Yenişafak Gazetesi köşe yazarlarından Ahmet Ünlü, bugünkü yazısında ’37 başlıkta kamu personeli sisteminin temel sorunlarını yazdı.
Ünlü’nün yazısı:
Maddeler halinde kamu personel sistemimizin temel sorunları
Kamu personel sistemimizin bilinen temel bazı sorunlarından müzminleşenlerini aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür:
1- Mevzuatın dağınıklığı, karmaşıklığı yanında yapılan değişikliklerle her geçen gün sistemin temel mantığının bozulması.
2- Personel dağılımının dengesizliği ve aynı görevi yürüten personel arasındaki statü ve ücret farklılıkları.
3- Örgütsel şişkinliğin her geçen gün devam etmesinin yanında hala kamu kurumlarında iş analizi, görev tanımları ve norm kadronun olmayışı.
4- Şeffaf ve katılımcı yönetimin sağlanamaması ve gelişen şartlara uyum sorunu.
5- Çalışanla üst yönetici arasındaki ani geçişlerin rutin hale gelmesi.
6- Kamu kesiminde beyin avcılığı ile nitelikli personelin değerlendirilmesinin yapılmaması bir yana, işportacı yöneticilerin çoğalmasına yönelik zeminin yaygınlaşması.
7- Personel sistemini, verimliliğe bağlamaya çalışan düzenlemelerin başarılı olamayışı ve verimlilik unsuru olarak düşünülen maaş kalemlerinin sabit hale getirilmesi.
8- Personel sisteminin verimliliği teşvik edici yönünün olmayışı.
9- Kurumsal düzenlemelerle genel sistemin dışına çıkma eğilimi.
10- Maaşların hesaplanmasında aynı veya farklı niteliklerde ve değişik adlar altında düzenli veya düzensiz çok fazla ödeme unsurunun bulunması.
11- Alınan maaş ile emekli aylığı arasında ek göstergedeki dengesizlik nedeniyle ciddi farkların oluşması. 5510 sayılı Kanun’la bu konu biraz düzeltilmiş olsa da temel sorunlar varlığını koruyor.
12- Sözleşmeli personel uygulamasındaki yanlış yaklaşımların bu sistemi başarısız kılması ve kadroya geçiş talebinin gündemden düşmemesi. Aynı kurumda ve aynı işi yapan değişik statülerde sözleşmeli personel uygulamasının devam ettirilmesi.
13- Aynı işi farklı ücretlerle yapan farklı statülerdeki personel uygulamasının yaygınlaşması.
14- Memur tanımının çok kapsamlı olması. Hatta yardımcı hizmetler sınıfının dahi 12 hizmet sınıfı içerisine alınması.
15- Asli ve sürekli kamu hizmeti tanımının yapılmamış olması.
16- Hizmet alımı usulü ile yaptırılacak birçok hizmetin memurlara yaptırılması.
17- Kariyer mesleklere giriş sınavlarının haricinde sözlü sınavların giderek artmasının yanında sınavsız personel alımının sınırlarının iyi tespit edilmemesi ve hızla artarak devam etmesi.
18- Gerek olmadığı halde birçok memur kadrosuna atamanın Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile yapılması.
19- Müktesep hak kavramının açık bir şekilde kanuni tanıma kavuşturulamaması.
20- Yargının idare yerine geçerek verdiği kararlardan dolayı sistemin içinden çıkılamaz hale gelmesi.
21- Oluşan kamu zararının sendikalara fatura edilmemesi nedeniyle memurların fiili grevinin önüne geçilemeyişi.
22- On binlere ulaşan bankamatik memurlarının oluşturduğu sorunun çözülemeyişi.
23- Yöneticilerin görev sürelerinin sınırlı olmayışı. Yönetici güvencesinin yargısal kararlarla memur güvencesine dönüşmesi.
24- Son yapılan düzenlemelerle yönetici kadrolarına atamanın memur atamasından dahi daha kolay hale getirilmesi ile yönetici kadrolarındaki ehliyet, liyakat ve sadakat üçlüsünün yerini sadakatin alması.
