Merhabalar. Seçim süreci bitti ve asıl gerçekliğimiz artık başlıyor. Türkiye ekonomik olarak birkaç yıldır çok büyük meşakkatler içerisinde. 7’den 70’e hepimiz bu krizden farklı bir biçimde etkileniyoruz. Natürel her vatandaşın hayat pahalılığına, enflasyona ve alım gücünün düşüşüne verdiği reaksiyonlar de farklı alıyor. Bu içerikte 1999 yılındaki bir tren restoran menüsünün fiyatlarına göz attık. Bazen bir tren menüsünün fotoğrafı iktisat, siyasi ve kültürel hayatımızdaki berbat gidişatı yüzümüze nasıl da vuruyor, o denli değil mi?
Detaylar içerikte!
28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin tamamlanmasının akabinde Türkiye gündemi tekrar ülkenin gerçekliğine (!) geri döndü.
Ülkenin gerçekliğinde neler mi var? Ekonomik olarak yıllardır bir darboğazın içinde olmamız ve bunun giderek derinleşmesi, enflasyon, alım gücümüzün süratli bir formda düşmesi, hayat pahalılığı, paramızın pahasının düşmesi ve gelir dağılımındaki eşitsizlik…
Yukarıda saydığım bütün unsurların hepsi bir biçimde tıpkı sonuca çıkıyor: Giderek yoksullaşıyoruz ve halk olarak hemen buna bir tahlil bekliyoruz.
İçinde boğulduğumuz problemler yüzünden de millet olarak toplumsal medyada daima Türkiye’nin bundan bi’ 10, tahminen de 20 sene evvelki ekonomik yaşantısını sorguluyoruz. Mesela 2006’ya ilişkin market fişi, 2015’e ilişkin fatura, rastgele bir tarihteki otobüs bileti…
Bunlardan biri de Twitter’da @Meleklerin_Payi isimli bir hesabın 1999 yılında bindiği bir trenin restoran menüsüne ilişkin.
TCDD’nin ‘‘Barış Manço Kurtalan Ekspresi’’ ismini verdiği bu trenin menüsünde altı haneli sayılar biraz baş karıştırıcı olabilir lakin o periyotta yaşayanlar bilir ki 500.000 TL, şimdinin 50 kuruşu demek. Anlayacağınız 1999 bir sandvicin, bir patates tavanın 50 kuruşa satıldığı vakitlerdi.
Restoran menüsünde içeceklerin fiyatı da epeyce dikkat çekiyor. Günümüzde kafelerde çay ya da kahvelerin çok fiyatlandığını göz önüne bulundurduğumuzda o periyot çayın 20 kuruş, Türk kahvesinin ise 40 kuruş olması “nereden nereye” geldik dedirtiyor.
Twitter’daki paylaşım sahibi, yazısında şunları da belirtmiş: “Herhangi bir öğrencinin rahatlıkla bu trene binebileceği, yolda kimsenin kira, enflasyon, seçim konuşmadığı, tüm gençlerin şu sinema hoştu, bu albümü dinlendin mi biçiminde kültürel muhabbet yaptığı yıllardı.”
Hatta sizinle farklı bir anekdot paylaşayım. 1999 yılının Nisan ayına ilişkin okuduğum bir gazete haberinde Barış Manço Kurtalan Ekspresi’nin Avrupa cinsine başladığı ve Avrupalılara Türkleri tanıtmak için Sirkeci’den yola çıkacağı haberi var.
Tren, Romanya, Bulgaristan, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Avusturya ve Bulgaristan’ı 11 günde katedecekmiş ve tren cinslerine katılan yolculara ve uğradığı garlardaki yabancılara Barış Manço’nun yapıtları dinletilecekmiş.
Şimdilerde hepimiz seçim, enflasyon, kira, pahalılık ve siyaset dışında hiçbir şey konuşamaz olduk. 1999 yılındaki bir trenin restoran menüsüne bile şaşırıyoruz zira bu türlü bir aktivite bize artık “lüks” geliyor.
Yorum sizin…
