Son yıllarda ve özellikle 2022’nin başından bu yana ekonomik krizin etkisini artırması, çoğu insanı yurtdışında bir hayat kurmaya yönlendirdi. Ayrıca bu durumun daha trajik sonucu olarak Türkiye genelinde, temelinde geçim sıkıntısının olduğu ifade edilen intihar vakaları da yaşanıyor.
Ancak bu eğilimleri ölçmek için Google’ın arama verilerine bakmak veya bu veriler üzerinden sosyolojik çıkarımlar yapmak ciddi şekilde hatalı. Zira Google, Trendler aracı üzerinden kamuya açık şekilde paylaştığı arama verilerinde ve belirli bir zaman dilimi için geçerli olacak şekilde “en çok şunlar arandı” istatistiği paylaşmıyor.
Her şey Cumhuriyet Yazarı Mustafa Çakır’ın, CHP Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere ile yaptığı söyleşiyi haberleştirmesiyle başladı:
“Yurttaşın içinde bulunduğu çaresizlik, internetteki aramalara da yansıdı” başlıklı haberdeki cümleler aslında oldukça net. Vatandaşların yaptıkları “Yurtdışı iş ilanları” ve “nasıl intihar edebilirim” aramalarında artış var. Ancak haberde de sadece bu artış bilgisinden bahsediliyor. Ek olarak bu bilgi, İçişleri Bakanlığı’nın paylaştığı “2015-2020 arasında 1155 vatandaşın intihar ettiği” bilgisi ile destekleniyor.
Google’ın 4 Temmuz 2019 – 4 Temmuz 2021 arasındaki arama verilerini açıkladığı söylenen Milletvekili Tutdere, “en çok bu kelimeler aratıldı” şeklinde bir bilgi paylaşmamış, Mustafa Çakır’ın da yazdığı üzere bunlar sadece “en çok artış yaşanan kelimelerden bazıları” olarak servis ediliyor.
Ancak tahmin edebileceğiniz üzere “internet haberciliğindeki hız yarışı” devreye giriyor ve bu bilgi, bağlamından koparılarak önemli internet sitelerinde hatalı şekilde yer almaya başlıyor:
Haberin pek çok farklı internet sitesinde “en çok aratılanlar” şeklinde paylaşılması bir sürpriz değil, ancak bu bilgiyi aslı gibi vermeyip tık tuzağına dönüştürme davranışı şaşırtıyor. İlgili sitelerin Türkiye’nin en popüler yayıncılarından birkaçı olduğu düşünüldüğünde durum daha da vahim bir hal alıyor.
Nitekim haberin aslında da ciddi sorunlar var: Artış oranı yüzde 5000 deniyor, ancak bu artışın neye kıyasla yaşandığı bilgisi yok:
Daha önce de gündemde kendisine yer bulan, Türkiye’den yapılan “böbreğimi satmak istiyorum” aramasının altı çiziliyor. Ayrıca “Yurtdışı iş ilanları” ve “nasıl intihar edebilirim” aramalarındaki artışın %5000 olduğu yazılmış, nitekim hem Cumhuriyet’te yer alan haberde hem de diğer sitelerdeki yanıltıcı başlıklar altında bu artışın hangi zaman dilimine kıyasla yaşandığı bilgisi paylaşılmamış.
Peki gerçekten de Google’da “yurtdışı iş ilanları” ve “nasıl intihar edebilirim” aramaları artışta mı? Verilere -herkesin yapabileceği gibi- bakıyoruz:
NOT: Google Trendler, arama popülerliğini 100 puan üzerinden ölçüyor, yani ne kadar arama yapıldığını değil, sıklık artışını ifade ediyor.
Herkesin rahatlıkla ulaşabileceği Google Trendler üzerinden, verilen tarih aralığındaki arama grafiğini kontrol ettiğimizde böyle bir artış göremiyoruz. Google haricinde, bu verileri paylaşan üçüncü parti servis UberSuggest’e göre “yurtdışı iş ilanları” ayda ortalama 40.500 kez, “nasıl intihar edebilirim” ise ayda ortalama 1.600 kez aratılıyor.
Eğer bahsi geçen yüzde 5000’lik artış gerçek olsa bile bu veriler üzerinden sosyal psikolojik çıkarımlar yapmak çok güç. Eğer yurtdışına gitme eğilimi hakkında bilgi verilecekse Google aramalarının yanında sadece milletvekili tarafından paylaşılan bilgilere değil, akademik yorumlara da ihtiyaç var.
Eğer intihar eğiliminde artış söz konusuysa bunu sadece Google verilerine ve eski haberlere bakarak “ekonomik güçlüklere” bağlamak oldukça sınırlı bir bakış açısı, sadece bir akıl yürütme. Zira refah düzeyi daha yüksek Japonya veya Norveç gibi ülkelerde de intihar vakaları oldukça yüksek. Yani özetle, eğilimlerin yorumlanması gündemdeki haberlerden daha ziyade akademik destekle mümkün olabiliyor. Çözüm için sadece siyasi değişimlerin değil, kültürel değişimlerin yaşanması gerektiği oldukça açık ve net.
Sonuç olarak, sosyal medyada viral olan bir dayanaksız açıklama ve çıkışa daha maruz kaldık
Bir an için durup benimsediğiniz siyasi görüşten uzaklaşıp tabloya genel olarak baktığınızda, bu tip hataların hemen her saftaki siyasiler, yöneticiler veya ilişkili haber siteleri tarafından yapıldığını fark edebilirsiniz.