Susuz bir hayat fikri kulağa felaketlerin habercisiymiş üzere geliyor değil mi? Tam olarak da o denli. Çünkü su dünya üzerinden yok olduğu anda ekonomik ve ekolojik başta olmak üzere birçok sorunu beraberinde getirirdi. Öyleyse, suyun yalnızca bir anlığına dünyadan yok olduğu bir senaryo hayal edelim ve olacakları izleyelim…
Su, dünyadaki tüm ömür için gerekli bir kaynaktır.
Ekosistemleri sürdürmekten insan faaliyetlerini desteklemeye kadar, suyun varlığı hayati bir ehemmiyete sahiptir. Fakat, su gezegenimizden apansız kaybolsaydı ne olacağını hiç merak ettiniz mi? Gelin birlikte susuz bir dünyanın varsayımsal senaryosunun nasıl olacağına ve hayatın çeşitli istikametlerinde ortaya çıkacak feci sonuçlara bir bakalım…
1. Ekolojik istikrar büsbütün bozulurdu.
Su, ekosistemlerin hassas istikrarının korunmasında çok kıymetli bir rol oynar. Bu nedenle, suyun birdenbire kaybolması, biyolojik çeşitlilik ve çeşitlerin hayatta kalması üzerinde derin bir tesire sahip olurdu.
2. Su habitatları yok olurdu.
Suyun olmadığı bir dünyada, birinci anda bile, su habitatları yok olur ve hasebiyle da deniz ve tatlı su organizmaları yok olurdu. Sulak alanlar ve ormanlar üzere suya bağımlı karasal ekosistemler çöker, bitki ve hayvan hayatının yok olmasına neden olurdu.
3. Besin zincirlerinin ekolojik etkileşimleri bozulurdu.
Suda yaşayan organizmalar ile beslenen yırtıcı çeşitler, besin kıtlığı ile daha fazla yaşayamaz ve ölürlerdi. Karasal otoburlar ile omnivorlar su kaynaklarını bulmak için çaba ederken nüfuslarında büyük bir düşüş olurdu. Böylelikle bir bir kırılan besin zincirlerinin çöküşü, dünyayı yavaş yavaş kaçınılmaz sona sürüklerdi.
4. Su bitkilerinin kaybı oksijen döngüsünü bozarak atmosferi olumsuz etkilerdi.
Su bitkilerinin dışarıdaki ağaçlar kadar oksijen üretmediğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Atmosferin çökmesine en çok neden olacak olan şeylerden biri su bitkilerinin yok olması olurdu.
5. Hijyen olmadığından, hastalıklar süratle yayılırdı.
Küresel bir içme suyu krizi olurdu. Erişilebilir tatlı su kaynakları olmadan insan hayatı da pek inançta olmazdı. Herkes birbirini kabahatler ve bir kurban aranırdı. Tüketim, hijyen ve sanitasyon için su olmadan hastalıkların yayılması süratle artardı.
6. Yemek pişirmek imkansız hale gelirdi.
Suyun olmadığı bir dünyada, yemek pişirme, paklık ve tarım üzere temel insani muhtaçlıkları karşılamak imkansız hale gelir ve kıtlığa yol açardı.
7. Dünya iktisadı çökerdi.
Su, tarım, imalat ve güç üretimi dahil olmak üzere birçok sanayinin temel bir bileşeni olduğu için ansızın ortadan kaybolması ekonomik bir felakete neden olurdu.
8. Güç üretimi 0’a düşerdi.
Hidroelektrik güç üretimi üzere suya dayanan endüstriyel süreçler durma noktasına gelirdi ve susuzluktan ölmeden evvel birçok insan böylece işini de kaybetmiş olurdu.
9. Tarım büsbütün biterdi.
Mahsul randımanları düşer ve bu da besin kıtlığına ve süratle artan fiyatlara yol açardı. Laboratuvar ortamında üretilmiş olan besinler ise tek hayat kaynağı haline gelirdi.
10. İklim döngüsü bozulurdu.
Su, Dünya’nın iklimini düzenlemede çok değerli bir rol oynar, bu yüzden yokluğu kıymetli ölçüde iklim istikrarsızlığına neden olurdu. Gezegenin etrafına ısı ve nemin dağılmasına yardımcı olan su döngüsü bozulur, ısıyı emecek ve hür bırakacak bir su olmadığı için, çok sıcaklıklar daha ağır hale gelirdi.
11. Uzun müddetli kuraklık ve sıcak dalgalarla karşı karşıya kalınırdı.
Isı o kadar yükselirdi ki, susuz yaşayabiliyor olsak bile -ki bu türlü bir senaryo imkansız- sıcaktan ölürdük. İklim istikrarı bittiği an dünya kavrulmaya başlardı.
12. Bulutlar yok olurdu.
Atmosferdeki su buharı eksikliği bulut oluşumunu etkilerdi. Yağmur olmayacağından, elbette bulutlar da olmazdı.
13. İnsanlık yavaş yavaş yok olurdu.
Su, bugün bildiğimiz hoş doğal görünümlerinin büyük bir kısmını oluşturuyor. Onsuz ırmaklar, göller ve şelaleler de yok olurdu. Dünyaya kurak ve çorak görünümler hakim olur ve bir vakitler yemyeşil olan alanları ıssız çorak yerler kaplardı.
14. Mercanlar yok olurdu.
Mercan resifleri ve mangrovlar üzere suya bağımlı ekosistemlerin olmaması, biyolojik çeşitliliklerinin ve balık habitatlarının sonunu getirir ve sıra yavaş yavaş insanlara gelirdi.
15. Oksijen yok olurdu.
Son olarak, tüm bu hususların sonucunda doğal döngü bozuldukça ve ağaçlar soldukça büsbütün oksijensiz kalmak da kaçınılmaz sonumuz olurdu.
Tüm bunlar, ne yazık ki bir senaryo olmaktan çok da uzak değil.
Susuz bir dünyanın varsayımsal senaryosu acımasız olsa da, suyun değerini ve kaynaklarının korunması gerektiğini bizlere bir defa daha hatırlatıyor. Suyun bedelini kabul ederek, kirlilik ve çok tüketim gibi su kaynaklarının sonunu getiren şeylere karşı dikkatli olmalıyız. Su kıtlığına karşı proaktif tedbirler alarak riskleri azaltabilir ve sürdürülebilir bir gelecek sağlayabiliriz.
Sis hasadı, tuzdan arındırma ve verimli su kullanımı üzere alternatif kaynaklardan yararlanma eforları suyun azaldığı her dakika daha da ehemmiyet kazanıyor. Su kesintileri tahminen de önümüzdeki yıllar içerisinde sık sık karşılaştığımız bir durum haline gelecek.