Edirne Cezaevi’nde 5 yıldır tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Lideri Selahattin Demirtaş, mahkeme heyetine, “Erdoğan’ın talimatıyla burada tutuklu bulunuyoruz, beni tutuklayan siz değilsiniz, bırakacak olan da siz değilsiniz.” dedi.
Kobani davasının 5’inci duruşmasının 7’nci oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü’nde Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlandı. Duruşmaya, HDP milletvekilleri Tülay Hatimoğulları, Sezai Temelli, Murat Sarısaç, Ayşe Şoför, Ankara vilayet ve ilçe örgütlerinden üye ve yöneticileri katıldı. Sincan Cezaevi’nde tutuklu bulunan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, başka siyasetçiler SEGBİS ile katıldı. Evvelki duruşmalarda tahliye edilen evvelki devir Urfa Milletvekili İbrahim Binici de duruşma salonunda hazır bulundu.
Pervin Oduncu: Demokratik siyaseti temel aldım ve bundan da vazgeçmedim
Duruşmada birinci savunmayı evvelki periyot HDP MYK Üyesi Pervin Oduncu yaptı. Oduncu, AİHM’in Demirtaş ve iş insanı Osman Kavala hakkında verdiği kararın uygulanmadığını hatırlattı. Yargı bağımsızlığının iktidardan bağımsız olma manasına geldiğini belirten Oduncu, “Yargı sahiden bu türlü mi işliyor? Yargıya, hukuka inancın olmadığı yerde demokratik işleyiş sağlanmıyor, demokrasinin işlemediği yerde itimat oluşmuyor ve bu durumda önemli krizler yaşanıyor. Datalarda Türkiye’nin hukukun üstünlüğü konusunda alt sıralara gerilediğini görüyoruz” değerlendirmesini yaptı. Türkiye’nin kara para aklama konusunda gri listeye alındığını hatırlatan Oduncu, “Adaletin, hukukun değerli olduğunu düşünüyorum ve adalete güvenmek istiyorum. Uzun vakittir tutukluyuz ve ben ne cürüm işlediğimi bilmiyorum. Kimin malına ziyan verdim, kimi öldürdüm? Türkiye’ye adaletin, barışın, özgürlüğün gelmesi için çalıştım. Demokratik siyaseti temel aldım ve bundan da vazgeçmedim” diye konuştu.
Demirtaş: Bu mahkeme tüzel karar verme yetki ve gücüne sahip değil
Selahattin Demirtaş tutukluluk durumuna dair kelam aldı. Demirtaş, “Mahkemeniz rastgele bir tüzel karar verme yetkisine, gücüne sahip değil. Geçen hafta boyunca bu duruşmanın sonucunun ne olacağı ülkeyi yöneten siyasetçiler tarafından siyaset kürsülerinde ilan edildi. Ülkenin cumhurbaşkanı hem mütalaayı hem orta kararı hem de kararı açıkladı. Onun küçük ortağı daha da ileri gitti ‘Anayasa Mahkemesi kapatılsın’ diyerek hukuka açık bir müdahale gerçekleştirdi” tabirini kullandı. Demirtaş şunları kaydetti:
“Yargı AKP-MHP’nin seçimleri kazanması için çalışıyor”
“Bu 5 yıl birilerini hala tatmin etmiş değil. Önümüzdeki periyot cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Mahkeme ve heyeti dahil olmak üzere, AİHM katılaşmış kararıyla da somutlaşmış bir durum olan siyasi kumpas davalarında görevlendirilmiş yargı mensupları AKP-MHP’nin tekrar kazanması için bir siyasi çalışma yürütüyor. Mahkemeniz çok kere orta kararında ‘AİHM kararı bizi bağlamaz’ dedi. ‘Anayasa’nın 90’ıncı unsurunu tanımıyorum’ dedi. Anayasa Mahkemesini, AİHM’i tanımayan bir yargı mercii, kendisine yargı mercii diyen bir mahkeme heyeti bizi hukuk ismine nasıl yargılıyor?”
