BALIKESİR (İHA) – Bakan Soylu’dan Kılıçdaroğlu’na: “FETÖ’nün kasetiyle partiye çöktün”
“3600 ek gösterge bizim taahhüdümüzdür, taahhüdümüzün de sonuna kadar gerisindeyiz ve gerçekleştireceğiz”
BALIKESİR – İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu‘nun 3600 ek göstergeyle ilgili yaptığı açıklamalara ait, muhalefetin fitne siyaseti yaptığını söyledi. Soylu, “Biz bir yere çökmüş değiliz. Lakin biz senin nereye çöktüğün biliyoruz. Sen FETÖ’nün kasetleriyle bir partiye çöktün ve hala devam ediyorsun” dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sivil Toplumla Bağlantılar Genel Müdürlüğü Merkez ve Taşra Teşkilatı Hizmet içi Eğitim Semineri’ne katılmak üzere Balıkesir‘in Ayvalık ilçesine geldi.
“Sivil toplum esaslı devlet geleneğimizden bize miras”
Sivil Toplumla Bağlar Genel Müdürlüğü Merkez ve Taşra Teşkilatı Hizmet içi Eğitim Semineri’nde konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, birinci olarak sivil toplumun ehemmiyetine değindi. Soylu, “Hizmet içi eğitim programları -dün bir halde de tabir ettim; Aydın’da bilhassa Güvenlik Dairemizin eğitimindeydim, sabah itibariyle oraya gittim- bizi hakikaten memnun ediyor. Zira her alanda değişim yaşayan bir dünyanın tahminen de en hareketli, en dinamik coğrafyalarından birindeyiz. Size bir sayı vereyim; 1950 yılında bütün dünyadaki kentlerin nüfusu 750 milyon, 2018’de dünyada kentlerin nüfusu 4,2 milyar. 2018 yılında bu 4,2 milyarla dünya nüfusunun yüzde 55’i kentlerde yaşıyor. 2050 yılında yüzde 68’i yaşayacak. Yani dünya süratle kentleşme alanında tahminen de bundan evvelki yüzyılda beklemediği bir biçimde ilerlemektedir. Birçok alanda hepimiz aşıyoruz ve şahit oluyoruz. Münasebetiyle kurumlar ve şahıslar olarak da değişimi ıskalama lüksümüz elbette ki yok. Hem değişim hem de dünyanın evrildiği noktayı hem de bu dünya içerisinde kendimizi yanlışsız tanımlamalıyız. Farklarımızı, tehdit ve avantajlarımızı gerçek olarak çözümlemek durumundayız. Mesela sizlerin konusu olan sivil toplumla alakalı olarak batıyla ortamızda şöyle bir fark var. Batıdaki sivil toplumun yükselişindeki temel motivasyon özellikle İkinci Dünya Savaşı’nın tesiriyle devletlere bağlanan umutların boş çıkması ve o alanın doldurulmasına yönelik idi. Bizde ise sivil toplum motivasyonunun kaynağı güçlü devlet geleneği içinde sivil topluma tanınan ve sivil toplum için tahminen de bırakılan bir özgürlükçü ve demokratik alana varlığıdır. Bu yüzden Osmanlı’daki loncalar ayan, vakıf üzere yapılardan oluşan sivil toplum devlet bağlantısı çağdaş dünyadaki sivil toplum ve devlet ilgisine hayli misal. Hatta Osmanlı’daki vakıf sistemi hali hazırda ülkemizdeki sistemle neredeyse büsbütün tıpkı işleyişe sahiptir. Esaslı devlet geleneğimiz sivil toplum alanında da bize çağdaş vakitlerle uyumlu bir miras. Yani Osmanlı’daki vakıf sistemiyle bugünkü vakıf sistemi birbirine çabucak hemen benzeri bir vakıf sistemi. Onun için uyumlu bir miras ve kültür bırakmıştır. Elbette ki bu anın gücü, buranın bir özgürlükler alanı olması, kendine ilişkin bir tesir alanı olmasıdır” diye konuştu.
