Aleyna Çakır’ın vefatının üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen şimdi dava açılmadı. Arşivin tozlu raflarında bekletilen Aleyna Çakır belgesi, birileri tarafından unutulması için hummalı çalışmalar yapılıyor. Davanın açılması için gerekli kanıtların toplandığını söyleyen Aleyna’nın ailesinin avukatı ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ismine soruşturmayı takip eden avukat İrem Esra Kömürcü Altun, ”En başından bu yana faal bir soruşturma yürütülseydi ve Ümitcan Uygun tutuklansaydı, Esra Hankulu yaşıyor olacaktı” dedi. Geçtiğimiz yıllarda ise organize hata örgütü başkanı Sedat Peker, ‘Aleyna Çakır’ın vefatından sorumlu tutulan Ümitcan Uygun’un kurtulabilmesi için gerekli isimli tıp raporu şahsın babası Süleyman Soylu’nun yakın arkadaşı olduğu için gerektiği halde hazırlandı’ demişti.
21 yaşında kuşkulu bir halde hayatını yitiren Aleyna Çakır evrakını yine açıyoruz. Kamuoyunda ‘Aleyna Çakır’ olarak bilinen 21 yaşındaki Sema Esen, 3 Haziran 2020’de Keçiören’deki konutunda bornoz nesli ile kapıya asılmış bir formda bulundu.
Aleyna’nın ailesi kızlarının intihar etmediğini söylerken, Aleyna’nın cenazesini yıkayan anne, kızının her yerinin morluklar içerisinde olduğunu, bir gözünün içe çöktüğünü, yüzünün bir tarafının da düzleştiğini ve dizlerinde de sürtünmeden kaynaklı soyulmaların olduğunu anlattı. Otopsi raporunda ise bu morluklar yer almadı.
Aleyna’nın ailesi, çalışma arkadaşları ve yakınları bunun intihar olmadığını vurguladı. Ümitcan Uygun, sevgilisi Aleyna Çakır’a şiddet uyguladığı manzaraları kamuoyuyla paylaştı. Bu şiddet imajlarının ortaya çıkması sonrası Aleyna, Ümitcan Uygun’u şikayet etti ve muhafaza talebinde bulundu.
Aleyna’nın emniyette verdiği sözde, ‘’ 17 Nisan günü 04.00 sıralarında Ümitcan Uygun’un arkadaşı ve benim de tanıdığım Enes Ö. konuta geldi. Ümit içeri girer girmez ‘O…. seni öldüreceğim, sen bittin, seni yaşatmayacağım’ diyerek, boğazımı sıktı ve yumruk atmaya başladı. Yaklaşık 20 dakika kadar baygın kalmışım. Kendime geldiğimde Ümitcan Uygun’un beni bayılttıktan sonra yerde yatarken telefonuyla Instagram’dan canlı yayın yaptığını öğrendim. Beni tehdit eden ve hakaretler eden Ümit’ten şikayetçiyim. Esirgeyici önlemlerin alınmasını talep ediyorum’’ dediği öğrenilmişti.
Ümitcan Uygun tarafından vefat tehditleri alan Aleyna, şikayette bulunduğu günün akşamında şikayetini geri çekmek zorunda kaldı. Konut dokunulmazlığı cürmü şikayete dayalı olmadığı için bu cürümden Ümitcan Uygun’a dava açıldı. Uygun’a, “konut dokunulmazlığını ihlal” kabahatinden 2 yıl, “bilişim sistemine yöntemsiz giriş” cürmünden 2 ay, “kişisel dataları hukuka muhalif ele geçirme” cürmünden 2 yıl 2 ay, “tehdit” kabahatinden ise altı ay olmak üzere toplam 4 yıl 10 ay mahpus cezası verildi.
Ancak “Hakaret ve kolay yaralama” kabahatlerinden “kovuşturmaya yer yok” kararı verildi. İstanbul Sözleşmesi’ne uyulsaydı, Aleyna’nın şikayeti çekmesine rağmen “Hakaret ve kolay yaralama” hatalarından Ümitcan Uygun’a dava açılacaktı. Dava açılsaydı hem Aleyna Çakır hem de Esra Hankulu yaşıyor olacaktı.
Aleyna Çakır belgesi, adliyenin arşivinde 3 yıldır bekletiliyor. Aleyna Çakır’ın vefatına ait başlatılan soruşturmada tek kuşkulu olan Ümitcan Uygun, bu evraktan yargılanmadı ve ceza da almadı. Aleyna’nın vefatına ait faal bir soruşturma yürütülmezken, Aleyna’nın vefatından 4 ay sonra 17 Eylül’de 2020’de Ümitcan Uygun’un annesi Gülay Uygun, Ankara Keçiören’deki akrabasının konutuna yakın dağlık alanda başından silahla vurulmuş olarak meyyit bulundu. Olay yerinde yapılan incelemede, el yazısıyla yazılmış intihar notu bulundu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Uygun’un vefatıyla ilgili soruşturma başlattı. Soruşturma sonunda Gülay Uygun’un kendi iradesiyle hayatına son verdiği belirtilerek, takipsizlik kararı verildi.Gülay Uygun hakkında çalıştığı yetiştirme yurdundaki kızları fuhuşa yönlendirdiğine ait argümanlar ortaya atılmıştı. Bu olay sonrası Ümitcan Uygun ve ağabeyi Erol Uygun, Müge Anlı’yı ve iktidarı tehdit etti.
Abi Erol Uygun, Müge Anlı’yı amaç alarak, “Aleyna’nın vefatını herkese yaşatacağım. Müge Anlı bunu sen de tadacaksın! Kardeşime kim yanlış yaptıysa hepsi bedelini hayatlarıyla ödeyecek. Yazan baba yürekliler var, hepinizi keserim. Bana o denli kabadayılık yapmayın. Ümitcan’ın hakkını kimseye yedirtmeyeceğim. Herkes canıyla da olsa alacak. Göreceksiniz, ağabeyi onu yalnız bırakmıyor” tabirlerini kullandı.
Ümitcan Uygun’un ağabeyi Erol Uygun bu sefer de devleti amaç aldı: “Sizin devletiniz benim yumruğum kadar etmez. Sizin devletiniz, sizin halkınız benim kardeşime ne yapabilir? Hatasız yere kimse kimseye bir şey yapamaz. Vilayetle de bizi, beni karşınıza alıyorsanız katlanırsınız, cezanızı ben veririm. Ben ağabeyi olarak her vakit ve her şartlarda yanında olmaya devam edeceğim. Sizin burada yazdığınız yorumlar beni durduramaz boşuna. Lakin sizi bulursam tasmayla gezdiririm evvel o büyüklerinizden başlarım, güvendiğiniz devlet bir yere kadar yanınızda.”
Aleyna Çakır evrakının tek şüphelisi olan Ümitcan Uygun, bu belgeden hiç tutuklanmadı. Aleyna’nın vefatından 8 ay sonra 10 Ocak tarihinde Ümitcan Uygun’un, iki bayanla birlikte uyuşturucu unsur kullandığına ait imgeleri ortaya çıktı. İmgeler üzerine gözaltına alınan Ümitcan Uygun, çıkarıldığı mahkemece ‘uyuşturucu ve uyarıcı husus kullanmak ve kullanılmasını alenen özendirmek’ hatasından tutuklandı. Uygun, yaklaşık 6 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi.
Esra Hankulu, Mamak ilçesi Akdere Mahallesi’nde yalnız yaşadığı konutunda, geçen yıl 3 Ağustos 2021’de meyyit bulundu. Olay günü Esra Hankulu’nun konutunda Ümitcan Uygun’un olduğu tespit edildi. Bunun üzerine Ümitcan Uygun, gözaltına alındı. Ümitcan Uygun, Esra Hankulu’nu ‘kasten öldürme’ hatasından tutuklandı. Fakat ‘kasten öldürme’ cürmünden tutuklanan Ümitcan Uygun’a ‘kasten öldürme’ hatasından ceza verilmedi. Uygun’a, ‘neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ hatasından 10 yıl mahpus cezası verildi.
