TasteAtlas; mahallî lezzetlerin, yöresel tatların, lokal restoranların ve otantik tanımların peşinde olan bir tıp lezzet haritası. TasteAtlas’ın internet sitesinde neredeyse her ülkenin lokal lezzetlerine ilişkin bilgiler bulunuyor. Son olarak TasteAtlas, dünyanın en meşhur 150 efsanevi restoranını ve bu restoranlarla özdeşleşmiş yemeklerini açıkladı. İşte o liste…
TasteAtlas geçtiğimiz günlerde dünyanın en efsanevi 150 restoranı ve bu restoranların ikonik yemeklerini paylaştı.
TasteAtlas, bu restoranları kendi internet sitesinde işte bu açıklamayla paylaştı 👇
“Efsanevi klâsik restoranlar, yemek yerlerinden çok daha fazlasıdır; onlar kültürel mihenk taşlarıdır. Yalnızca yemekle ilgili değil, kültürümüzün ve tarihimizin bir modülünü paylaşmak için kuşaklar uzunluğu aktarılan tanımları kullanırlar. Gelip giden yemek trendlerinin tersine zamansızdırlar. Dünyanın gastronomi-kültürel tarihinin ne kadarını deneyimlediniz?”
İşte o liste 👇
Dünyadaki efsaneleşmiş restoranlar listesinde birinci 50 sıraya ise iki adet Türk restoranı bulunuyor!
Bunlardan birincisi 35. sırada Gaziantep’ten İmam Çağdaş/Alinazik kebabı bulunuyor.
İmam Çağdaş’ın öyküsü ise 1887 yılına kadar uzanıyor. Türkiye’nin en esaslı restoranlarından biri olan İmam Çağdaş Gaziantep’in bir simgesi haline gelmiş durumda.
‘Uzun Çarşı 49 numara. Bugün artık bir efsaneye dönüşen, Gaziantep’in en eski lezzet yeri İmam Çağdaş’ın 1887’den günümüze uzanan asırlık hikayesinin adresi. Bu adreste, baklavanın ve kebabın en güzeli üretiliyor. Bu yerde üretilen lezzetler, hudut ötesi manalar taşıyor. Bir asrın ötesine geçen müddette yerleri da değişmemiş, titizlikleri de…
İmam Çağdaş’ın tarihi 1887 yılına uzanır. Halep’ten gelen Hacı Hüseyin Efendi (Çağdaş) kentin 34’üncü esnafı olarak Maarif’te bir dükkan açar. Daha sonra Gaziantep Kalesi’nin yerleşim alanı olarak muhtaçlığa karşılık vermemesi üzerine etrafta birçok han yapılır ve kentin birinci çarşısı olan Uzun Çarşı kentin merkezi olur. Hacı Hüseyin Efendi’de 1898 yılında Uzun Çarşı’ya taşınır. Hacı Hüseyin Efendi’den sonra işi devralan ve kuruluşa ismini veren İmam Usta, vefat ettiği 1964 yılına kadar lezzet merkezi olma geleneğini sürdürür. İmam Usta’dan sonra da oğlu Talat Çağdaş bayrağı devralır. Bugün asırlık aile şirketini, babası İmam Usta’nın titizliği ile Talat Çağdaş ve oğlu Burhan Çağdaş birlikte yaşatıyor.
İşe yeni başlamış üzere taze bir heyecan ve lezzet üretmenin memnunluğu ile öğlene kadar önlüklerini giyip, baklavaya şerbet veriyor sonra da müşterileriyle yakından ilgileniyor, sohbet ediyorlar.
İmam Çağdaş’ın efsanevi lezzetlerini Gaziantep’e yolu düşüp de tatmayan çabucak hemen yok üzeredir. Kalaylı bakır çanak içindeki ayranı kaşıkla içip, kebap ve baklavanın en dayanılmaz lezzetini zihninize kazıdıktan sonra, o güne kadar bildiğiniz tüm lezzetleri yine gözden geçirirsiniz. Ve bu yer sonraki vakitlerde daima aklınızda kalır, sizi daima kendine çeker.