“Gerekli savunmaları yaptık. Savunmalarımızı da halkımıza karşı sorumluluğumuz gereği olarak yaptık. Yoksa ben dahil hiçbir arkadaşımızı yargılayacağınız somut bir kanıt bile yok. Fakat palavra kanıtlar var, palavra şahitler var. Ülkenin cumhurbaşkanı, AYM üyelerinin yarısından daha fazlasını atamış durumda, HSK üyelerini belirliyor. HSYK üyeleri de sizi de belirliyor. Hasebiyle buraya sizi atayan Cumhurbaşkanıdır. Tüm devlet sisteminde güç sahibi olmuş siyasi kişi ki birebir vakitte bir partinin genel lideri, neden durup durup bu davaya bu kadar müdahale eder? Türkiye’de öteki dava mı yok? Kendisine sormak istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde yargılaması yapılan bir tek bu belgeler mı var? Neden bırakmıyorsun hukuk işlesin, kaygının ne? Kederin, bizim tutukluluğumuz üzerinden HDP’yi terörize ederek muhalefete saldırmanın bir aracı olarak kullanmak bu davayı.
“Erdoğan’ın talimatıyla burada tutuklu bulunuyoruz”
Toplumu korkutma aracı olarak kullanıyor. Milliyetçiliği kışkırtma operasyonları davası olarak görüyor. Bir oburu öç alma davası olarak kullanıyor. AİHM, Anayasa bunu demiş, bunlar hukuk problemi. Hukuk tartışması mahkemelerde tartışılır ancak burası bir mahkeme değil. Yargı üzerindeki siyasi baskı kalktığı vakit burası mahkemeye dönüşecek. Bir gün kesinlikle dönecek lakin o gün sanık sandalyesinde oturanlar Kobani’nin gerçek katilleri olacak. Bugüne kadar hiç tahliyemi talep etmedim zira beni tutuklayan siz değilsiniz, bırakacak olan da siz değilsiniz. Erdoğan’ın talimatıyla burada tutuklu bulunuyoruz. Halkımıza güveniyoruz. Biz dimdik onurumuzla direniyoruz. Halkın iradesiyiz biz. Biz halkın seçilmiş vekilleri olarak 5 yıl evvel konutumuzdan maskeli şahıslar tarafından kaçırıldık. Siyasi rehineyiz biz. Bu hukuksuzluğun hesabı evvel sandıkta, sonra da mahkemelerde verilene kadar direneceğiz. Tüm tehditleri ve hakaretleri misliyle sahiplerine iade ediyoruz. Korkmuyoruz, korkmayacağız. Biz hatalı değiliz, halkın öz ve öz suçsuz evlatlarıyız. Allah’tan öbür kimseye boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Ne tahliyesi, siz kimsiniz ki bizi tahliye edeceksiniz! Erdoğan ve Bahçeli olduktan sonra. Adam ‘Anayasayı Mahkemesini kapatın’ diyor. Siz hakikaten onurlu olsanız cübbenizi çıkarır ‘biz hukukun üstünlüğünü kimseye ezdirmeyiz’ dersiniz.
“Bize karşı işlenen cürümler tarih önünde karşılığını bulacak”
Bir hukukçu olarak da bu kumpasa dahil edilmek istenen hukukçulara sesleniyorum: Daha ağır cürümlere dahil ediliyorsunuz. Ben de bunu tarih not düşsün diye söylüyorum ki Vizontele’de olduğu üzere sonra ‘vay ben duymadım, görmedim’ olmasın. AİHM kararı tutuklu tüm arkadaşlarımı ilgilendiriyor. Lakin derdiniz ferdî olarak benimleyse öbür arkadaşlarımı bırakın. Size minnet etmiyorum, meydan okuyorum. Ben siyasetçiyim, seçimler gelecek burada da siyaset yaparım. Ancak arkadaşlarımın özgürlüklerini iade edin. Bir gün halkın iradesiyle son bulacak ve bize karşı işlenen hatalar hukuk önünde kesinlikle karşılığını olacak.