Geçtiğimiz yıllarda ise organize kabahat örgütü başkanı Sedat Peker, “Aleyna Çakır’ın vefatından sorumlu tutulan Ümitcan Uygun’un kurtulabilmesi için gerekli isimli tıp raporu şahsın babası Süleyman Soylu’nun yakın arkadaşı olduğu için gerektiği formda hazırlandı” demişti.
Halkevleri Genel Lideri Nebiye Merttürk, toplumsal medya hesabından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli’nin fotoğraflarının önünde Ümitcan Uygun’un çektirdiği fotoğrafı “#AleynaÇakır’ın katillerinin fotoğrafı…” diye paylaştı. Nebiye Merttürk, hakkında 6,5 yıla kadar mahpus istemiyle dava açıldı. Savcılık, Merttürk’ün her iki öndere hakaret ettiğini öne sürdü.
‘Aleyna’nın cenazesi sonrası Ümit, kaydı olmayan bir otomobille Gaziantep’e kaçtı’
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ismine soruşturmayı takip eden ve Aleyna’nın ailesinin avukatı İrem Esra Kömürcü Altun, Aleyna Çakır’ın evrakının ayrıntılarını Onedio’ya anlattı.
Aleyna Çakır’ın vefatından 3 yıl geçmesine karşın faal bir soruşturma yapılmadığına dikkat çeken avukat İrem Esra Kömürcü Altun, olay gününün tüm ayrıntılarını tek tek anlattı: ”Aleyna Çakır, kuşkulu bir formda meyyit bulunmadan birkaç saat öncesinde Ümitcan Uygun ile tartışıyor. Kolay bir bahisten tartışıyorlar. Tartışma sonrası Ümit, Aleyna’yı meskene bırakıyor. Daha sonra Ümit, arkadaşının iş yerine eğlenmeye gidiyor. Aleyna da ‘beni neden bırakıp gittin’ diye Ümit’e ileti atıyor. Lakin Ümit bu iletiye karşılık vermiyor. Aleyna da hem bayan ve hem de Ümit ile ortak olan erkek arkadaşlarıyla iletileşmeye başlıyor. Arkadaşlarına epilasyon için nereye gideceğini soruyor. Geleceğe dönük sohbetlerde bulunuyor. Bu esnada Aleyna, Ümit’e bildiri atmaya devam ediyor. Lakin Ümit bildirilere asla karşılık vermiyor. Sonrasında olağan bir formda iletiler atan Aleyna, ‘Benim kimsem yok, ailem de yok, bir sen vardın, artık sen de yoksun’ gibi iletiler atmaya başlıyor. Aleyna, Ümit’in arkadaşını arıyor ve ‘Ümit’in telefonu kapalı’ diyor. O kişi de Aleyna’ya, ‘Ümit benim yanımda, sorun yok’ diyor. Aleyna, Ümit’in arkadaşına ‘benim artık kimsem yok’ üzere bildiriler atıyor. Aleyna’nın telefon da konuştuğu arkadaşı Ümit’i konuta bırakıyor. Bu konut Aleyna’nın meskeni. Aleyna ile Ümit tıpkı konutta yaşıyor. Ümit’in arabası konutun önünde park halinde. Ümit, otomobilden iniyor ve kendi otomobiline binip gidiyor. Yanındaki arkadaşı Aleyna ile geçen konuşmasını söylüyor. Fakat Ümit otomobilden inip, Aleyna’nın yanına çıkmayıp gidiyor. Kaç yıllık sevgilisi ‘ben bu hayattan vazgeçtim’ demiş. Bunlara karşın Ümit, Aleyna’yı hiç merak etmeyip, yanına gitmiyor.’’
