Salon kıpır kıpır… Yüzlerce cep telefonu havada… Kimi yalnızca başkanları çekmeye çalışıyor kimi kendisini de önderlerle birebir kareye almaya…
CHP’liler, Saadet Partililer, Uygun Partililer, DP’liler, Gelecek ve DEVA Partililer daha ön sıralara gelerek, tarihi imgeyi daha yakından kayda almak için yarışıyor.
Bir devrin TBMM kulisi üzere ön sıralar. Partilerin küme başkanvekilleri, genel lider yardımcıları, milletvekilleri, vilayet yöneticileri hepsi orada.
Lakin bununla sonlu değil.
Deri ciltli mutabakat metinleri başkanların önüne konulduğu sırada salondaki sendikacılar, iş ve patron temsilcileri, akademisyenler, hak örgütlerinin temsilcileri de coşkuya ortak oluyor.
Çok uzun vakittir rastgele bir aktiflikte bir ortaya gelemeyen gazeteciler de bu mozaik imajının bir modülü.
AKP ve MHP programlarına özel olarak davet edilen, iktidara yakın kanallarda yıllardır program yapan gazeteciler de salondalar. İktidar programlarını izleyemeyen, davet almayan, akredite edilmeyen, soru sormasına bile müsaade verilmeyen gazetecilerle yan yana izliyorlar imza merasimini.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni imza merasimi, 28 Şubat’ın 25. yıldönümünde, siyaset açısından sembolik bir yerde yapıldı:
Bilkent Otel…
AKP, 14 Ağustos 1999’da kuruluş toplantısını bu otelde yapmıştı.
Daha sonra AKP’nin içinden çıkan iki partiden Gelecek Partisi’nin 12 Aralık 2019’daki kuruluş toplantısı ile DEVA Partisi’nin 9 Mart 2020’deki kuruluş toplantısı da bu otelde yapıldı.
Bilkent Otel, 28 Şubat’ta bu sefer yeni bir siyasi oluşumun resmî imza merasimine mesken sahipliği yaptı.
İmza altına alınan mutabakat metni, yeni devirde Türkiye’nin kurumlarının nasıl çalışacağını düzenliyor.
Metinde Merkez Bankası’nın tam bağımsız olacağını okuyorsunuz fakat yeni devirde bankanın hangi temellere nazaran çalışacağını göremiyorsunuz.
Anayasa Mahkemesi’nin, YSK’nın, Yargıçlar ve Savcılar Kurulu’nun yeni periyottaki yapısının nasıl olacağı tanım ediliyor fakat bunun hangi takvimde, nasıl ve hangi husus değişiklikleriyle yapılacağı anlatılmıyor.
Cumhurbaşkanlığı’nın sembolik bir makama dönüştürüleceği, bir dönemliğine, yedi yıllığına seçileceği ve misyon müddeti bittikten sonra siyasete dönemeyeceği anlatılıyor lakin halkın mı Meclis’in mi seçeceği söylenmiyor.
Mutabakat metninin en açık kısmı, yeni periyodun tanım edildiği kısımlar:
Mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin otoriter bir idareye yol açtığı, kurumların çalışmadığı tespiti…
Yeni periyotta eski Türkiye’nin alışkanlıklarına dönülmeyeceği, cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılacağı, eski parlamenter sistemdeki kurumların vesayetine imkan tanıyan sistemin kelam konusu olmadığı, bunun bir inşa hareketi olduğu vurgusu.
TIKLAYIN | Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni, 6 muhalefet önderi tarafından imzalandı
Altı muhalefet partisinin ‘yeni düzen’ muahedesi açıklandı; işte 48 sayfalık ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ mutabakatının tam metni
Parti kurmayları da bilhassa imza altına alınan 23 sayfalık metnin kurumları ve bu kurumlarla ilgili prensipleri belirleyen bir mutabakat metni olduğunu, anayasa paketi ya da kanun teklifi olmadığını bilhassa anlatıyor.
En zorunun ikisi Millet İttifakı’nda yer almayan (DEVA Partisi ve Gelecek Partisi) altı partinin bir ortaya gelerek temel unsurlarda uzlaşması olduğunun altını çizerek.
