Japonya dünyanın en ünlü kılıcı Katana’ya sahip olmasıyla tanınır. Lakin fecî efsaneleriyle tanınan Muramasa Katana isimli bir kılıç daha vardır. Gelin samurayları akıllarını kaybetmesine, talihsizliklere ve hatta shogunluğun çökmesine yol açan bu kılıcın gerçeklerini inceleyelim.
Kaynak: https://www.thecollector.com/muramasa…
Muramasa kılıcını yaratan adamın ismi Sengo Muramasa idi. Muramasa’nın, kendisini tuhaf bir ömür sürmeye iten bir dizi talihsizlik yaşadığı söyleniyordu.
Anlatılanlara nazaran öfkeli ve kibirliydi, etrafındaki her şeye kıskançlık duyuyordu ve emeli büsbütün berbatlıktı.
Sonunda, herkes tarafından dışlanması negatifliğini ve saldırganlığını artırdı ve hatta delirmenin eşiğine geldiği anlar bile oldu.
Birçok Japon hayalet öyküsünde geçtiği üzere kan içmeye başladı ve kendisine yanlış yapan insanlardan intikam aldı.
Muramasa, büyük savaşların gerçekleştiği alanları ziyaret eder ve çeşitli metalleri ve Katana kılıçlarının kalıntılarını elde ederdi.
Bu efsanelerin birçoklarının kaynağı olan Mimibukiro’nun müellifi Negishi Shizue, Muramasa’nın çoklukla hayaletlerle dolu olduğu düşünülen yahut intihar edilen karanlık ve boş yerlere gitiğini söylemişti.
Gittiği yerlerde ise efsanevi Muramasa Katana’yı oluşturmaya başlamıştı. Kılıcı günler, aylar ve yıllar boyunca yaptı ve sonunda tamamladı.
Muramasa’nın diğe katanalara kıyasla en keskin kılıca sahip olduğu söylenirdi. Kılıcın hoşluğu ona karşı kullanılan kişiyi bile etkilerdi. Bu kılıcın ününün süratle tanınmasına ve tüm orduya yayılmasına yol açtı ama bu kılıcı kullananların akıllarını kaybetme öyküleri kılıcın etkileyiciliğini çok süratli bir formda geride bıraktı.
Muramasa Katana’yı kullanan her kimse kan içme dileğiyle dolardı. Bu kılıcı kullanan samuraylar bir sonraki savaşı yahut yalnızca birini öldürmek için bir nedeni istekle beklerlerdi.
Kılıç bazen olağan bir hayatı olan birinin kanıyla tatmin olurdu fakat bazen yüksek bir soylunun hayatını arzulardı.
Kılıç uzun müddet süngülenmemişse kullanan kişinin daha sonra hatırlamayacağı makus şeyler yapmasına neden olabilirdi.
Fakat her durumda Muramasa bir defa süngülenince kan tadına doyması gerekiyordu. Bu, samurayın kılıçla birini öldürememesi durumunda, şeytani kılıcı tatmin etmek için kendini de öldüreceği manasına geliyordu.
Negishi Shizue tarafından yazılanlara nazaran Muramasa’nın beşerler üzerinde gizemli bir çekicilik gücü vardı.
Savaşa ve Japon silahlarının kullanımına karşı olanlara bile büyü yapardı. Muramasa’nın çok keskin bir kenarı vardı ve yakından bakıldığında kılıcın ucunda iki göz olduğu fark edilebilir. Bu çekicilik insanları kılıcı elde etmeye teşvik ederdi.
Muramasa’nın samuray savaşçıları tarafından kullanılmasıyla ilgili birçok öykü vardı.
Bazı durumlarda insanların hatırlamadan yakın akrabalarını öldürdükleri söyleniyordu.
Örneğin, yasak olmasına karşın bir Muramasa kılıcı satın alan bir samurayın olduğu bir öykü vardı.
