Bir vakitler dünyanın en güçlü ve güçlü kenti olarak anılan Babil kentini biliyor musunuz? Vaktinin bilim ve sanat kalbi olan bu kent aslında çok trajik bir öyküye sahip. Babil’in tozlu sayfalarının altında kalmış öyküsünü ağzınız açık okuyacaksınız.
Günümüzde Irak olarak bilinen bir vakitlerin en güçlü ve en güçlü kenti olan Babil, yıkılmasına karşın günümüzde bile hala en unutulmaz kentlerden biri.
Sayısız hezimete ve yıkıma karşın, Babilin kıssası ve ihtişamlı mimarisi, bilime ve sanata katkıda bulunmaya devam ediyor.
Babil birçok yeniliğin ülkesiydi.
O vakitler Akad İmparatorluğunun bir kesimi olan Babil, antik çağlardan günümüze bilim, siyaset, savaş ve lisana kadar çeşitli alanlarda Batı ve Doğu kültürlerini büyük ölçüde etkiledi.
Babil’in Doğu ve Batı kültürlerini etkilediği bir öteki alan da büyüleyici mimarisi idi.
Antik dünyanın yedi mükemmellerinden biri olan Babil Asma Bahçeleri, Babil kulesi, İştar Kapısı üzere mimari sanat yapıtlarıyla Babil sanat alanında da son derece gelişmişti.
Ayrıca Babil devrinin sanat ve eğitim merkeziydi.
Şehir, hükümet, lisan ve eğitimdeki erken gelişmeleri komşu bölgeler üzerinde güçlü bir tesire sahip olmuştu.
Daha sonra neo-babil dönemimde Babil siyaset, iktisat, din alanlarında da değerli bir kültürel merkez haline geldi.
Babil idaresi sırasında geliştirilen ekonomilerine epey katkıda bulunmuş ileri tarım ve mühendislik teknolojilerine dair ispatlar var. Ayrıyeten, Babil’den kalan anıt kalıntıları, kentin bir zamanlarki ihtişamının kalıcı bir delili niteliğinde.
Yönetimi boyunca, her ikisi de kalıcı bir tesir bırakan en dikkat alımlı sanatsal ve eğitimsel yeniliklerden kimilerine konut sahipliği yaptı.
Babil’in eğitim sisteminde matematik, mühendislik, astronomi ve edebiyat alanları epey ileri düzeylerdeydi.
Babil’in yıkılışı yöneticilerin kibrinden ötürü idi.
Karmaşık ancak uzun bir ömre sahip olmuş Mezapotamya kenti Babil, kıtanın en bedelli kesimlerinden biriydi. Şehir günden güne daha güçlü hale gelince Asurlular üzere öteki halklar kendilerini tehdit altında hissetmeye başladı.
Kaynaklarını uygun yönetememeleri ve ordularının zayıf olmasına karşın vakitlerini yeni binalar ve tapınaklar yapmaya harcadılar.
Mısır’ı bile fetheden Babil ne yazık ki düşmanlarının tehditlerini görmezden gelerek daha sonra milattan evvel 539 yılında kaçınılmaz sonlarıyla yüzleşti. Düşmanları kontrolü ele geçirmek için Babil’i işgal ettiler. Kenti yağmaladılar ve harabe haline getirdiler. Düşüşüyle birlikte antik anıtlarının ve hazinelerinin birçok vakitle ortadan kayboldu.
Günümüzde Babil yok olsa bile bugün hala tarihçilerin ve insanların kalbinde özel bir yere sahip.
