Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, bugün dünyada, gitgide yalnızlaşan ve adeta tecrit halinde yaşayan yaşlı bir nüfus olduğuna dikkati çekerek, “Yaşlılık bizde tedavülden kalkmak değil, hürmet makamına oturmak demektir.” değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, “Aile bağlarımızın çağdaş dünyanın sert rüzgarlarına karşı hala ayakta olması, en kıymetli destek noktamızdır” görüşünü savundu.
Emine Erdoğan, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü hasebiyle Ankara Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezince (YAŞAM) Rektörlük Senato Salonu’nda gerçekleştirilen, “Küresel Krizler: Pandemi, Yaşlılar ve Dayanışma Konferansı’nda yaşlılarla bir ortaya geldi.
Covid-19 salgınının bu yüzyıla damgasını vuran insanlık tarihinin en büyük felaketlerinden biri olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, Dünya Sıhhat Örgütünün 1 Ekim prestijiyle, salgından etkilenen insan sayısının 233 milyona ulaştığını bildirdiğini anımsattı.
Salgından her ülke, toplum ve bireyin farklı hallerde etkilendiğine işaret eden Erdoğan, “Ancak yaşlılar, kendilerine has çok boyutlu meseleler nedeniyle salgından sarsıcı biçimde etkilendiler. Yaşlılık devrindeki insanların bedensel, ruhsal, iç içe geçen pek çok sıkıntıyla karşılaştığını biliyoruz. En başta kronik hastalıklara yatkın olmalarıyla yüksek risk altındalar. Dünyanın çabucak her yerinde yaşlıların bir ortada yaşadığı toplu hayat alanları, büyük kayıpların yaşandığı yerler oldu.” diye konuştu.
“Huzurevlerinde Covid-19’dan kaynaklı vefat oranı yüzde 4’ün altında”
Avrupa ülkeleri başta olmak üzere salgından etkilenen ülkelerde, Covid-19 nedeniyle huzurevinde hayatını kaybedenlerin toplam ölümlerin yüzde 34 ila 81’ini oluşturduğuna dikkati çeken Emine Erdoğan, şöyle konuştu:
“Ülkemizde ise son derece farklı bir tablo var. Huzurevlerinde Covid-19’dan kaynaklı vefat oranı yüzde 4’ün altında kaldı. Aile Bakanlığımız, ülkemizde Covid-19 hadisesi görülmeden evvel, salgın dünya gündemine düşer düşmez çalışmalara başladı. Hem gözetici hem de önleyici önlemler yürürlüğe koydu. Ekipman temininden, eğitimlere, daima sıhhat taramasından hijyen önlemlerine kadar, titiz bir çalışma yürütüldü. Aşı uygulaması başlar başlamaz, Sıhhat Bakanlığımız, huzurevi sakinlerini en öncelikli küme olarak tanımladı. Dünyanın diğer yerlerinde ise maalesef yaşlıların mukadderatına terk edildiğini gördük. Ülkemizde hiçbir ayrım gözetmeden tüm nüfus kümelerine yönelik geliştirilen siyasetlerle büyük muvaffakiyet sağlandı. Aile Bakanlığımıza, Sıhhat Bakanlığımıza ve emeği geçen tüm kurumlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Kırılgan kümelerin dışlanmadığı, tersine öncelik haline getirildiği bu insani yaklaşımın, kriz idaresinde tüm dünya için bir ders niteliğinde olduğuna inanıyorum.”
Emine Erdoğan, yaşananların, tüm aksiliklere karşın yaşlılık devrinin yine ele alınması ve gereksinimlerin belirlenmesi için büyük bir fırsat sunduğunu belirtti.
Birleşmiş Milletlerin 2050’de dünya genelinde, her 6 bireyden 1’inin yaşlı olacağını öngördüğünü anlatan Emine Erdoğan, “Yaşlı nüfusun artması ülkemizin de gerçeği. TÜİK datalarına nazaran, 2015’te yüzde 8,2 olan yaşlı nüfusumuz, 2020 yılında yüzde 9,5 oldu. Münasebetiyle, yaşlı nüfusa yönelik hakikat siyasetlerin belirlenmesi ve hizmet çeşitliliğinin artırılması, önceliğimiz olmalıdır.” dedi.
Hükümetin yaşlı haklarına ve etkin yaşlanmaya büyük bir vurgu yaptığını aktaran Emine Erdoğan, “Bildiğiniz üzere yaşlılarımızın desteklenmesi, kurumlarda ve meskenlerinde bakılmaları için bakanlığımızın birçok modeli mevcut. Huzurevlerimizin sağladığı hizmetler dünya standartlarının çok üzerinde. Elimizde, maddi dayanak modellerinden, ruhsal dayanağa uzanan geniş bir yelpaze var. Ama takdir edersiniz ki yaşlı nüfus sırf dayanaklarla ayakta tutulan bir kesim olmamalıdır. Tersine, potansiyellerini yaşayabilecekleri, üretkenliklerini kaybetmeyecekleri imkanların sağlanması gerekiyor.” sözlerini kullandı.
Salgının getirilerinden birinin de hayatın süratle dijitalleşmesi olduğunu, bağlantıdan eğitime, alışverişten çalışma hayatına kadar birçok şeyin yüklü olarak internete taşındığını lisana getiren Emine Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bu noktada, yaşlılara yönelik dijital okuryazarlık eğitimi, onların hayatına büyük bir katkı sağlayacak. Aile Bakanlığımızın, teknoloji hünerleri kazandırmak için eğitim programları hazırladığını biliyorum. Sonuçlarının herkesin hayatında büyük fark oluşturacağına inanıyorum. Herkesin gereksinimlerinin düşünüldüğü erişilebilir binalar, açık alanlar ve toplu taşıma, yaşlıların olduğu kadar tüm toplumumuz için vazgeçilmezdir. Yani değişen dünyaya ahenk sağlarken, bizi ileriye taşıyacak formül, kimseyi geride bırakmayan, herkese dost kentler imar etmektir.”
“Geniş ailelerin devamlılığı hem yaşlıların memnunluğu hem de toplumun sıhhati için elzemdir”
Emine Erdoğan, yaşlılığı salgın çerçevesinden ele almanın, yeni yaklaşım ve modellere olan gereksinimi ortaya koyduğunu belirterek, en başta yaşlılığın nasıl tanımlandığının, cevaplanması gereken çok değerli bir soru olduğunun altını çizdi.
Bu yanıtın kültürden kültüre değiştiğini anlatan Emine Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bizim karşılığımız, ülkemizde sağlanan örnek başarıda kendini aşikar ediyor. Bu dar vakitlerde, büyüklerimize sarılmamızda, inancımızın, kültürümüzün ve medeniyet kıymetlerimizin derin kökleri vardır. Bugün dünyada gitgide yalnızlaşan ve adeta tecrit halinde yaşayan yaşlı bir nüfus var. Yaşlılık bizde tedavülden kalkmak değil, hürmet makamına oturmak demektir. Aile bağlarımızın çağdaş dünyanın sert rüzgarlarına karşı hala ayakta olması, en değerli destek noktamızdır. Bu bağı her zamankinden daha da güçlü kılmamız gerekiyor. Birkaç neslin bir ortada olduğu geniş ailelerin devamlılığı hem yaşlıların memnunluğu hem de toplumun sıhhati için elzemdir. Bu durum bize, jenerasyonlar ortası irtibatın güçlendirilmesinin krizlerin idaresinde son derece önemli bir faktör olduğunu anlatıyor. Bu irtibat ne kadar yüksek frekansta olursa, toplumsal dayanışmamız da o kadar kuvvetli olur. Toplumumuzun en güçlü taraflarından biri olan ailenin, bizi türlü krizlerden bir kalkan üzere koruduğunu asla unutmayalım. Yaşlılık, ömür uzunluğu edinilmiş deneyimin damıtılarak bilgeliğe dönüştüğü bir periyottur. Büyüklerin duası, isteği yolumuzu aydınlatan ışıktır. Büyüklerin yeri başımızın üzeri, konutumuzun başköşesidir. Allah onları başımızdan eksik etmesin.”