‘Ümit’in sözleri çelişkili’
Ümitcan Uygun’un Aleyna’yı merak etmemesinin kuşku oluşturduğunu vurgulayanavukat İrem Esra Kömürcü, ‘’Ümit, ailesinin yaşadığı konuta gidiyor. Ümit, telefonu açtıktan sonra iletileri görüyor, tekrar karşılık vermiyor. Sabah Ümit işe gidiyor. Ve arkadaşını arayıp, ‘Yengene baksana’ diyor. Aleyna ve Ümit birlikte yaşadığı için o meskenin anahtarı Ümit’te de var. Ancak arkadaşına vermiyor. Arkadaşı Ümit’in yanına gelip Ümit’in otomobilini alıyor. Lakin arkadaşı Ümit’i arayıp, ‘Abi ben konuta nasıl gireceğim’ diyor. O da ‘Çilingir çağır’ diyor. Ümit’in kendi arabası ve konutun anahtarı varken, Aleyna’nın yanına gitmiyor. Konuta girildiği anda ise Aleyna’nın cansız vücudu görülüyor. Olay yerine Ümit de geliyor. Şahit olarak tabirine başvurulan Ümit, ”Sevgiliydik ancak tartıştık, ayrıldık. Neler oldu bilmiyorum. Ben arkadaşlarımlaydım. Sonrasında da konuta gittim, uyudum” dedi. Daha sonra Ümit’in tekrar tabiri alınıyor. Zira Ümit’in ağabeyi ”Gece eşimle kavga ettik, Ümit’e beni almasını söyledim. Ümit beni aldı ve annemlerin konutuna gittik. Ve burada konuştuktan sonra Ümit beni konuta bıraktı” dedi. Ümit’in birinci verdiği tabirde, ‘eve gittim, uyudum’ demişti. Ağabeyi de ‘Ümit ile bütün gece oturduk’ dedi. Bunun sonucun da avukatların da baskısıyla Ümit’in yine tabiri alındı’’ diye belirtti.
‘Davanın açılması için yeteri kadar kanıt toplandı. Lakin tekrar de dava açılmaması için ısrar ediliyor’
Ümitcan Uygun’un bu evraktan hiç tutuklanmadığını lisana getiren avukat İrem Esra Kömürcü Altun, ‘’Aleyna’nın cenazesinin olduğu gün Ümit’in ailesi Ümit’i Gaziantep’e kaçırıyor. Hem de kaydı olamayan bir kiralık araçla kaçırıyorlar. Ümit’in kendi arabası var, babasının da arabası var. Bu araçlarla gidilmiyor. Kaydı olmayan bir kiralık araçla Gaziantep’e kaçırılıyor. Annenin tabiri doğrultusunda Ümit’in ikinci bir telefonun olduğu ortaya çıktı. Biz bunları ortaya çıkarırken, savcı hiçbir şey yapmıyor. Soruşturmanın aydınlatılması için kanıt toplamaya çalışıyoruz. Ümit’e yapılan çapraz sorgulamada birden fazla telefonun olduğu ortaya çıktı. Ümit’in kullandığı tüm telefonlar hayatını yitiren Gülay Uygun’a ilişkin olduğu öğrenildi. Ben polis, savcı değilim, ne yazık ki bu belgeden bizden kanıtları toplamamız isteniyor. Zira kanıtlar toplanmıyor. Bizlerin topladığı kanıtlar de ciddiye alınmıyor. Ortadaki tabirlerin tamamı çelişkili. Bu belge dava ile aydınlatılmalı. Dosyadaki tek kuşkulu Ümit Uygun, birbirlerinden farklı üç söz verdi, olay saati nerede olduğu muhakkak değil, ortaya çıkartılan 2. telefon ile sabaha kadar mesajlaştığı ortaya çıktı. Davanın açılması için yeteri kadar delil toplandı. Fakat yeniden de dava açılmaması için ısrar ediliyor’’ diye konuştu.
