Türkiye’nin bilhassa de büyükşehirlerin kızamık hastalığıyla başı kaygıda. Türkiye’de bu yılın birinci 2 ayında 343 kızamık hadisesi görüldü. Kızamık nedeniyle bu yıl içinde İstanbul’da 2 çocuk ömrünü yitirdi. Kızamık hastalığına ait konuşan Gazi Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, ”Kızamık hastalığı hiçbir şeye benzemez. Aşılı şahıslar bile tehlike altında. Hastalığın hasarları, 8-10 yıl sonra ortaya çıkıyor. Sakatlıklara yol açabilir. Onun için çok ürkütücü bu gerçeği söylemek zorundayız” dedi.
Kızamık hadiselerinin sayısı sır üzere saklanıyor
Aşı karşıları, sistemsiz göçmenler ve bakanlık eliyle sıhhat dalında yapılan değişiklikler sonucu kızamık hastalığıyla baş başa kaldık.
Çok tehlikeli olan kızamık hastalığıyla uğraşın kolay bir biçimde olmayacağı ne yazık ki ortada.
Hayatımıza, daha doğrusu yol katettiğimiz kızamık hastalığının ülkemize bu kadar şiddetli bir biçimde dönmesi tesadüf değil.
Hatta kızamık üzere öbür hastalıkların da şiddetli bir formda geri döneceğinin sinyali verildi.
Kızamık hastalığında gün geçtikçe hadise artışlarıyla karşılaşıyoruz. İstanbul’da kızamık nedeniyle iki çocuk hayatını kaybetti. Tüm yurt genelinde olayların sayısı Bakanlık tarafından açıklanmadığı için bilmiyoruz.
Asıl sorumluluk devlete ait
Kızamık hastalığına yakalananların sayısı geçtiğimiz yıllara oranla önemli biçimde arttı. Bu artışa ait yapılan araştırmalar ise aşı zıtlarını, sistemsiz göçmenleri ve Sıhhat Bakanlığı’nın yanlış siyasetlerini işaret ediyor.
2011 yılından beri Türkiye sistemsiz göçmenlerin akınına uğruyor. Sayılarının her geçen yıl artığına şahit olduk. Bilhassa de bu sayı seçim devrinde daha çok gün yüzüne çıktı. Sistemsiz göçmenlerin sicillerine bakılmadığı argüman edilirken, sıhhat taramalarının da yapılmadığını biliyoruz.
Elbette ki kızamık hastalığının bu nedenle yayılmasının sorumlusu ya da gayesi sistemsiz göçmenler değil. Asıl sorumluluk ve halk sıhhatini düşünmesi gereken devlettir.
Çocukların ve halkın sıhhati başıboş bırakıldı
Bu gerçeklik bir kenarda dururken, bu yazıyı okuyanların kimileri kızamık, su çiçeği, kabakulak üzere hastalıkların aşılarını okullarda oldu. Onların ortasında ben de varım. Aşının yapılacağı günün duyurulması sonrası iğneden korkan arkadaşlarım telaşa teslim olurdu. Asıl gün geldiğinde ise tuvalete saklanmaya çalışanlar mı dersiniz, okulda kaçmaya çalışanlar mı, yani iğne korkusu nedeniyle her yolu denemişlerdi. Elbette ne öğretmenden ne de sıhhat çalışanlarından kaça bilen olmadı.
Ne yazık ki bu uygulamada, tarihin dozlu sayfalarında yerini aldı. 1 Temmuz 2020 prestijiyle, evvelce ilköğretim 1. ve 8. sınıf öğrencilerine okulda uygulanan aşılar artık Aile Sıhhati Merkezlerinde yapılmasına karar verildi. Ayrıyeten evvelce 1. sınıfta uygulanmakta olan aşılar bundan sonra 4 yaşına giren (48 aylık) çocuklara uygulanacağı belirtildi.
Bu kararla birlikte çocukların ve halkın sıhhati başı boş bırakılmış oldu. Geçtiğimiz yıl 1000’e yakın aile aşı zıtlığı nedeniyle topuk kan testini ve K vitamin iğnesini yaptırmayı reddetti.
‘Kızamık hastalığı hiçbir şeye benzemez’
Sizler için Gazi Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Kolu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol ile kızamık hastalığını ve aşı terslerini konuştuk.
