BURSA (AA) – Bursa Olgunlaşma Enstitüsü tarafından toplanan ve restore edilen el nakışı eserler, sanatseverlerin ilgisine sunuluyor.
Ulusal Eğitim Bakanlığının takviyesiyle açılan Bursa Olgunlaşma Enstitüsü Sanatevi’nde, Güney Marmara başta olmak üzere Türkiye‘nin dört bir yanından getirilen Osmanlı‘dan kalma eserler hem restore ediliyor hem de formülleri hazırlanarak replikaları üretiliyor.
Üç katlı binada 13 usta öğretici ve bir öğretmenin çalışmasıyla gelin yatağı, hamam kültürü, sünnet çocuğu elbisesi, ağabeye, gelinlik, havlu üzere çok sayıda el nakışı eserler hazırlanarak enstitünün müzesinde sergileniyor.
Eski yapıtların de kabul edildiği sanatevinde ayrıyeten, Bursa Olgunlaşma Enstitüsü tarafından üretilen eserler satışa sunuluyor.
Enstitünün El Sanatları Teknolojisi Alan Şefi ve sanatevinin sorumlusu Güleser Sencar, AA muhabirine, müzeye gelen ziyaretçileri aylarca süren çalışmalar sonucu bulunmuş nadide yapıtların beklediğini söyledi.
Yapıtların üzerinde aylarca çalışıldığını belirten Sencar, şu bilgileri paylaştı:
“Ben çalışmalarımıza ‘kazı çalışması’ diyorum. Aslında laboratuvar ortamı üzere bir inceleme, gezen herkes bunu derinden fark edecektir. Araştırırken fark ediliyor ki çok husus var. Mesela örtüler, bunlar bugün bizim yaptığımız üzere sehpanın ya da televizyonun üstüne serilmiş şeyler değil. Bunlar bir toplumun kültürel yapısı. Bizim bayanımız ne kadar uyanıktı, ne kadar matematiğe başı çalışırdı, ne kadar renk zevki vardı bunları ortaya koymuşlar, bayanın lisanıdır bunlar. Bayanın lisanı de toplumun lisanına dönmüştür.”
Sencar, evvelce nakışla yapılan işlerin kapı, kıyafet ve yatakların üzerinde kullanıldığını anlattı.
Bir bayanın, matematik bilgisi olmadan, sayılarla oynamadan bu yapıtları ortaya çıkaramayacağını vurgulayan Sencar, “Eserleri biraz okul arşivinden derlerken, biraz da antikacılardan topluyoruz. Bir toplumun eski yapıtını, kültürüne sahip çıkarken o toplumda yaşayan insanlardan edinmek en doğrusudur. Bu da bir kültürdür, beşerler bunları paylaşıp, kesip örtü yapması yerine müzelere vermesi gerektiğini, yani kendi öyküleriyle yer edinmesi en doğrusudur.” dedi.
Müzenin bir kısmı atölye olarak kullanılıyor
Enstitü Müdürü Nilüfer Karakoç da Türkiye’nin çok varlıklı kültürel mirası olduğunu, buna sahip çıkmayı değerli bir vazife kabul ettiklerini belirtti.
Çalışmalarından kimilerini müzede sergilediklerini aktaran Karakoç, şöyle konuştu:
“Müzede 150-200 yıllık eserler ve onların replikaları bulunmakta. Enstitümüze gelen bu eski eserler incelenmekte, teknikleri araştırılmakta. Çözülen teknikler gereçleriyle özgününe en yakın halde yine işlenmektedir. Müzemiz iki kattan oluşmakta, bu iki katta eserler replikalarıyla sergilenirken, gelin odası ve hamam kültürünün bulunduğu bir stant odamız da var. Binanın bir kısmı atölye olarak kullanılmakta ve müzede sergilediğimiz eserler işlenmektedir. Birebir vakitte öğrenmek isteyenler için de kurslar düzenlenmektedir. Bu tarafıyla müzemize ‘yaşayan müze’ de diyebiliriz. Müzemiz ziyarete açıldı. Sanatseverleri, eskiye ve klasiğe ilgi duyanları davet ediyoruz.”
AA / İsmail Özdemir – Son Dakika Haberleri