“Terör örgütleri sivil toplumu istismar etmeye çalışır”
Sivil toplumun terör örgütleri tarafından kullanıldığına dikkat çeken Bakan Soylu, bunun önlenmesi için çalışmalara devam edildiğini söyledi. Soylu, “Bilhassa bizim üzere ağır terör ve vesayet faaliyetlerinin olduğu bir ülkede bu alanın korunması sorunu elbette ki çok daha kıymetli bir hale geliyor. Bu alanı istismar etmek isteyen yapılara, buraya sızmak isteyen ve burası üzerinden vesayete takviye olmak isteyen yapılara karşı uyanık olmalıyız. Bir halde sivil toplum alanının güvenliğini, buradaki demokrasi ve özgürlüğün güvenliğini sağlamak durumundayız. PKK, FETÖ, çok radikal kümeler, marjinal yapılar sivil toplum alanını istismar etmeye çalışır. Bu günden geçmişimize daima birlikte bakalım; 15 Temmuz öncesine bakalım. Bu gün PKK’nın Türkiye içerisinde finans kaynağı bulmakta zorlanmasının temel sebeplerinden bir tanesi belediyelerdir. Lakin bir taraftan da sivil toplum örgütleri üzerinden hem parayı hem insan kaynağını devşirmesinin bilhassa buradaki arkadaşlarımızın ortaya koyduğu iradeyle engellenmesidir. Artık bir taraftan belediyelerdeki kaynak; insan ve para kaynağının, lojistik kaynağının transferinin engellenmesi öteki taraftan da sivil toplum marifetiyle onu istismar ederek, aslında demokrasi ve özgürlük alanını istismar ederek, insanın kendine ilişkin bir alan olarak bulduğu, o teşebbüsçü olarak gördüğü o alanı istismar ederek bir terör örgütünü beslemektir. Birebiri FETÖ. Hakkari’de yahut Şırnak’ta kurulmuş, şimdi bir yıllık olan kelamda çocuk ve bayan derneklerine Norveç, Danimarka, bilmemene krallığı yahut Türkiye içerisinde bulunan bir grup büyükelçilikleri, bizimle hiç ilgisi olmayan İskandinav ülkelerinden 1 milyon Avro yahut 900 bin dolar üzere blok bağışların gitmesini, üstelik yalnızca 1 yıl gitsemini, öncesinin ve sonrasının olmamasını. Halbuki biz sivil toplumla da uğraşıyoruz. Siz sivil toplum konusunda üstatsınız. Bunların bir kez gündeme gelmesi elbette ki hem de binlerce kilometre öteden olması öbür bir hareketin işaretidir, işaret fişeğidir. Tam da PKK’nın yığınak yaptığı bir vakit diliminde dikmesini kim sanki olağan bir biçimde izah eder” tabirlerini kullandı.
“By-Lock yazışmalarında milyonlar havaya uçuyordu”
Yabancı ülkelerin terör örgütüne takviye sağlayan sivil toplum kuruluşlarına yardım yaptığını tabir eden Soylu, “Görevlendirme yaptığımız belediyeler yol, park, kültür merkezi, köprü, çocuklara oyun alanı yaparken niçin bu Amerika’dan, Avrupa’dan, İskandinav ülkelerinden 5 kuruş para gelmedi. Biz İdlib’te yardım kampanyası düzenlerken, Afrika’da su kuyuları açarken ne hikmetse bu ülkelerden hiç kimse bizi arayıp 5 avro da biz gönderiyoruz demedi. Bir vakfın müellif çizer kadrosu var ya Türkiye’deki, eşek yüküyle para alıp da bu ülkenin yöneticilerine küfreden, aşağılamaya çalışan bireyler var ya ben onların bu türlü neler yazdıklarını son 4 yılda büsbütün çıkarttırdım. İnsan olsalar utanırlar fakat onlar insan değiller. Elin oğlu seni parasıyla kullanacak, senin ülkene ve ülkenin bütün attığı adımlara karşı istediği üzere kelam söylettirecek, bu ülkenin bayrağına, bedellerine değil öteki ülkelerin bayraklarına ve kıymetlerine tabi olacaksın sonra da ismin aydın, gazeteci, müellif olacak. Ciğerleri 5 kuruş etmez, karakterleri 5 kuruş etmez beşerler bunlar. Onun için işimiz çok güç. Bir taraftan kolay, bir taraftan güç. Avrupa’dan Amerika’ya kadar tüm batı avrolarını, dolarlarını siz denetlediniz LGBTİ derneklerine aktardılar, akıttılar. Yani Türkiye’nin bir eksiği bu muydu? Neden? Aile yapımızı tarumar etmek, kıymetlerimizi ortadan kaldırabilmek için, en demokratik, en özgürlükçü ve en iştirakçi alanımızı kullanmaya çalıştılar. Keza FETÖ tıpkı formülleri bu sefer aykırı bir akışla kullandı. Buradan toplayıp; bayanların bileziklerine varıncaya kadar toplayıp yurt dışındaki kasalarına gönderdiler. By-lock yazışmalarının deşifresini hatırlıyorum, milyon dolarlar havada uçuşuyordu. Bir tanesi ‘ne kadar verelim’ diyor, ötekisi diyor ki ‘ ne kadar gerekiyorsa, ne kadar isterlerse’ diyor, hudut yok. Kurdukları yahut sızdıkları farklı yapılarla öğrenci yurtlarından derneklere kadar her yerden –teşbihte yanılgı olmaz- her yerden bunu yapmışlar, hortum üzere çekmişler. Münasebetiyle bizim sivil toplum alanındaki bu kapasiteyi hakikat analiz edip her türlü istismardan, örgütsel faaliyetten, bu ülkenin güvenliğine, ahlakına yönelik bir hazırlık içerisinde olanların yuvalanmasından muhafazamız lazım. ve yalnızca millete hizmet, proje, fikir üreten, gençlerimizin önünü açan ki geçen Teknofest’e gittik ve Cumhurbaşkanımız da oradaydı. Yani gençler akın akın geliyorlar. Lakin ona çok akın edilmesi, bu ülkenin gençlerinin teknolojiyle bir ortada olmasına üzülürler. Ülkede eksik, aksak bir iş varsa onun tartışılabildiği, tahminen de rehberlik edildiği biz ortam olarak fonksiyonlarını artırmamız lazım. Onlara da moral vermemek lazımdır” dedi.
