TDP Genel Lideri Mustafa Sarıgül, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın 10 ülkenin büyükelçisine ait açıklamasını eleştirerek, “Sayın Cumhurbaşkanı ‘Türkiye Cumhuriyeti kabile devleti değil’ diyor ancak kabile devleti reisi üzere hareket ediyor.” dedi.
“Olan bu aziz millete oluyor, Türkiye fakirleşiyor”
Merkez Bankası’nın siyaset faizini yüzde 18’den yüzde 16’ya indirmesinin akabinde döviz kurlarında yaşanan sert yükselişe dikkat çeken Sarıgül, “Bu kararın makul ve mantıklı bir münasebetini kimse bulamadı. Sayın Cumhurbaşkanı ‘faizi düşürürsek, enflasyon düşer’ tezinde ısrar ediyor. Bütün ekonomistler, ‘bu tez yanlış bir tezdir’ diyor ancak bir ekonomisti ikna edemiyorlar. Ekonomist Cumhurbaşkanı, ‘Dediğim dedik, çaldığım düdük’ diyor, olan bu aziz millete oluyor, Türkiye yoksullaşıyor.” biçiminde konuştu.
“Erdoğan’ın böylesine kıymetli bir sıkıntıyı iç siyaset gereci yapması yanlıştır”
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Erdoğan’ın 10 ülkenin büyükelçisini “istenmeyen adam” ilan edeceğinin sinyalini vermesine ait de değerlendirmelerde bulunan Sarıgül, “Sayın Cumhurbaşkanı bunu nerede söylüyor? Bir açılış esnasında söylüyor. Bunun konuşulacağı yer orası mı? Bizim Dışişleri Bakanlığımız yok mu? ‘Türkiye Cumhuriyeti kabile devleti değil’ diyor ancak kabile devleti reisi üzere hareket ediyor. Bu sıkıntıyı iç siyasete materyal yapıyor. On büyükelçinin bildiri yayınlayarak bizim iç işlerimize karışmaları ne kadar yanlışsa, Sayın Erdoğan’ın böylesine kıymetli bir sıkıntıyı iç siyaset gereci yapması da o kadar yanlıştır.” açıklamasında bulundu.
“Büyükelçilerin bu hadsizliğine sebebiyet veren tek adam yönetimidir”
Başka ülkelerin büyükelçilerinin Türkiye’nin iç işlerine karışmaya haklarının olmadığını belirten Sarıgül, “Hadlerini aşmışlardır. Biz kendi içimizde tartışırız ancak dışarıdan kimsenin bize parmak sallamasına da müsaade vermeyiz. Biz Amerika Birleşik Devletleri’nin ve Avrupa Birliği’nin ülkemizin ekonomik siyasal ve toplumsal mevzularda müdahalesini hakikat bulmayız. Türkiye Değişim Partisi prensibi; ‘Tam bağımsız Türkiye’dir! Lakin, büyükelçilerin bu hadsizliğine sebebiyet verenin tek adam idaresi olduğunu da unutmamalıyız.” sözlerini kullandı.
“Amerika tehdit edince rahip Brunson’u, Merkel isteyince Deniz Yücel’i özgür bırakmasaydık bu hamaseti bulamazlardı”
Hükümetin dış siyasetini eleştirmeye devam eden Sarıgül, açıklamalarını şu sözlerle sürdürdü:
“Amerika tehdit edince rahip Brunson’u, Merkel isteyince Deniz Yücel’i özgür bırakmasaydık bu hamaseti bulamazlardı. Bakın biz bu noktaya bir günde gelmedik. Bu 20 yıllık yanlışların sonucudur. Biz yeni kurulmuş bir devlet değiliz. Bizim oturmuş bir dış siyasetimiz vardı. Çok pahalı bir diplomat takımımız, bir geleneğimiz vardı. Dış politikayı Dışişleri Bakanlığı ve diplomatlar yürütürdü. Maalesef sayın Cumhurbaşkanı diplomatları ve diplomasiyi küçümsedi ve devre dışı bıraktı.”
“AK Parti devrinde dış siyaset oy sandığı düşünülerek yapılır oldu”
“Geçmişte bizim dış siyasetimiz şahıstan bireye değil, devletten devlete yürütülürdü. İktidar muhalefet birlikte hareket ederdi. Bu iktidar meclisi devre dışı bıraktı. Evvelce temkinli ve itidalli hareket edilirdi. ‘Ülkeye yararı ne olur? Ziyanı ne olur?’ hesabı yapılırdı. AK Parti devrinde dış siyaset oy sandığı düşünülerek yapılır oldu.”
“Türkiye uygar bir dünyanın üyesi olmaktan çıkma tehlikesi yaşıyor”
“Sonuç ortada; Türkiye uygar bir dünyanın üyesi olmaktan çıkma tehlikesi yaşıyor. Ne istiyorsunuz? Gayeniz ne? Ne yapacaksınız? Türkiye’yi Kuzey Kore mi yapmak istiyorsunuz? İktisatta ve dış siyasette yaşadığımız bu problemlerin nedeni; Sayın Erdoğan’ın tek başına ve sınırsız yetkiyle ülkeyi yönetiyor olmasıdır. Ekonomistler, diplomatlar ‘yanlış olur’ diyor fakat onun bir kulağından girip ötekinden çıkıyor, sonra da kimse ona karşı çıksın istemiyor. O şak diye emretsin, kurumları tak diye yapsın istiyor. ‘Ben yaptım oldu’ siyaseti izliyor. Fakat olmuyor. Yürümüyor.”
“Türkiye bir an evvel demokratik parlamenter sisteme dönmelidir”
“Bu tek adam tertibini bozmadan Türkiye rahat edemez. Türkiye bir an evvel demokratik parlamenter sisteme dönmelidir. Tarafsız Cumhurbaşkanı, güçlü meclis, bağımsız yargı olmalıdır. Türkiye Değişim Partimizin ana görüşü budur. Biz Türkiye Değişim Partisi olarak, bu tartışmaların acil tahlil bekleyen problemlerimizi ikinci plana atmasına müsaade vermeyeceğiz. İşsizlik, yoksulluk ve tarım, sen ben sıkıntısı, parti sıkıntısı olmaktan çıkmış, bir beka sorunu halini almıştır. Başta ülkeyi yönetenler olmak üzere herkesin aklını başına alması lazım.”