Eğer polen mevsiminde alerjiler sizin için sorun oluyorsa, bir kötü haberimiz daha var. Yeni bir makalede, yüksek polen yoğunluğunun COVID-19 bulaşmasına önemli bir katkıda bulunduğu belirtiliyor.
SARS-CoV-2 ve buna bağlı olarak diğer Koronavirüslerin nasıl yayıldığını anlama konusundaki sorunlar, hastalıkla mücadeleyi ciddi bir şekilde etkilemekteydi. Bulaşıcı hastalığa sahip insanları sağlıklı kişiler ile aynı ortama koyarak virüsün hareketini izlemenin çok bariz etik ve pratik sorunları olduğu kesin. Bu yüzden de bilgilerimizin büyük bir kısmı, bulaşma hızının nerelerde ve ne zaman yüksek olduğuna yönelik yapılan gözlemlerden geliyor.
Münih Teknik Üniversitesi’nden Dr. Athanasios Damialis, Avrupa’daki ilk yaygın COVID-19 vakalarının mevsimsel ağaç poleninin zirveye ulaştığı zamana denk geldiğini fark ettiğini ve bu ikisi arasında bir bağlantı olup olmadığını incelemeye başladığını söylüyor. Damialis, 31 ülkedeki 130 alanda hastalığın hızı ve polen bolluğu kayıtlarını karşılaştırdı. Diğer pek çok etkenin de bulunmasından dolayı bu değerlendirmeyi yapmak kolay değildi. Sosyal mesafe uygulaması veya maske kullanımı gibi değişiklikler, bariz bir şekilde polenden çok daha büyük bir etkiye sahip ve havanın da önemli olduğunu belirtmek gerekiyor. Ayrıca Vitamin D eksikliği gibi çeşitli belirsiz etkiler ve neredeyse rastgele, tahmin edilemez süper-yayılma olayları da bulunuyor.
Polenler, Koronavirüs’ü Yayıyor mu?
Yine de Damialis ve yarım düzine ülkeden katılan ortak yazarlar, Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınladıkları makalede, polenin büyük bir etken gibi gözüktüğünü belirtiyorlar. Araştırmanın sonuçlarına göre enfeksiyon hızının en üst seviyeye çıktığı dönemlerden önceki dört gün, polen yoğunluklarının en yüksek olduğu döneme denk geliyor. Hatta yazarların belirttiğine göre “polen, bazen nem ve sıcaklık ile sinerji halinde, ortalamada, enfeksiyon hızı çeşitliliğinin %44’ünü açıklayabiliyor.“
Kapanmalar bu etkinin boyutunu yarıya indirmiş olsa da ortadan kaldırmadı. Ancak yazarlar, bu araştırmanın çok kısa bir dönem içerisindeki verileri kullandığını vurgularken, genişletilmesinin bu etkinin boyutunu daha iyi göstereceğini belirtiyor.