25- Memur güvencesi ile maaş dengesi arasındaki ters orantının ısrarla orantıya döndürülme çabaları. Yani hem maaş yüksek olsun hem de iş güvencesi olsun ısrarının oluşturduğu çıkmaz.
26- Kamu personel yönetiminin sahipsizliği ve milyonlara ulaşan kamu personel sayısının dahi net olarak bilinemeyişi.
27- Personel konularındaki ikincil mevzuatın çoğunun 1980 askeri darbesinden sonra yürürlüğe girmiş olması ve halen değiştirilmemesi.
28- Olmazsa olmaz eğitimler yerine gereksiz ve eğlenceli eğitimlerin ön plana geçmesi.
29- Öğretim elemanlarının ücretlerini ve çalışma esaslarını düzenleyen mevzuatın demode olması.
30- Devlet Personel Başkanlığı’nın kaldırılmasıyla personel konularındaki yaşanan sıkıntıların daha da artması ve kamu personel sisteminin içinden çıkılmaz hale gelmeye başlaması.
31- Kamu kurumlarının personel birimlerine atanan kişilerin konu uzmanlığından çok uzak olmalarının sorun olarak dahi algılanmayışı.
32- Taşeron işçilerin kadroya geçirilmesi sonrasında sistemin nasıl sürdürüleceğinin belirsizliği. Ayrıca, kadrolu işçi alımının yaygınlaşmasıyla ücret adaletinin memurlar aleyhine işlemesi.
33- Kamuya sözleşmeli ve işçi alımında kişiye göre ilanların yaygınlaşmasının yanında kamuya işçi alımının büyük bir kısmında KPSS’nin yerini kura usulünün alması ile liyakatin büyük zarar görmesi.
34- Müsteşarlık ve Müsteşar Yardımcılıklarının kaldırılmasına rağmen bu unvanlarda bulunan personelin hala varlığını sürdürmesi ile yeni getirilen Bakan Yardımcılıklarının istenen fonksiyondan oldukça uzak kalması ve sistemi adeta tıkar hale getirmesi.
35- Nepotizmin yapılmasını engelleyecek ve yapanları cezalandıracak kanuni düzenlemelerin olmayışının yanında Etik Kurul’un nepotizmi engelleyecek yeterli alt yapıya sahip olmaması.
36- Görevde yükselmelerde yaşanan sistem sıkıntısının artarak devam etmesi ile sınavsız yükselmelerin kariyer planlamasını işlevsiz hale getirmesi.
37- Doğum sonrası yarım zamanlı çalışma yönetmeliği gibi kanunen çıkarılması gerekli birçok yönetmeliğin hala çıkarılamaması.
Çalışmaya ve düzenlemeye nereden başlanmalıdır?
Öncelikle konu uzmanlarından oluşturulacak bir uzman heyetine hazırlatılacak bir kanun taslağının bir an önce hayata geçirilmesi elzemdir. Hatta personel reformu algısının beklentiyi yükselttiği dikkate alındığında paketler halinde en acil konulardan başlanarak mülga düzenlemelerin ayıklanması sağlanarak güncellemeler yapılmalıdır. Ayrıca, daha önceki yıllarda hazırlanan birçok taslak metin, yapılacak çalışmayı daha da kolaylaştıracaktır.
Yukarıda da belirtmiş olduğumuz üzere, kamu personelinin yaşadığı sorunlar ve çözümleri net olarak bilindiği için işin çok fazla uzayacağını düşünmüyoruz. Bu çerçevede, atılacak yanlış adımların sorunu içinden çıkılmaz hale getireceğini de açıkça ifade etmek isteriz. Özellikle çalışmanın başında iş güvencesi gibi gereksiz yere panik oluşturacak algılardan uzak durulması oldukça önemlidir. Konu uzmanı olmayanların gereksiz müdahalelerine fırsat verilmemelidir. Aksi takdirde konu başlamadan çıkmaza girecektir. Eğer bunların hiçbiri yapılamazsa hiç olmazsa 1980 Askeri Darbesi sonrasında yürürlüğe konulan ve şu an demode olmuş ikincil mevzuatın yeniden ve çağdaş bir anlayışla düzenlenmesi yapılmalıdır.