‘’Kızamık hastalığı artıyor bunun nedeni aşı aksiliği mı?’’ sorusuna karşılık veren Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, ”Bunun kıymetli nedeni evet aşı aksiliği, aslında 2013 yılından beri vakit zaman kızamık denetim dışına çıkıyor. Birinci başlangıçtaki neden aşı aykırılığı ile açıklanabilecek seviyede değildi. O vakit sistemsiz göçmenler ile ilgili yani kayıt altına alınmamış göçmenler ile ilgili küçük kümeleşmeler oluyordu. Ancak bunların önünü alabilecek formüller elimizde vardı. Süratlice okuldaki çocuklara iki doz aşıyı bir ay ortayla yapmak, o bölgede 9 aydan itibaren çocukları aşılamak için aile tabiplerini uyarmak üzere. Lakin Sıhhat Bakanlığı, çocukluk çağı aşılamasını okuldan aldı, 48 aya indirdi ve pasif bir aşılama programına geçti. Pasif aşılama programı şu demek, aile doktoru, çocukluk çağı aşı uygulaması için aileleri çağırıyor. Lakin ailerin kimileri çocuklarına aşı yapılmasını kabul etmiyor. Bu noktada da aile tabibin yapacağı bir şey kalmıyor’’ dedi.
‘Aşılama ferdi karara bırakılamaz’
Bu uygulama sonrası aşı aykırısı olan ailerin sayılarının her geçen gün arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, ‘’2017 yılında aşı tersi aile sayısının kritik eşiğe gerçek gelmeye başladığını anladık, daha doğrusu o vakitler Sıhhat Bakanlığı bizlerle data paylaşıyordu. Pandemiden evvel bu sayının 40 bine ulaştığı anlaşıldı. Bu 40 bin ailenin daha çok güneydoğu ve tarikatların yüklü olduğu bölgelerde olduğunu tespit ettik. Bu mecburilik değil bir düzenlemenin olması kural zira aşılama kişisel bir müdafaa değildir, toplumsal muhafaza sağlar. Aşılama kişisel karara bırakılamaz’’ diye belirtti.
Düzensiz göçmenler nedeniyle de kızamık hastalığının önemli boyutlara ulaştığına değinen Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, sistemsiz göçmenlerinde ivedilikle aşılanmaları gerektiğinin altını çizdi.
‘Aşı aykırılığının önü alınmadığı takdir de bu müthiş hastalıklar salgın biçiminde geri dönecek’
Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, ”Aşı aykırılığı nedeniyle karşımıza çıkabilecek hastalıklar nelerdir?’’ sorusuna karşılık verdi. Prof. Dr. Esin Şenol, ’’14 tane çocukluk çağı hastalığının hepsi geri döner. Su çiçeği, çocuk felci, kızamıkcık üzere hastalıklar gündemimize sıklıkla gelecek. Su çiçeği, çocuk felci, kabakulak, kızamıkçık bunların hepsi ağır hasarlar bırakan hastalıklar. Bu hastalıklar vahim hastalıklardır. Aşı zıtlığının önü alınmadığı takdir de bu müthiş hastalıklar salgın biçiminde geri dönecek’’ diye konuştu.
‘Hekim de olsa, bilim insanı da olsa o tarikat ne derse onu yaptıklarına şahit olduk’
Çocukların ve halk sıhhatini korunması gerekenin devlet olduğuna işaret eden Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, ‘’Aşı aykırılığının bayrağını taşımış bireyler TBMM’ne girdi. Pandemi vakti Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki öğrencilerden PCR testi istedik. Testi vermek istemeyenler oldu. Sonra öğrendik ki testi vermek istemeyen öğrencilerimiz bir tarikata bağlıymış. Aşı da olmamışlar. Doktor de olsa, bilim insanı da olsa o tarikat ne derse onu yaptıklarına şahit olduk. Tarikata üye olan o öğrencimiz, koronavirüse yakalanarak hayatını kaybetti’’ diyerek aşı aykırılığının sonuçlarının ağır olduğuna değindi.
‘Hastalığın hasarları, 8-10 yıl sonra ortaya çıkıyor, sakatlıklara yol açabilir’
Kızamık olaylarının daha da artmaması için öncelikle neler yapılması gerektiği konusunda yurttaşı uyaranProf. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, kelamlarına şöyle devam etti: ‘’Ankara, İzmir, İstanbul ve Gaziantep üzere kızamık hadiselerinin görüldüğü bu vilayetlerde 9 ay üzerindeki çocuklar aşılanmalı. 2. dozları yapılmayan çocukların ise aşıları tamamlanmalı. Bakanlık hemen taşınabilir aşı merkezleri kurmalı. Kızamık hastalığı hiçbir şeye benzemez. Aşılı bireyler bile tehlike altında. Hastalığın hasarları, 8-10 yıl sonra ortaya çıkıyor. Sakatlıklara yol açabilir. Onun için çok ürkütücü bu gerçeği söylemek zorundayız.’’