Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Şu ana kadar yalnızca 2 okulda karantina uygulamasına gidildi. Olay durumuna nazaran birtakım sınıflar karantinaya alınabilir ancak okul ilçe ve vilayet çapında bir kapanma mutlaka düşünmüyoruz. Pek çok kentimizde yurtlarda kalmak için başvuran öğrencilerimizin neredeyse tamamının talebini karşıladık. İnşaatı süren yurt çalışmalarıyla 110 bin üzerinde yeni yatağı öğrencilerimizin hizmetine sunacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleşen 2021-2022 Yükseköğretim Akademik Yıl Açılış Merasimine katıldı.
2021-2022 Yükseköğretim Akademik yılının hayırlara vesile olması temennisinde bulunan Erdoğan, “Eğitim öğretim hizmetlerinde de büyük zorluklar yaşadık. Uzaktan da olsa eğitimin devam ettirilmesi elbette kıymetlidir. Lakin bunun yüz yüze eğitim öğretim deneyiminin yerini tutmayacağı açıktır. Hükümet olarak her kademedeki eğitim kurumlarımızı belirlenen vakitte faaliyete geçirmek için her çeşidi önlemi aldık. Eylül ayı başından okul öncesi, ortaokul ve lise düzeyindeki okulları açtık. Ulusal Eğitim Bakanlığımız ve Sıhhat Bakanlığımız okullarda alınması gereken tedbirleri, yapılması gerekenleri belirlediler. Halihazırda 71 bin okulumuzun tamamı açıktır” dedi.
Şu ana kadar yalnızca 2 okulda karantina uygulamasına gidildiğini belirten Erdoğan, “Vaka durumuna nazaran birtakım sınıflar karantinaya alınabilir lakin okul ilçe ve vilayet çapında bir kapanma mutlaka düşünmüyoruz. Yükseköğretim ‘de de bugün hem yeni akademik yılın açılışını yapmanın hem de tekrar yüz yüze eğitim öğretimin başlanmasının sevincini yaşıyoruz. Salgın tehdidine karşı gereken önlemleri almak suretiyle üniversitelerimizde de eğitim öğretimin kesintisiz sürmesi konusunda kararlıyız. Tüm planların ve hazırlıkların buna nazaran yapılmasında yarar görüyorum” diye konuştu.
Türkiye’de Yükseköğretim’in uzunca bir mühlet toplumun yalnızca küçük bir kesitinin erişebildiği ayrıcalıklı bir hizmet olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mesela 1990’lı yılların sonunda dahi Türkiye’de 18- 22 yaş aralığındaki gençlerin net okullaşma oranı yüzde 15’lerin altındaydı. Yani bu yaş gurubundaki 6 gencimizden yalnızca bir tanesi üniversite eğitimine erişebiliyordu. 1990’lı yılların ortasından itibaren Türkiye’de yükseköğretim katsayı ve başörtüsü yasağı üzere antidemokratik uygulamalarla toplumsal tansiyonların merkezine yerleşmiştik. Kurdukları kast sistemiyle milletin evlatlarını, milletin vergileriyle yapılan kurumlardan dışlayanların sebep olduğu haksızlık, çarpıklık yürekleri sızlatıyordu. Hükümete geldiğimiz andan itibaren üzerine en kararlılıkla gittiğimiz alanlardan biri gençlerimizin yükseköğretim imkanlarını artıracak çalışmalar olmuştur. Bu anlayışla 2002 yılında 76 olan kamu ve vakıf yüksek öğretim kurumu sayımızı 207’ye çıkardık. Türkiye’de her vilayetimizi kendi üniversitesi olmasını sağladık. Üniversite sayısındaki artışa paralel olarak akademik işçi sayımız 70 binden 180 binin üzerine çıktı. Birebir periyotta üniversite öğrencisi sayımız 1. 6 milyondan 8. 4 milyona yükseldi. Artık 18 -22 yaş aralığındaki gençlerimizin yüzde 15’i değil yüzde 44’ü yükseköğretime ulaşabiliyor. Bir vakitler üniversite kapılarından içeri alınmayan genç kızlarımızın net okullaşma oranının erkeklerin 5 puan üzerine çıkması eğitim – öğretimde hak ve özgürlüklerin geldiği düzeyin işaretidir. Sonuç prestiji ile üniversiteye girebilmenin istisnai bir ayrıcalık olduğu günlerden nüfusumuzun her 10 bireyinden birinin üniversite öğrencinin olduğu bir yere geldik. Bugün Türkiye kendi evlatları yanında dünyanın dört bir yanından 230 bin milletlerarası öğrenciye mesken sahipliği yapıyor” sözlerini kullandı.
