Çocuklarınıza örnek olarak gösterebileceğiniz Türkler serisinde her gün bir biyografi ile karşınızda olacağız. Bu biyografilerde nispeten daha az bilinen ancak milletlerarası üne sahip bireyleri içeriğimize mevzu etmeyi planlıyoruz. Bu hususta sizlerin de teklifleri olursa bekleriz. İçeriğimizin bugünkü dünyaca ünlü konukları ise: Aliye Berger
1903’te Büyükada’da dünyaya gelen Berger bir sadrazam kızıdır. Küçük yaşta kaybettiği babası babası Kabaağaçlızade Mehmed Şakir Paşa olan Berger’in kardeşleri ise müellif Halikarnas Balıkçısı ve ressam Fahrünnisa Zeyd’dir.
Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’nde eğitim gören Aliye Hanım, genç yaşında fotoğraf ve piyano dersleri alır. 1924’te ise Türkiye’de bulunan Macar keman virtüözü ve pedagog Karl Berger’den ders alacak ve ikili birbirlerine aşık olarak uzun yıllar geçireceklerdir.
1935’ten 39’a kadar Berlin ve Paris’te kardeşi Fahrünnisa Zeyd’in yanında kalır ve Avrupa’daki sanat hareketlerini yakından inceleme fırsatı bulur.
1947 yılı ise Aliye Hanım için bir dönüm noktası olur çünkü uzun yıllardır bir arada yaşadığı ve son 6 ayında da kocası olan Karl Berger’i kaybeder. Kocası için verdiği gazete ilanı ise şöyledir:
Bu kayıpla birlikte bir bakıma kendisi de “ölen” Berger, gençlik yaşlarında hiç fotoğraf yapmamasına rağmen Karl Berger’e olan hasretini gravüre adar ve büyük üne kavuşur.
Karl Berger’in vefatından sonra Londra’ya giderek John Buckland Wright’in atölyesinde heykel ve gravür çalışır ve 1951’de Türkiye’ye dönerek birinci ferdî standını açar.
Uluslararası ödüllere sahip olan Berger, İstanbul, Ankara, Londra, Paris, Viyana, Ravalpindi, İslamabad’da stantlar açar. İstanbul Fotoğraf ve Heykel Müzesi, Viyana Albertina Müzesi ve özel koleksiyonlarda fotoğrafları bulunan sanatçı 1974’te hayata gözlerini yumar.
Aliye Berger’in iki gravürü: