Bendeniz Aslı Türksoy Şenel nam-ı öteki ekonomist. Nam-ı öbür hazineci. Bir mühlet size buradan ‘’Ekonominin Aslı’’ olarak sesleneceğim.
Bugün de biraz kendimden ve iktisada giriş 101’den sizlere bahsedeceğim.
Ben ekonomist ve bankacı bir anne babanın kızı olarak 1992 yılında Edirne’de doğdum. Bizim konutta üç şey eksik olmazdı.
Ekonomi, siyaset ve özgürce tartışma. Yani anlayacağınız daha beş yaşında iktisat konuşulan, tartışılan bir ortamda yetiştim ben.
2001 krizinde dokuz yaşındaydım ancak dün üzere hatırlarım babamın meskene kaygılı gelişlerini. Hal bu olunca birinci okuduğum kitapta birinci okulda babamın üniversite kitaplarından, çok sevgili hocam Emre Kongar’ın yazdığı Türkiye’nin Toplumsal Yapısı ve Toplumsal Değişme Kuramları oldu. Yani küçük yaşta hem iktisat hem de toplum ve siyaset biliminin içinde oldum.
Lisede arkadaşlarıma enflasyonun nasıl oluştuğunu falan anlatır bir biçimde buldum kendimi. Küçükken tek hayalim başbakan olmakken, Türkiye kuralları sağ olsun. İşletme ve iktisat okudum. Daha sonra finansa aşkım ağır bastı. İş, güç, hazinecilik derken, Koç Üniversitesi’nde Finans masterımı bitirdim. Üzerine Phd eğitimleri derken…
Neden mi bunları anlatıyorum? Velhasıl yaşadığım hayatın birçok finans ve iktisat üzerine geçti. Ve bu aldığım eğitimle birlikte artık birçok üniversitelerde, bankalarda, toplumsal kurumlarda hazinecilik ve iktisat üzerine eğitimler veriyorum. Ve bu eğitimleri severek yapıyorum. Yaparken de bir sürü kişi, bir sürü durum ve bir sürü süreç ile yeni şeyler de öğreniyorum.
Bunlardan biri de iktisat nedir oldu?
Sahiden siz iktisat ne demek biliyor musunuz?
Geçtiğimiz aylarda Türkiye’nin önde gelen (ilk sıralarda) devlet üniversitelerinden birinin İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, İktisat kısmının düzenlediği bir sempozyuma konuşmacı olarak katıldım. Ve o konuşmam değişiktir ki “sevgili iktisat kısmı öğrencileri” dediğim bir anda ön sıralardan bir öğrencinin “sayın konuşmacı kusura bakmayın ancak biz iktisat kısmı öğrencisiyiz, burası da iktisat kulübü” demesiyle konuşmam kesildi.
Önce ben mi yanlış bir şey söyledim diyerek, yanılgıyı olağan ki birinci kendimde aradım. Sonra da tüm salona dönüp, bu salonda kaç kişi iktisat ne demek biliyor diye sorduğumda, üç beş kişinin sade ve yalnızca el kaldırdığı görünce çok üzüldüm.
Türkiye’nin önde gelen okullarından birinde, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, İktisat kısmı öğrencileri iktisat ne demek bilmiyordu.
İşte sanırım Türkiye’nin sorunu bu. İktisatın iktisat demek olduğunu bilmeden iktisat okuyan ya da iktisat okuyan gençler…
Ve bunu anlatmayan hocalar, eğitimciler, danışmanlar.
Yani iktisat yalnızca iktisat demekti. Lakin biz bunu bilemedik.
Ya da iktisadın her şey demek olduğunu anlamadık, anlatamadık.
Bu köşede daha çok Türkiye’nin ekonomik gerçekleri ve bilinmeyenler üzerine yazılar yazılacaktır. Klasik iktisat köşeleri üzere bir beklentiniz olmasın.
Sevgi ve hürmetlerimle…
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar büsbütün müelliflerinin özgün niyetleridir ve Onedio’nun editöryal siyasetini yansıtmayabilir. ©Onedio