Samuray, kılıcın altındaki yazıyı silmeye karar vermişti. Fakat bir gün kılıcı eğitimde kullandıktan sonra sevgi dolu karısının yanına geldi, kılıcı birebir odada bıraktı ve uyudu. Gece ortasında uyandığında, aşağıya baktı ve kıyafetlerinin kırmızı olduğunu gördü. Karısını bile bile öldürmüş, Muramasa’yı tatmin etmek için haberi bile olmadan bir kan havuzunun içinde duruyordu.
Masamune, en ünlü Japon kılıç yapıcısıydı ancak ünü en az onun kadar duyulmuş Sango Muramasa isimli bir kılıç yapıcısı daha vardı.
İkisi de son derece uygun kılıç yapıcılardı ve birtakım öykülerde en düzgün kılıcı bulmak için birbirleriyle yarıştıkları görülüyordu. Bu öykülere nazaran, bir gün Masamune ve Muramasa kılıçlarının sertlik ve dayanıklılığını test ediyorlardı. Fakat her ikisi de harikulâde bir performans sergilediği için, kılıçlarını daha yeterli test etmek için süratle akan bir ırmağın içine yerleştirmeye karar verdiler. Irmakta, kılıcın ucu akıntıya karşıyken yalnızca Muramasa katanası öldürücü olmuştu.
Kotaro Honda isminde bir araştırmacı, her türlü metalin test edilmesi ve incelenmesi için çok yeterli bir makine yapmıştı. Haber süratle yayıldı ve dünyanın dört bir yanından beşerler metal aile miraslarını test ettirmek için getiriyordu.
Kotaro’nun makinesi hiç kusur yapmamıştı. Lakin bir gün, eski ve otantik bir Muramasa kılıcını test ederken, işler dehşetli bir halde aykırı gitti. Birinci olarak, Muramasa elindeyken kalbi süratli bir biçimde çarpmaya başladı. Akabinde metalin sertliğini test ederken, makine mecnun üzere davranmaya başladı ve sayılar ölçekte üst ve aşağı sıçradı. Akabinde bu tıp bir metalin taranamayacağına ve bir şeylerin yanlış olduğuna karar verdi.
Kokiki ve Matsudaira kronolojisinde Muramasa katanasının Tokugawa ailesinin tek yok edici ve en büyük düşmanı olduğuna dair çok sayıda efsane ve kıssa bulunmaktadır.
Muramasa’nın harikulâde sertliği nedeniyle şogunluk ailesinde birçok vefat yaşandığına inanılıyor. Hatta kimileri, Muramasa katananın Şogun Ieyasu’ya bir meydan okuma olarak sunulduğunu ve İeyasu’nun kılıcı yakıp yok etmeyi tercih ettiğini söylüyor. Bu Muramasa katananın ne kadar tehlikeli olduğunun bir ispatı olarak kabul edilmektedir.
Ancak, Muramasa’nın sertliği ve kılıcın kullanıcıları üzerindeki tesiri üzere kimi gerçeklerin temelinde gerçek bir tarih yatmaktadır. Sango Muramasa’nın gerçek hayatı hakkında çok az bilgiye sahip olsak da, Japonya’nın tarihinde ona atfedilen birçok katana kılıcı vardır ve kimileri hala günümüze ulaşmıştır.
Nihayetinde Muramasa Katana, Japon kılıç üretimi geleneğinde efsanevi bir yere sahiptir. Bu kılıç, birçok vakit berbat şöhretiyle tanınır ve kullanıcılarının akıllarını kaybetmelerine yahut şanssız olaylara yol açtığına inanılır. Gerçekler ve efsaneler ortasındaki ayrımı yapmak her vakit güç olabilir lakin Muramasa’nın öyküsü Japon kültüründe derin bir tesir bırakmış ve birçok insanın hayal gücünü canlandırmıştır.
Siz bu kılıç hakkında ne düşündünüz? Yorumlarda buluşalım!