Türkiye burslarına yapılan müracaatların her geçen gün arttığına dikkat çeken Erdoğan, “Bu yıl 3 bin 500 burs için 165 bin müracaat aldık. Yeni kurulan üniversitelerle ilgili vakit zaman haksız değerlendirmeler yapıldığını görüyoruz. Halbuki bu üniversitelerimiz her geçen gün daha güçlenmekte ve kurumlaşmaktadır. Tıpkı daha evvelki devirlerde kurulan üniversiteler üzere bunlarda da vakitle dilek ettiğimiz düzeylere çıkacaklardır. Yeni üniversitelerimizden kimilerinin gerek akademik yayın, gerek patent, gerekse öteki pek çok çalışma bakımından şimdiden sergiledikleri muvaffakiyetleri da yakından takip ediyoruz. Bu tablonun gerisinde ülkemiz bütçesinde eğitimi yükseköğretimi de içerecek biçimde birinci sıraya çıkarmamızın sağladığı imkanlar vardır” dedi.
Cem Karaca’nın ‘İşçisin sen Personel kal’ müziğinde lisana getirdiği ruh haliyle Anadolu’daki evlatlarımızın tekrar kesmek isteyenlere müsaade vermeyeceğiz” diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Tam aksine tüm kentlerimizin, tüm gençlerimizin, kendileri ve ülkeleri için yapacakları her çalışmaya, geliştirecekleri her projeye, her teşebbüse dayanak olmayı sürdüreceğiz. Türkiye’nin insan kaynağını zenginleştirmek ve böylelikle rekabet gücünü artırmak için yatırımlara devam edeceğiz. Son periyotta Yükseköğretim sisteminde yapısal değişiklikler getiren değerli adımlar atıldığını belirten Erdoğan,” Bunlardan biri de Yükseköğretim Kalite Şurası’nın faaliyete geçmesidir. Üniversitelerimizin kalite odaklı gelişimi temin ederek mezunlarımızın global seviyede yeterlilik sahibi olmalarını amaçlayan bu konsey, dünyadaki misal yapılarla da kapsamlı işbirlikleri geliştirmiştir. Bugüne kadar 58 yükseköğretim kurumunda izleme faaliyeti gerçekleştiren hala 69 üniversitemizde çeşitli safhalarda çalışma yürüten konseyimizin kalite garantisi kültürünün oluşumuna kıymetli katkı sağladığına inanıyorum.”
Bir öteki değerli projenin yükseköğretimde misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma konusu olduğunu belirten Erdoğan, “Bu çerçevede 11 asıl ve 5 aday üniversite araştırma üniversitesi, 15 üniversitemiz bölgesel kalkınma odaklı üniversite olarak belirlenmiştir. Ayrıyeten tematik ve mesleksel yüklü üniversitelerle ilgili çalışmalar yürütülmektedir. Ülkemizin gereksinim duyduğu alanlarda beş binin üzerinde nitelikli insan kaynağı oluşturmak için başlatılan YÖK Doktora Projesi de pek verimli olmuştur” diye konuştu.
Buna karşın doktoralı insan kaynağının hala gayelerin çok gerisinde olduğunu söz eden Erdoğan, “Eğitim kalitesi ile, milletlerarası yayın sayısını artırmak, öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısını azaltmak için doktora mezunu sayısını daha da yükseltmemiz gerekiyor. Tıpkı halde ileri teknolojiye dayalı eserler üreterek iktisada daha çok katkı yapabilmemiz için de doktora mezunu sayımızı artırmaya gereksinimimiz bulunuyor.
