KKM ismi üzerinde kur muhafazalı mevduat, yani devlet kısaca diyor ki; ‘döviz alma, paran TL’de kalsın, bankaya mevduata yatır, ben sana ortadaki farkı öderim.’
Ancak piyasalarda son günlerde oluşan farklı kurlar ve alış-satış farkları nedeniyle biraz badire oluşmuş olabilir de deniyor bugünlerde.
Bakalım o denli mi?
KKM neydi? Liralaşmaydı, kura karşı müdafaaydı, dolar saldırılarını(!) bertaraf etmekti. TL paranızı dövize karşı korumaktı diyelim kısaca gerçi burada TL’yi ilgilendiren pek bir durum olmasa da sorun kurlardaydı.
19 Ocak günü paranızı 3 ay vade ile KKM’ye yatırmaya karar verdiniz diyelim. 100 dolar olsun. O gün dolar/TL için TCMB 18,7742/18,8080 alış/satış kuru açıkladı. Siz alıcı olduğunuz için 18,8080*100 dolardan 1881 liranız var diyelim.
Yine düz hesap olsun banka yüzde 20’den KKM yaptı. 1.881 TL’nin 92 gün vadeli 19 Nisan’da 90 TL faizle 1.991 TL geri verdi.
TCMB’nin belirlediği alış/satış kurlarında dolar 19,3806/19,4155 olduğundan sizin bankadan alacağınız para yalnızca faiz getirisi fakat külfet işte burada!
Çünkü 1.991 TL aldığınız paranız bankaların açılan marjlarıyla olsun, 20 TL’yi aşan Kapalıçarşı kurlarıyla olsun, 100 dolar etmiyor.
Bankaların 1 TL’nin üzerine çıkardıkları spreadler, Kapalıçarşı’da hür kalan kur ile 20 TL’den aşağı dolar bulan beri gelsin. Bulamadığı için de gelmiyor.
Bu sefer meskendeki hesap değil de Hazine’deki KKM’nin dolar hesabı Çarşı’daki döviz ofisine uymadı!
Vatandaşın döviz ofislerine akın etmesi,
Merkez Bankası’nın döviz talebi oluşmasın diye Liralaşma stratejisiyle oluşturduğu ortamda dikkatleri çekerek daha çok talep oluşturması,
Piyasalarda birçok hesabın kitabın “piyasa alaylıları” tarafından yapılınca finans mühendisliklerini aşması,
Dolar için “maalesef” destekleyici ögeler olmaya devam ediyor. Ne dersiniz?