Gaziantep’te bir fenomen haline gelen İmam Çağdaş’ın duvarında asılı olan ”Kebaplarımız koyun etindendir” levhası da bir diğer farklılığı vurgulamak isteyen gurur sözü üzeredir.
Aynı vakitte koca bir baklava imalathanesi olan bu yerden, her gün üzerlerinde İstanbul, Ankara, İskenderun ve daha birçok kentin adresleri yazılı olan üç kiloluk baklava tepsileri, otobüslerle, hala o lezzeti unutamayan müşterileri için yola çıkar. Yıllardır süregelen bir alışkanlık, farklı bir hizmettir bu İmam Çağdaş için. Bu müşteriler ortasında Cumhurbaşkanları, ünlü siyasetçiler, yabancı büyükelçiler, sanatkarlar, muharrirler da vardır.
İmam Çağdaş’ın baklava lezzeti, hudut ötesine Almanya ve ABD’ye de ulaşır. Lakin dış talep, Gaziantep’ten yurt dışına sefer yapılmadığı için karşılanamaz. Küba başkanı Fidel Castro bile milletvekillerinin gezisi sırasında Çağdaş’ın eserlerinden tatma imkanı bulur.
Kültür Bakanlığı’nın isteği ile Kuveyt ve Bahreyn’de açılan fuarlara da katılır ve büyük ilgi görürler.
En eski aile şirketinin 1870 yılında kurulduğu ve bugün fakat 4. kuşağa ulaştığı ülkemizde, İmam Çağdaş en eski 4-5 şirket ortasına girerek öteki bir unvanı da elinde tutuyor. İmam Çağdaş’ın varlığını bugünlere kadar sürdürebilmesinde kültüre uygun bir pazarda yer almasının elbet değerli bir tesiri var. Fakat asıl sır İmam Usta’nın oğlu Talat Çağdaş’ın şu kelamlarında yatıyor olsa gerek !
Kebap ve baklava geleneğinde kaliteden ödün vermemek işin aslıdır. Babamın bir kelamı vardı: ‘Bir insanın aklını, gözünü kandırabilirsin, fakat ağzını asla’.”
Diğeri ise 46. sırada Bursa’da Uludağ Kebapçısı/İskender Kebap var.
1964 yılında Bursa-Eski Garaj’da dükkanlarını açan Cemil ve Cemal Usta, Bursa denince akıllara gelen İskender Kebabın en değerli temsilcilerinden.
‘1964 yılında bugünkü Hala mevcut yeri olan Eski Garaj da Cemal Çalışır (Cemal Usta) tarafından devrin Bakanı Ihsan Sabri Cağlayangil’in de manevi takviyesi ile kurulmustur. Kardeşi Cemil Çalışır ile birlikte işe başlayan Cemal usta, yarım asırlık çalışma hayatından sonra geçtiğimiz yıllarda kardeşi üzere o da hakkın rahmetine kavuşmuştur. Şimdilerde ise çocukları, yeğenleri ve kardeşi dönem aldıkları bu misyonu devam ettirmektedirler.
Lezzetimiz çeşitli yerlerde ve çeşitli isimler altında sunulmak istenmiştir. Siz kıymetli müşterilerimize 1964’ten beri sunduğumuz bu lezzeti İstanbul’da da tadabilmeniz için, birinci şubemiz 2008 yılıdan itibaren Kozyatağı’nda hizmete girmiştir.
Yarım asırdır sizlere hizmet veren kuruluşumuz yalnızca Bursa kebabı sunmakta, mönüsünde öbür bir kebap çeşidi bulunmamaktadır. Soft içeceklerin sunulduğu işyerlerimizde alkollü içecekler yer almamaktadır. Şubelerimizde araç parkı yahut Park-Vale servisimiz mevcuttur.
1964’ten beri, yakalamış olduğumuz bu lezzeti sizlere mütevazi yerimizde sunmaktan daima gurur duyduk.Ancak çağın ihtiyaçları ve de hizmet ağımızın genişlemesi sebebiyle sizlere daha keyifli ortamlar hazırlamak ismine bu türlü bir gelişim süreci yaşamaktayız…’
Diğer içeriklerimize de göz atabilirsiniz: