Hidrobiyolog Levent Artüz, “Müsilajın kütlesi düşüyor, bir nokta ya gelinecek, müsilaj kalmayacak, geriye bir bakteri biyokütlesi kalacak. O da bundan sonraki felaketi yaratacak, o da farklı bir biyolojik kütle, onun ne olacağını bilmiyoruz, onu tabiat bilecek” değerlendirmesini yaptı.
Meclis’in açılması ile birlikte çalışmalarına başlayan, denizlerdeki müsilaj probleminin incelenmesi maksadıyla kurulan Meclis araştırma komitesi, Marmara Çevresel İzleme (MAREM) Projesi Yöneticisi Mehmet Levent Artüz’ü dinledi.
CNN Türk’te yer alan habere nazaran, Artüz şu sözleri kullandı:
“Müsilajın kütlesinin büyük bir kısmı şu anda Marmara Denizi’nde mevcut. Bu kimi yerde süspansiyon hâlinde, kimi yerde bulut dediğimiz yapıda, kimi yerde yalancı taban dediğimiz, yani üstten ölçüm aletiyle ölçtüğünüzde de rinliği, al ınızda 1.000 metre de olsa 20 metrede ise o yalancı taban 20 metre olarak size sinyal veriyor. Buna misal çok fazları var, bu farklı fazlarda müsilajı şu anda görüyoruz”
Müsilaj organik bir unsur. Tabiatta bunun kesinlikle parçalanıyor olması lazımdı ve bunu parçalayacak olanlar da bakteriler. Ancak Marmara Denizi’n in şu anki özel durumundan ötürü suda çözünmüş oksijen ölçüsü çok çok düşük olduğu için bu parçalama çok yavaş oldu. Şayet, olağan bir denizde olmuş olsaydı bu, çok daha süratli olarak bu kütleyi parçalamış olurdu bakteriler. Yalnız burada şöyle bir sorun var: Natürel, bu bir besi yeri olarak çalışıyor bakterilere. Bunu parçalayacak bakterilerin kütlesi yükseliyor, müsilajın kütlesi düşüyor, bir nokta ya gelinecek, müsilaj kalmayacak, geriye bir bakteri biyokütlesi kalacak. O da bundan sonraki felaketi yaratacak, o da başka bir biyolojik kütle, onun ne olacağını bilmiyoruz, onu tabiat bilecek”
Şu anda çok önemli bir ikincil sorunla karşı karşıyayız. Bunu müsilaj kütlesini parçalayan bakteriler vibrio kümesi bakteriler. Bu vibrio kümesi bakteriler çoklukla sindirim yolları hasebiyle hastalığa sebep olan bakteriler lakin tartıyla balıklarda şu anda hastalığa sebep oluyorlar. İstavritlerde bu hastalığa çok önemli bir biçimde rastladık ve izleme programımız devam ediyor. Fakat şu anda göç devrindeyiz. O istavriti yiyecek olan lüfer ve palamutun da çok önemli enfeksiyon alma ihtimali var, çok yüksek ve bunların da göç yolu boyunca işte Cebelitarık ’a kadar da Akdeniz’e taşıma ihtimalleri var ve bunu da dönüş yolunda yeniden Karadeniz’e getirme ihtimalleri var”