İmza merasimine kadar geçen süreçte türlü badireler atlatıldığı, bundan sonrasının “yokuş aşağı” olduğunu partilerin kurmayları umutla vurguluyor.
Kürt sıkıntısına ait açık sözler kullanılmamasını, “kayyımlara son verilecek” ve “eşit yurttaşlık” temelinde sözlerle yetinilmesini sorduğumuz kurmayların söylemi de ortak:
“Bütün bunlar konuşulur, burada yalnızca unsurlar anlatılıyor. Farklı toplum kesitlerinin sıkıntılarının hangi detaylı düzenlemelerle çözüleceği bundan sonrasının işi…”
Yalnızca Kürt sorunu değil, LGBT+, Aleviler, iktidarın uzak durduğu muhafazakârlar, ihraçlar… Eksik bırakılan husus başlıkları göze çarpıyor.
Lakin bunlar hatırlatıldıkça partilerin kurmayları “sabır” diyor ve “hepsini çalışacağız. Bu prensiplerin sıralandığı bir toplantı” iletisini yineliyor.
HDP ve sol partilerle kurmaya çalıştığı üçüncü ittifak konusunda kapılar kapalı değil fakat bağın mevcut biçiminin bu kademede kâfi görüldüğü de ortada.
Siyasetini HDP’nin kriminalize edilmesi üzerine kuran Cumhur İttifakı’nın bu siyasetine karşılık, sonradan kurulacak farklı masalarda bir ortaya gelinmesi daha rasyonel bulunuyor.
Millet İttifakı’nın seçimi kazanması halinde kurulacak anayasa masasında ya da sorun başlıklarına yönelik kurulacak özel masalarda Türkiye’nin tüm taraflarının yer alması temenni ediliyor.
Bilkent Otel’deki coşkunun anketlerde karşılığı olacak mı, Millet İttifakı’nın yeni bir ivme kazanmasını sağlayacak mı, göreceğiz.
Fakat “yokuş aşağı” denilen bundan sonra gidilecek yola ait harita büyük ölçüde belirlenmiş durumda.
Bundan sonra altı partinin önderleri, aşikâr dönemlerle bir ortaya gelecek. Her seferinde başkanlardan birinin davetiyle toplantı yapılacak.
Birinci çağrıyı DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan yapacak ve Mart ayında yol haritasının ayrıntıları odaklı yeni bir toplantı yapılacak.
Bununla birlikte hala çalışmalarını sürdüren “ekonomi” odaklı çalışma kümesi üzere, farklı alanlarda altı partinin uzmanlarının bir ortaya geleceği çalışma kümeleri oluşturulacak.
Raporlar nizamlı olarak başkanlara sunulacak.
Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçim öncesine kadar bu hazırlıklar tamamlanacak ve Millet İttifakı’nın seçim bildirgesi bu kümelerin çalışmaları ile imzalanan mutabakat metninde yer alan prensipler doğrultusunda kaleme alınacak.
O etaba kadar ittifakın Gelecek ve DEVA partileri ile genişlemesi ya da Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı hususlarından uzak durulacak.
Kriz yaşanmayacak alanlarda çalışmalar sürdürülecek.
Altı parti, bu birlikteliği sona kadar sürdürebilir mi, aday belirleme sürecinde çatlak oluşur mu, partiler kendi içlerinde sorun yaşar mı bunlar da seçime kadar olan süreçte görülecek.
Söylendiği kadar yokuş aşağı bir yol mu geriye kalan yoksa gidilenden daha mı güçlü bundan sonrası, bunu da izleyeceğiz.
Her şartta Bilkent Otel, tarihi bir merasime konut sahipliği yaptı ve altı parti kıymetli bir eşiği aştı.
Merasimde en çok ihtimam gösterilen nokta “demokrasi ve çoğulculuk” bildirisi verilmesiydi. Partilerin oy oranına bakılmaksızın eşit olarak konumlandırılmaları, salondaki imaj de bu tasanın en kıymetli deliliydi.