Son moda ve trend denince birçok insanın aklına çabucak logolar geliyor. Son yıllarda düzgünce abartılan logo çılgınlığı artık sona eriyor. Bunun sebeplerine birlikte bakalım ve modada artık yükselişe geçen ‘sessiz lüks’ akımını inceleyelim.
Her vakit tanınan olan modada logo akımı, son 10 yılda güzelce abartılmıştı.
Billie Eilish üzere baştan aşağıya marka logolarına bulanmak makbuldü.
Ancak artık bu trendin sonuna geldik, artık logosuz fakat yeniden lüks olan kıyafetler gündemde.
Bu değişimin sebepleri ise epeyce kolay.
Öncelikle her yerinden marka logosu fışkıran kombinler görgüsüzlük belirtisi olarak görülüyor.
Sonradan güçlü olan şahıslar bunu gösterme odaklı olduğundan logosu besbelli kıyafet ve aksesuarlar tercih ediyor.
Köklü zenginlere baktığımızda ise daha az logo lakin hayli kaliteli ve lüks kesimler giydiklerini görüyoruz.
‘Old money’ denilen eski varlıklı görünümü son periyotta daha kabul görüyor.
Sahte yahut yaygın ismiyle çakma kıyafetlerin sayısının git gide artması da insanları logolardan uzaklaştırıyor.
Herkesin birebir markaları giydiği bir ortamda kimin gerçek, kimin geçersiz giydiğinin anlaşılması biraz güç. Bu yüzden en lüks markalar bile tabiri caizse ‘ayağa düşüyor’ ve o markalara dünyanın parasını verenler bu durumdan rahatsız oluyor.
Logolu kıyafetlerin hangi markaya ilişkin olduğunu çabucak herkes anlıyor. Halbuki lüks lakin az bilinen kimi markaları logo olmasa da ilgilileri anlayabiliyor.
Giyinmeye ehemmiyet veren bireyler bir mühlet sonra herkesin bildiği markalar yerine kendileriyle tıpkı ömür tarzına, vizyona, şekle sahip olanlarla ortak noktada buluştukları niş markalara yöneliyor.
Çoğu markada kalite düşüşü yaşanıyor. Alım gücünün yüksek olduğu Amerika ve Avrupa ülkelerinde bile beşerler ucuz dokumadan uzak durmaya çalışıyor.
Bol bol kalitesiz kıyafet almak yerine daha üst kalite, vakitsiz, uzun mühlet giyilebilecek kesimler tercih ediliyor. Bu etraf şuuru açısından da değerli.
Tüm bu sebepler birleşince yeni dönemde pek çok marka logosuz ve “sessiz lüks” olarak tanımlanan dizaynlara yöneldi.
Kaliteli kumaş, kaliteli dikiş, vakitsiz ve sade dizaynlar sessiz lüksü söz etmenin en güzel yolu. Polyesterin hükümran olduğu dokuma dünyasında pamuk ve keten bile lüks sayılır oldu.
Kapsül gardırop konseptiyle de uyumlu olan sessiz lükste son trend olan modüller da pek yer almıyor.
Daha klasik, ‘Gossip Girl’ dizisindeki üzere dizaynlar tercih ediliyor. Hatırlarsanız, o dizidekilerin de birçok esaslı zengindi.
Tabii ki herkesin bütçesi lüks fakat bilinmeyen markalara yetmiyor; fakat yeniden de logolu kıyafetlere de mecbur değiliz.
İki pantolon almak yerine bir tane lakin daha kalitelisini almak, son moda değişik modeller yerine klasik ve uzun mühlet kullanılabilecek model ve renklere yönelerek esaslı güçlü trendine katılabilir ve daha varlıklı, şık görünebilirsiniz.
Siz modanın döndüğü bu yeni taraf hakkında neler düşünüyorsunuz?