Bu alandaki açığın kapatılması için siz yükseköğretim yöneticilerinden daha fazla uğraş göstermenizi bekliyorum. Özel müfredatla ve özel hocalarla üstün nitelikli bilim insanları yetiştirmek için YÖK muvaffakiyet bursu ile öğrencilerimizi destekliyoruz. Üniversitelerimizde hayata geçirmeye başladığımız Genç Ofis Projesi ile gençlerimizi toplumsal ve beşeri istikametlerini güçlendirmelerine katkı sunuyoruz. Salgının da tesiriyle üniversitelerimizde dijitalleşmeye sürat verdik. Bu yıl taban puanları düşürerek, daha fazla sayıda gencimizin üniversite programlarına yerleşebilmesini temin ettik. Bununla kalmadım ek yerleştirme imkanı sağladık. Gençlerimizi önümüzdeki haftalarda bu fırsatı da değerlendireceklerine inanıyorum” dedi.
Son yıllarda atılan bir öteki değerli adımın geleceğin meslekleri projesiyle önlisans, lisans ve lisansüstü seviyesindeki programların yükseköğretim sistemine kazandırılması olduğunu kaydeden Erdoğan şunları söyledi:
“Doktora sonrası üniversitelerimizde vazife alacak akademisyen, araştırmacı ve bilim insanlarımız için şeffaf ve liyakat odaklı bir istihdam sistemi getirdik. Mevcut birikimden yararlanmaya devam etmek için emekli öğretim üyelerinin kontratlı olarak misyonlarına devam edebilmelerine imkan sağladık. Üniversite sanayi işbirliği kapsamında bilhassa meslek yüksek okullarının organize sanayi bölgelerinde açılmasını ve işyeri eğitimini teşvik ettik. Kabiliyetli öğrenci ve mezunların kamuda yahut özel bölümde değerlendirilebilmesi için üniversitelerimizde kurulan meslek merkezleri vasıtasıyla nemli uygulamalar başlattık. Staj Seferberliği Programıyla büsbütün objektif koşullarda ve fırsat eşitliği temelinde yaklaşık 88 bin gencimize staj teklifi götürdük. Bunlardan 44 binden fazla önlisans ve lisans öğrencisi devletin ödediği fiyatla staj yapacağı iş yeriyle irtibatlandırıldı. Staj programının ocak ayında başlayacak 2022 müracaatlarına tüm gençlerimizi davet ediyoruz. Mezunlar için yerli ve ulusal yazılımla geliştirilen meslek kapısı, tüm kamu kurumlarının istihdam talepleri için hizmete açıldı.”
Vakıf üniversiteleriyle ilgili yeni düzenlemelere giderek bu alandaki problemlerin tahlili yolunda adımlar atıldığını bildiren Erdoğan, “YÖK bünyesinde yürütülen eğitim programları meslek yüksek okulları ve eğitim fakülteleriyle ilgili süreçlerden verimli sonuçlar aldık. Üniversite imtihanları yükseköğretime giriş sistemindeki arz ve talep uyumsuzluğunun adil bir tahlil yolu olarak kullanılmaktadır. Türkiye son 19 yılda yaptığımız yatırımlar ve ıslahatlar sayesinde hamdolsun, yükseköğretimde kapasite sorunu olmayan bir ülke haline gelmiştir. Artık gençlerimizin hayal ettikleri yere yerleşemedikleri için hayatlarının baharlarında tekrar tekrar üniversite imtihanına girmelerine gerek bırakmayacak daha güçlü bir sistem kurmalıyız. Bir yanda üniversite imtihanı peşimde vakit kaybetmeden gençlerin başka yanda üniversitelerimizde atıl kapasitenin bulunduğu mevcut tabloyu hızla değiştirmemiz kaidedir. Bunun yolu da kamu ve özel bölümü kapsayan iş piyasalarındaki talep ve eğilimleri uygun takip etmekten müfredatın ve programların bu doğrultuda güncellenmesinden geçiyor” açıklamasında bulundu.
Temel bilimlere ve ileri teknolojiye dayalı araştırma alanlarına özel değer verileceğini kaydeden Erdoğan, “Önümüzdeki gerçeklere de gözümüzü kapatmayacağız. Bunun için öncelikle üniversite yerleşkelerini toplumdan ve iktisattan kopuk alanlar olmaktan çıkarıp hayatın içinden yerler haline dönüştürmeliyiz. Yalnızca devletten gelen bütçeyle bu amaçlara ulaşılamayacağı açıktır. Dünyadaki başarılı örneklere baktığımızda kendi kabiliyetleri ve altyapılarıyla çok önemli bütçelerle adeta birer özel işletme üzere çalışan üniversite üniteleri görüyoruz. Ülkemizde de yapmamız gereken işte budur. Bizim gözümüzde başarılı üniversite yöneticisi rutin süreçleri yerine getirmenin ötesinde işte bu tıp büyük sıçramaları yapabilen kişi demektir. Bulunduğu kentin ve ülkenin ve ülkenin imkanlarını en hakikat formda kullanarak dünyadaki gelişmeleri yakından izleyerek potansiyelini harekete geçiren üniversitelerimizin bırakınız Türkiye’yi global çapta bir marka haline dönüşmesinin önünde hiçbir mani göremiyorum” dedi.
“Esasen global seviyede yaşanan siyasi ve ekonomik dönüşümlerle iklim değişikliği üzere hayati değere sahip gelişmeler, yükseköğretimde gelecek 10 yılı hedefleyen güçlü bir vizyon ortaya koymamızı ve bunu kararlılıkla uygulamamızı da zarurî kılıyor” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Hem hükümet olarak bizim sağlayacağımız takviyeler hem de üniversitelerimizin kendi geliştirecekleri kaynaklarla bu türlü bir vizyonu hayata geçirebileceklerine inanıyorum. Salgın devrinde sağlıktan endüstriye, pek çok alanda bu bahiste gereken alt yapıya ve ufka sahip olduğumuzu daima birlikte gördük. Artık taklit ve takip edici olmaktan çıkıp belirleyici ve yönlendirici pozisyona gelmemiz gereken bir periyoda girdik.
Bu adımlardan biri de 2030’a yanlışsız Türk yükseköğretiminde global vizyonlar dayanak programı dediğimiz Cumhuriyet Tarihi’nde bugüne dek üniversitelere yapılan en büyük mali dayanak tertibidir. Yükseköğretim Heyeti önceliğinde hayata geçirilecek bu programla üniversitelerimiz inşallah ülkemizin dünyadaki yenilikçi çalışmaların önde gelen merkezlerinden biri olmasına hizmet edecektir. Biz de bu programı şahsen destekleyecek, üniversitelerimizin global başarılara imza atmaları için her türlü katkıyı vereceğiz. Kimilerinin her hususta olduğu üzere yükseköğretim konusunda da yapılanları takdir etmek, iyi adımlara takviye vermek, milletimizin sahiplendiği vizyona katkı sağlamak üzere bir sıkıntısı olmadığını ıstırapla takip ediyoruz.”
“Rektörünün arabasının üzerine çıkıp orada tepinen öğrencilerin olduğu bir Türkiye’yi ben kabullenemiyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bize bu türlü öğrenciler gerekmez. Öğrenci her şeyden evvel irfanın hikmetin, ilmin kendisini güçlendirdiği insan olmalıdır. Halbuki üniversiteye girmenin başka bir keder okuyup bitirmenin başka bir kasvet olduğu periyotlardan bugünkü kapasiteye ulaşmış olmamız sahiden tarihi bir muvaffakiyettir. Rektörünüz aracın içinde siz önünü kesiyorsunuz daha sonra aracın üzerine çıkıp tepinmeye başlıyorsunuz. Bu türlü bir öğrenci olamaz. Bunlar olsa olsa fakat işte üniversitelerin içine sızmış teröristlerdir. Gelişmiş ülkeleri dahi geride bıraktığımız bir kapasitemiz var. Kalite ile perçinlediğimizde Allah’ın müsaadesiyle önümüzde durabilecek hiçbir güç tanımıyoruz. Üstelik yalnızca bu kadarla kalmadık, ülkemizde üniversite eğitim almak isteyen hiçbir öğrencimizin barınma ve maddi kaynak zahmeti çekmemesi için eşi gibisi görülmemesi adımlar