İnsan algısının pek çok parametresi olduğunu biliyoruz: Hangi toplumsal etraftan geliyorsun, eğitimin ne, hangi kitapları okudun, medyada hangi kanalları izliyorsun, arkadaşların kimler, nasıl bir çocukluk geçirdin, biraz evvel ne yedin ne yaşadın, dün gece rahat uyudun mu, doyurucu bir cinsel hayatın var mı, para pul ne alemde, ne iş yapıyorsun, işler nasıl, öncelikle işin var mı vs. Sayfalar dolduracak kadar çok uyaranın tesiri altında, kimyamızı müdafaaya çalışıyoruz. Fakat son devirde istikrarımızı altüst eden değerli bir uyaranın tesiri altındayız: SİYASET!
Seçimlere az kaldı diye bütün parti başkanları ve kurmayları coştular yeniden dalgalanıyorlar. Toplumsal medya, aslında kalan yarım aklımıza toksin bombardımanı yapmakta.
Normal vakitte konuşarak ve yazışarak (hatta hiçbir şekilde) anlaşamayan insanımız, artık siyaset yüzünden birebir konutun içinde bile ayrışmış durumda. Herkes haklılığını kanıtlamak ister üzere bağırıyor birbirine zira bu seçimler de öbürleri üzere hayat memat sorunu haline geldi.
Yakından şahit olduğum bir durumu bu satırlara taşımak istiyorum: Bir karıkoca… Çocukları büyümüş, meskenden ayrılmış. Elli yaşlarındalar. Başlarını sokabildikleri bir konutları var ancak güç kazandıkları parayı dikkatli harcamak zorundalar. Yani ekonomik telaşları her daim olmuş. Sevgi dolu bir ilgileri var(mış önceden). Lakin yazgının cilvesi bu ya, siyasi görüşleri farklı… Bayan Millet İttifakına oy verecek adam Cumhur… İkisi de ülkenin geleceğinden kaygılı. İnanç kaybolmuş. Seçime günler kala konutlarının orta yerine bomba düşmüş güya. İkisini de munis, saygıdeğer, nazik beşerler olarak tanımış komşuları bile kavgalarından hisselerini almışlar. Meskenden yükselen sesler kulak acıtıcı.
– Beka sorunu var beka!
– Tencere kaynamıyor tencere!
– Ben diyorum can sen diyorsun patlıcan!
– Patlıcan mı? O noktaya gelemiyorum bile soğanda takılı kaldım soğanda!
– Seninkiler mi çözecekler ekonomiyi?
– Seninkiler neden çözemediler 20 senede? Maliye bakanı diye getirdikleri hayalperest adamla mı halledecekler bu işi?
– Altı benzemez nasıl yapacak?
– Tek adam nasıl yapacak?
– Bir şey bilmiyorsun bari konuşma!
– Sen çok şey bildiğini sanıyorsun!
– Nasıl göremezsin inanamıyorum!
– Vatan hainisin sen!
– Sensin vatan haini!
Bu konuşmalar uzayıp gidiyor. Karıkoca ayrılma kararı alıyorlar. O denli kolay iş değil bu periyotta konutları ayırmak. E birbirini “vatan haini” olarak gören iki kişinin yatağa girmesi de sıkıntı. Biri kanepeye taşıyor yatağını yorganını. Meskende tek televizyon var. Kim evvel kaparsa kumandayı o açıyor kanalı. Bir Halk TV sesi yükseliyor bir A Haber…
Bayanın telefonu çalıyor.
– Akşam okey oynamaya bekliyoruz, gelin Allah ne verdiyse yeriz, diyor karşıdaki ses.
Kadın buz üzere bir ses tonuyla kocasına;
– Akşam Müzeyyenler çağırdı okey oynamaya, masraf miyiz?
Adam karşılık veriyor;
– Yeşil gömleğim ütülü mü?
O gece okey dönüşü yatak odalarından ateşli sesler yükseliyor, komşular şahit. Kimse kanepede uyumuyor.
Sonraki sabah tekrar sesler;
– Vatan hainisin sen!
– Sensin vatan haini!
– Epey sene okumuşsun etmişsin, Türkiye’nin halini hakikat okuyamıyorsun!
– Sen kendine bak! Toplumsal medyadan gördüğün kadar senin bildiklerin. Birden fazla da yapay zeka düzmecesi…
Kulak acıtan sesler yürek acıtan kelamlara dönüşüyor. Biri meskenden çıkınca sesler kesiliyor ancak çarpılan kapının yankısı sürüyor apartmanda.
Bu karıkoca birebir okulda asil sandık vazifelisi olarak çalışacaklar yan yana sınıflarda; biri Millet, başkası Cumhur ittifakının neferi. Başka otomobillerde götürecekler çuvalları Yüksek Seçim Kurulu’na. Birebir televizyonda izleyecekler seçim sonuçlarını. Birebir bahtı paylaşacak olsalar da tıpkı tasası paylaşmayacaklar. Biri müstehzi bakacak başkasına. Tıpkı yatağa girecekler. Muhtemelen biri şiddetli yaşayacak orgazmını oburu numara bile yapmaya gerek duymayacak…
Halkı geçtim, meskenlerin orta yerine düşen bu ayrışma nasıl son bulacak?
Wordpress
‘Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar külliyen muharrirlerinin özgün fikirleridir ve Onedio’nun editöryal siyasetini yansıtmayabilir. ©Onedio’