“Sen FETÖ’nün kasetleriyle bir partiye çöktün”
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 3600 ek gösterge problemiyle ilgili yaptığı açıklamalar yanıt veren Bakan Soylu, “Özellikle siyasetin içindeki aktörlerin bu yapılarla yan yana durup durmadıklarını, onlara yürek verip vermediklerini de güzel takip edilmesi lazım. Mesela bu gün Sayın Kılıçdaroğlu yeniden bir kadro sözler kullanmış. Polisimizin 3600 sıkıntısı üzerinden güya tenkit yapacak. Doğrudur, 3600 ek gösterge bizim taahhüdümüzdür. Taahhüdümüzün de sonuna kadar ardındayız ve gerçekleştireceğiz. Bundan rastgele bir biçimde sarf-ı nazar etmemiz elbette ki mümkün değildir. Bu kelamımızı yerine getirmek için de Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla arkadaşlarımız çalışıyor. Fakat lafa buradan girip, son yıllardaki başarılarıyla huzurumuzu, inancımızı en üst düzeye çıkaran Türk Polis teşkilatını siyasetin içine çekmek, onu siyasetin bir aracı üzere göstermek Kılıçdaroğlu’na yakışmamıştır. Gerçek bir yaklaşım değildir. Yıllarca bu tahrikleri orduya yaptılar; Türk Silahlı Kuvvetlerine, Kahraman Ordumuza yaptılar. Artık bu alışkanlıklarını bıraksınlar, fitne siyasetini bıraksınlar. Bunun üzerinden de yeniden İstanbul’daki eski İnönü Stadyumundaki akından ötürü, PKK’nın katliamından ötürü şehit olan polislerimiz, oradaki öbür şehitlerimizle alakalı da çok abes bir cümle kullandı. Dedi ki beni de itham ederek ‘bu paranın üzerine çöktüler’ dedi. Bu türlü bir şey kelam konusu değil. Bizim çok nazik yerimizdir burası. Şehit aileleri, gazilerimiz, gazi ailelerimiz için biz her şeyimizi feda etmeye hazırız. Onların evlatları ve kendileri bu ülke için her şeyi feda ettiler. Bunu bu türlü ucuz bir siyaset gereci haline getirmenin edepten mahrumluk olduğunu düşünüyorum. İkincisi Sayın Kılıçdaroğlu; biz bu dünyanın ve öteki dünyanın hesabını yaparız. Allah’a hamd olsun şehitlerimizin bize emaneti olan şehit ailelerimizin, gazilerimizin ve gazi ailelerimizin her vakit buyruğuna amadeyiz. Ne muhtaçlıkları varsa da Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla yalnızca bu sıkıntıyla vazifeli olan ben ve benim üzere arkadaşlarım değil, tüm devlet buyruklarına amadedir. Biz bir yere çökmüş değiliz. Fakat biz senin nereye çöktüğün biliyoruz. Sen FETÖ’nün kasetleriyle bir partiye çöktün ve hala devam ediyorsun. Bunlar yanlış işlerdir. Bu alanlara girmek hakikat bir yaklaşım değil ucuz siyasettir. Kahraman polisimize, katil polis diyenlerle iş birliği tutan ben değilim. Bunu yapan sen ve senin arkadaşlarındır. Polis devleti deyip, polisimize tahrik etmeye çalışan anlayış da ta senin zihniyetinin anlayışıdır. Bizim anlayışımız değildir. Demişim ki polisimiz kendi misyonunu para için yapmaz. Zira polislik gururlu, karakterli, vatansever bir meslektir. Hiçbir anne baba oğlunun kaç para maaş aldığına bakmaz. Onun giydiği kıyafetin ve üniformanın namusuna, gururuna ve onuruna bakar. Herkesle konuşurken de oğlunun polis olduğu o büyük onuruyla, gururuyla konuşur. Sizin mahallede bunlardan anlaşılmaz. Ne demek istediğimi sizin mahalle anlayamaz. Sayın Kılıçdaroğlu senin konuştuğun adamlar da anlayamaz” diye konuştu.