attık. Yurt sayımızı 190’dan 774’e bu yurtlardaki yata sayımızı 192 binden 724 bine çıkardık. Yurtlarımızın fiziki kaidelerini fevkaladede güzelleştirdik. Evvelce 30 – 40 kişilik koğuşlarda kalan öğrencilerimiz 3- 4 kişilik içinde dolabı, yatağı, çalışma masası, banyosu, tuvaleti olan otel standardında odalara sahip. Devlet yurtları yanında 300 bine yakın özel yurt kapasitesi de mevcut. Dünyada yükseköğretim öğrencilerine en fazla barınma imkanı saplayan ülkedir. Nedir o Allah aşkına parklarda, bankaların üzerinde sere serpe yatanlar ya bunlar öğrenci mi. Ne alakası var ya. Bunlar dışarıdan gelip motamot seyahatte olduğu üzere buralarda terör estiren teröristler. Biz öğrenciye en büyük saygıyı duyan bir iktidarız. Misyona geldiğimizde verilen burs 45 liracıktı. Artık 650 liraya çıktı. Nereden Nere geçtiğimiz yıl salgın sebebiyle yurtlar kapalı olduğu için hem yeni kayıt yaptıranlar, hem geçtiğimiz yıl üniversite başlayanlar müracaat yaptı. Bu da müracaatta yığılmayı beraberinde getirdi. Hamdolsun üstesinden gelemeyeceğimiz bir problemle karşı karşıya değiliz. Pek çok kentimizde yurtlarda kalmak için başvuran öğrencilerimizin neredeyse tamamının talebini karşıladık. İnşaatı süren yurt çalışmalarıyla 110 bin üzerinde yeni yatağı öğrencilerimizin hizmetine sunacağız. Böylelikle yurt meselesini büsbütün çözmüş olacağız. Öğrencilerimiz yalnızca yurtlar da kalma imkanı sunmuyoruz aylık 570 lira da beslenme yardımı yapıyoruz. Bu yardımdan yurtlarımızda kalan Tüm öğrencilerimiz faydalanabiliyor. Yurtlarda fiyatsız kalma hakkı olan öğrencilerimiz için Bu sayı 870 lirayı bulunuyor. Hatta kimi kentlerimizde komşum projesiyle istekli gençlerimiz vasıtasıyla yurtlarda artan yemekler bölgedeki muhtaçlık sahibi ailelere dağıtılmaktadır. Yaklaşık 1 buçuk milyon öğrencimizi lisansta 650 yüksek lisansta 1300 lira doktora 1950 liralık kredi yahut burs ödemesi ile destekliyoruz. Böylelikle hiçbir evladımızın maddi imkansızlık sebebiyle eğitimden geri kalmasına müsaade vermiyoruz” dedi.
Erdoğan, “Geçmişte üniversitelerde harç diye bir sorun vardı Her akademik yıl açılışında harçları protesto için şovlar yapılır huzursuzluk çıkardı. Biz üniversite harçlarını kaldırarak eğitim öğretim önündeki bu pürüzü de geride bıraktık. Bugün artık ülkemizde üniversite eğitimi almak isteyen öğrencilerimizin önünde hiçbir mani kalmamıştır. Kâfi ki öğrencilerimiz bu yolda yürüsün. Başka tüm külfetleri çözmek, talepleri karşılamak bizim işimizdir Biz bunları çözeriz. Her konuda olduğu üzere eğitim konusunda da durmak yok yola devam diyoruz. Sizlerin uğraşları ve çalışmalarıyla üniversitelerimizde başarılı bir eğitim öğretim devrini geride bırakacağımıza inanıyorum. Üniversitelerimizi açık tutarak bu akademik yılı tamamlamak çabasında olduğumuzu altını bir sefer çizmek istiyorum. Bu yıl YÖK üstün muvaffakiyet mükafatlarına layık görülen akademisyenlerimiz tebrik ediyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Programa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra TBMM Lideri Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Aile ve Toplumsal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Ulusal Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Gençlik ve Spor Bakanı M. Muharrem Kasapoğlu, Yükseköğretim Heyeti Lideri Prof. Dr. Erol Özvar, AK Parti
Genel Başkanvekilleri Binali Yıldırım ve Numan Kurtulmuş ve çok sayıda davetli katıldı. – ANKARA
Sizce Türkiye, parlamenter sisteme dönmeli mi?
— Haberler.com (@Haberler) September 30, 2021