halde neden koşa koşa gidip Sabah Gazetesi’ne röportaj verdi? Neden partililerimizden bir özür bile dilemedi?
Çanakkale’de gerçekleşen atak teşebbüsü için ‘çektiğim görüntüyü izlediğini’ yazmış ve güya olay anına ait bir görüntü çekmişim palavrasını uydurmuş. Meğer ben olay anında orada olmadığımı çok net söz etmiştim.
‘Saldırı teşebbüsü olsa birinci olarak ben karşı çıkardım’ diyen Selvi, en hafif haliyle bile alkollü olarak kullandığı arabası, üzerinde ‘Kadına Şiddete Son’ yazan parti otobüsümüzün üzerine süren, sinkaflı küfürler eden bir kişinin yanında yer alıyor. Selvi’nin karşı çıkması için illaki arkadaşlarımızın ölmesi mi gerekirdi? Selvi tekrar AKP sözcülüğüne soyunup, yargıya talimat mı vermeye çalışıyor?”
“Saldırı AKP otobüsüne yapılsa, Selvi nasıl bir yazı yazardı?”
Nazlıaka, “Selvi, yandaşlığın dozunu son günlerde güzelce arttırdı” dedi ve mevzuyla ilgili şu soruları yöneltti:
“Aşırı alkollü bir biçimde kanunlara ters olarak otomobil kullanan bir kişi, üzerinde AKP Genel Liderin fotoğrafının ve logosunun olduğu bir parti otobüsünün üzerine direksiyon kırsa, sinkaflı küfürler etse, Selvi nasıl bir yazı yazardı?
Emniyete seyahatimizden iki gün evvel verilen ve aşağıda yer alan dilekçeye karşın, CHP Bayan Kolları Genel Lideri olarak benim ve MYK üyelerimizin Çanakkale ziyaretine ait neden güvenlik tedbiri alınmamıştır?
Partilimiz tarafından saat 02:05’de 155 aranılarak, 4 dakika 40 saniyede yapılan şikayete karşın, neden Emniyet vazifelileri gelmemiştir? Bu atak teşebbüsü AKP’nin kurumsal kimliğine yapılsaydı, Çanakkale Emniyeti misyonunu bu kadar kolay ihmal edebilir miydi?
Vedat Aygören Sabah Gazetesi’ne verdiği demeçte, saat 17.00 civarında tabir vermeye çağrıldığını belirtmiş. Olay 02:00 civarında yaşanmasına karşın, tabirini almak için neden bu saate kadar beklenilmiştir?
Aygören, birinci tabirinin akabinde neden hür bırakılmıştır? Birkaç saat sonra Aygören’ın gözaltına alınması için kamuoyu baskısı mı gerekmiştir?
Partimizin avukatları evraka erişmek için günlerdir uğraşırken ve hala evrak verilmemişten, nasıl oluyor da yandaş medya evraktaki her ayrıntısı yayımlıyor?”