‘Ümit’in tehditlerinden ötürü bir şahit yurt dışına gitmek zorunda kaldı’
Avukat İrem Kömürcü, Ümitcan Uygun’un tehditleri nedeniyle bir şahidin yurt dışına kaçmak zorunda kaldığını söyledi. Avukat Kömürcü, kelamlarına şöyle devam etti: ‘’Annesi, Aleyna’yı yıkarken, bedeninde çok sayıda morluğun olduğunu söyledi. Otopsi raporuna baktığımızda ise bu morluktan bahsedilmiyor. Ümit’in Aleyna’yı darb ettiğini biliyoruz. Hatta Ümit’in herkesi darb ettiğini biliyoruz. Meyyit muayene raporunda ise bu morluklardan neden bahsedilmiyor? Cinayet büronun kamera izleme raporuna nazaran, ‘Olay günü Ümit’i Aleyna’nın meskenine bırakan araçtan iki kişi indi. Bir kişi ise arabayı çalıştırdı” deniliyor. Daha sonra hazırlanan eksper raporunda ise ”Arabadan bir kişi indi, bir kişi de bindi” diye belirtildi. Bunun üzerine bu iki raporun çelişkili olduğu ortaya çıktı. Çelişkilerin giderilmesi için cinayet ofisten yine rapor talep edildi. Cinayet Ofis karşılık olarak, ‘Yanlış görmüşüz, otomobilden bir kişi iniyor’ dedi. Bu evrakın tek şüphelisi Ümitcan uygundur. Ümit’in sabaha kadar nerede olduğu bilinmiyor. Bizim bilmememiz kıymetli değil, savcı da bilmiyor ve merak da etmiyor. Ümit’in söylediklerinin palavra olduğunu kolay bir biçimde ortaya çıkardık. Fakat savcının ikna olması gereken bir sistemde avukatlık yapıyoruz. Ümit’in tehditlerinden ötürü bir şahit yurt dışına gitmek zorunda kaldı. Yeniden öteki bir şahit Kırşehir’den servisle konutuna giderken, Ümit tarafından yolunun kesildiğini ve tehdit edildiğini söyledi. Şahit mahkemede, Ümit’in kendisine ‘Aleyna’yı nasıl öldürdüm, seni de o denli öldüreceğim’ dediğini anlattı. Mahkeme bu kelamlara sessiz kaldı. Şayet ciddiye alınsaydı bu kelamlar Esra Hankulu yaşıyor olacaktı.’’
‘Ümit şahit değil de kuşkulu sıfatıyla yargılansaydı, Esra Hankulu yaşıyor olacaktı’
Aleyna’nın intihar etmediğini gösteren somut kanıtların evrakta olduğunu söyleyen avukat İrem Kömürcü, ’’Ümit yalnızca konut dokunulmazlığı, bilişim ve tehdit suçlarından ceza aldı. 4 yıl 2 ay yatarı olmayan bir ceza verildi. En başından bu yana aktif bir soruşturma yürütülseydi ve Ümit Uygun tutuklansaydı, Esra Hankulu yaşıyor olacaktı. Şüpheli vefat belgesinde yüzde yüz ispat isteniliyor. Lakin bu mümkün değil. Bu belge kuşkulu bayan mevti belgesidir. Türkiye’de kuşkulu bayan mevti belgelerinin üzerine gidilmesi gerekirken, ‘elimizde somut delil’ yok denilerek dava açmama eğilimi hukuka karşıt bir durumdur. Makul kuşkuların olmasına rağmen yargılama kademesine geçemedik. Savcının reddettiği fakat evrakta mevcut olan somut kanıtlarla ve kuşkulu Ümit’in olay gününe ait palavra beyanda bulunmasını göz önünde bulundurarak tesirli soruşturma ve aktif kovuşturma yapılmasını talep ediyoruz. Aleyna’nın katillerinin ortaya çıkmasını istiyoruz. Olay günü arkadaşlarıyla bir arada epilasyon üzere günlük hayata dair mevzuları konuşan birinin intihar edeceğine inanmıyoruz’’ ifadelerini kullandı.