TBMM Lideri Mustafa Şentop, “Çok uluslu bir şirket, Türkiye‘de faaliyet gösteriyorsa Türkiye’deki hukuk kurallarına uyacak. ‘Hayır, ben bu ülkenin kurallarını tanımıyorum. Kuralları ben koyarım.’ diyorsa o vakit hem ulusal hem de milletlerarası seviyede öbür türlü çalışma yapmak lazım.” dedi.
Şentop, 5. Dünya Parlamento Liderleri Konferansı’na katıldığı Viyana’da gazetecilerin gündeme ait sorularını yanıtladı. Ağır iştirakin olduğu konferansta, palavra haber ve dezenformasyonla uğraş konusunda önergenin ele alındığını hatırlatan Şentop, “Bizim teklifimiz değil ancak buradaki tartışmalardan gördük ki sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde tartışılan kıymetli bir husus. Özellikle salgın devrinde daha fazla internetin ve toplumsal medyanın kullanıldığını düşünürsek sıkıntılar daha net biçimde çıkmış gözüküyor.” diye konuştu.
Parlamento liderlerinin, dezenformasyonla gayret konusunda tüzel düzenleme eksikliğinden, bu durumun ileride daha büyük sakıncalar ortaya çıkaracağından bahsettiğini lisana getiren Şentop, “Çok ulusu şirketler kendilerine nazaran, bir siyaset içinde dünyadaki bütün ülkelerin vatandaşlarının açıklamalarını, fikirlerini o siyaset istikametinde yoğurup sunuyor. Bunu göz arkası etmemek lazım. Bu çok uluslu şirketler, ülkelerin ulusal hukuklarını tanımayıp, kendi koydukları kuralların ülkeler tarafından benimsenmesini istiyorlar. Münasebetiyle sadece ulusal düzenlemeler yani ülke genelinde yapılan hukuksal düzenlemeler değil memleketler arası düzenlemelerin de gerekli olduğunu burada söz ettim.” dedi.
“Uluslararası seviyede kimi çok taraflı mutabakatlarla bu mevzunun düzenlenmesi gerekiyor”
“Sosyal medyada dezenformasyonla gayret konusunda nasıl bir düzenleme yapılmalı?” sorusu üzerine Şentop, şöyle konuştu:
“Sosyal medyada anonim hesaplar var. Bilhassa kendi ismiyle, imajıyla, ferdî kayıtlarıyla çıkmıyor; öbür türlü yollar, sistemler kullanılarak hakaret etmek üzere kimi cürüm addedilen aksiyonlar yapılıyor. Bir sefer bunun ortadan kaldırılması lazım. Madem toplumsal medya bu kadar ağır formda kullanılıyor, kullanılacak o vakit burada hukuksal sonuçların ortaya çıkabilmesi ve takip edilebilmesi açısından herkesin fakat ve yalnızca gerçek kimlikleriyle yer alabileceği bir ortama dönüştürülmesi lazım. Aksi halde burada bu imkanın suistimal edildiğinden kelam edeceğiz. Yani bir kişi size hakaret ediyor lakin kim olduğunu bulamıyorsunuz. Bunun belirlenebilir olması lazım. Bundan yararlanan, bunu berbata kullanan beşerler var. ‘Nasıl olsa beni bulabilmeleri mümkün değil. Bu bakımdan ben büsbütün keyfi davranabilirim. Ona buna hakaret edebilirim, sövebilirim.’ diyorlar. Bu boyutu kıymetli. Gerçek hayattaki aksiyonların türel karşılığı neyse toplumsal medyada da internet ortamında da o olmalı diyorsak hukuken gerçek bireylerin muhatap olması lazım. Kuruluşların başkalarına müsaade etmemesi lazım.”
Türk Ceza Kanunu’nda hakaret ve sövme konusunda kâfi düzenlemelerin bulunduğunu lakin mevzunun soruşturulması ve sonuç alınmasıyla ilgili kahırların yaşandığını belirten Şentop, “Mahkemenin, savcılığın talep etmiş olduğu şeyin ulaştırılması, bilginin verilmesi lazım. Yani hukukun işlemesi lazım. Çok uluslu bir şirket, Türkiye’de faaliyet gösteriyorsa Türkiye’deki hukuk kurallarına uyacak. ‘Hayır, ben bu ülkenin kurallarını tanımıyorum. Kuralları ben koyarım.’ diyorsa o vakit hem ulusal hem de memleketler arası seviyede diğer türlü çalışma yapmak lazım. Hususun çok boyutlu konuşulması gerekiyor ancak benim kanaatim, sadece ulusal seviyede değil, memleketler arası seviyede de kimi çok taraflı mutabakatlarla bu bahsin düzenlenmesi gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Mustafa Şentop, 1 Ekim’de başlayacak yeni yasama yılı öncesinde Meclisin elektronik altyapısını yenilediklerini söyledi. Şentop, “Çalışmayan birçok şey vardı. Yoklama, oylama aygıtı vardı. Bir de yeni sistemler var. 1 Ekim’den itibaren milletvekillerimiz için çok değerli olan bir hizmet altyapısı sağlanmış oldu.” dedi.
Kaynak: Anadolu Ajansı / Erbil Başay