Kırmızı ışıktan geçsem ödüm kopuyor size maşallah nasıl bu kadar büyük suça ortak oldunuz. Bu ülkenin yurttaşı olarak söylüyorum, bulaşmayın bu suça. 12 yıl parlamentoda vazife yaptım, bu devleti tanıyorum. Hesap sorulur. Net söylüyorum, sorulur. Kimsenin yanına bırakmaz. Benim kara kaşım, kara gözüm için değil Türkiye devletini batırdılar. Devleti yıkmayı başaran Bahçeli ve Erdoğan oldu. Ne yargı kaldı ne üniversite kaldı ne iktisat kaldı, insanların açlıktan nefesi kokuyor. Siz bu ülkenin yurttaşlarısınız. Yurtlarda kaldınız bizim üzere. Günü geldi bir öğün yemekle karnımızı doyurup okulu bitirdik. Sizin üzerinizden ne yapıldığını görmüyor musunuz? Bir günde doları 2 TL artırıp trilyonlar götürdüler. Taban fiyata mecbur bırakılan milyonlarca insan var. Türkiye Cumhuriyeti bunu hak ediyor mu?
“Sizin haddinize mi ya bizi katil ilan etmek!”
Kendimiz için bir şey istemiyoruz. Biz siyasetçiyiz, siyaset yürütüyoruz, mezarda da olsak yürütürüz. Size ne oluyor? Yapmayın etmeyin. Ben bu davada çok konuşmayacağım. 5 yıldır aslında tıpkı iddianamelerde savunma verdik. AİHM ihlal kararı verdi. Artık sizin karşınıza çıkıp ne diyeceğim? Türkiye’nin en pak, en onurlu siyasetçileri, beşerler var karşınızda. Şiddete bulaşmadık, barış için uğraştık. Yapmayın. Ne karar verirseniz verin beklenen siyasetin dışında bir karar olmayacak fakat Allah aşkına bunu düşünün. Gece gündüz nedir ya Erdoğan’ı, Bahçeli’si, Soylu’su hakkımızda ‘katiller’ deyip duruyor. Sizin haddinize mi ya bizi katil ilan etmek! Daha yargılama bitmedi lakin 50 kez katil ilan ettiler. Mahkeme bunun karşısında sessiz kalıyor.
“Erdoğan ve Bahçeli’nin kederi yargı bağımsızlığı değil”
Erdoğan ve Bahçeli’nin kederi yargı bağımsızlığı değil. Kendileri dışında kimse karışmasın istiyorlar. ‘Seloyla ilgili yargı ne diyorsa onu çıkartamayacaksınız’, diyor. Yani diyor ki ‘ben ne dersem o.’ Artık ben size soruyorum, Selo’yu çıkartabilecek misiniz haydi bakalım. Halkımız korkmasın bu ülkeye demokrasiyi, barışı, eşitliği halklar getirecek, biz de halkımızın hizmetinde, buyruğunda olmaya devam edeceğiz.”
Avukatlar: Mesleğinize hürmetiniz varsa bu belgeyi düşürün
Demirtaş’ın akabinde konuşan Avukat Cahit Kırkazak, ilerleyen süreçlerde eski İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın dinlenmesini talep edeceklerini söyledi. Kırkazak “Ülkenin hukuku ve kendi şahsî durumunuz için kimseye hesap vermek zorunda olmadığınız maddede yazılı. Mesleğinize birazcık hürmetiniz varsa bu belgeyi düşürün” dedi. Akabinde konuşan Avukat Haydi Cin, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Lideri Fahrettin Altun hakkında mahkemenin kabahat duyurusunda bulunmasını istedi. Cin ayrıyeten, mahkemenin AİHM kararını uygulamayarak ağır cürüm işlediğine dikkati çekti.
Kelam alan Avukat Zeynep Sedef Özdoğan ise şunları söyledi: