Annabelle isimli oyuncak bebek, paranormal olayları bahis alan kıssasıyla, çeşitli sinema sinemalarına ilham kaynağı olmuştur ve bu sayede tüm dünyada milyonlarca kişi tarafından tanınmıştır. 2014, 2017 ve 2019 yıllarında gösterime giren Anabelle sinemaları seyircinin dikkatini çekse de bu öykünün başlangıcı neredeyse 1970’li yıllara dayanıyor. İşte, çağdaş çağın en değerli endişe klasiği haline gelen Annabelle bebeğinin gerçek hikâyesi!
Kaynak: 1
Anabelle isimli bebeğin öyküsü büyük gişe başarısına sahip sinemalar sayesinde neredeyse tüm dünya tarafından bilinir hale geldi.
Korku Seansı ve Annabelle üzere sinemalar, vakit içerisinde dehşet sinemasının vazgeçilmezleri ortasında yer almaya başardı. Dünya genelinde milyonlarca kişi tarafından hem kaygı hem de hayranlıkla izlenen bu sinemalar, merkezine alışılmışın dışında bir görünüme sahip minik bir oyuncak bebeği koydu.
Gerçekten paranormal olaylara merakı olan şahıslar ise Annabelle isimli bu bebeği çok daha evvelden biliyordu…
Gerçek ve hayal dünyasının iç içe geçtiği Annabelle, Higgins ismindeki küçük bir kızın kıssasını anlatıyordu. Higgins’in hayat öyküsünü merkeze alan bu üretimler paranormal olayları tüyler ürpertici bir halde beyaz perdeye aktardı.
Dünya genelinde milyonlarca hayranı olan bu sinemalarda, oyuncak bir bebeğin Annabelle Higgins’in ruhunu taşıdığı görülüyordu. Tıpkı Annabelle bebeğinin gerçek hayattaki kıssasında olduğu üzere…
Şimdi sizlere anlatacağımız şeytani bebek Anabelle’i öyküsü 1970’li tarihlere kadar uzanıyor.
1970 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde geçen bu gerçek öykünün başlangıcı, çağdaş çağın kaygı klasiği olarak kabul edilir.
Hikaye, Donna ismindeki bir üniversite öğrencisinin annesinin ona doğum günü ikramı olarak bir armağan almasıyla başlar.
Üniversite hayatının heyecanını yaşayan 28 yaşındaki Donna, ikinci el bir eşya dükkanından satın alınan “Raggady Ann” isimli bebeği büyük bir sevinçle sahiplenir.
Johnny Gruelle tarafından yaratılan Raggady Ann, Amerikan edebiyatının sevilen kurgusal karakterlerinden biridir. Kırmızı iplik saçları ve üçgen burnu ile çizilen bu sempatik çocuk figürü, bir vakitler Amerika Birleşik Devletleri’nde büyük bir popülerlik kazanmıştı.
Donna’ya ikram edilen Raggady Ann bebeği ise başka bebeklerden biraz daha farklıydı.
Donna’nın cazibeli oyuncak bebeği, kendi başına hareket etme yeteneğine sahipti. Yalnızca bu da değil. Raggady Ann, garip ve riskli metinler oluşturabiliyor hatta daha da ileri giderek hoşlanmadığı bireylere karşı ölümcül aksiyonlarda bulunabiliyordu. Kendi kendine hareket edebilme ve yazı yazabilme yeteneği, onu öbür oyuncak bebeklerden ayırıyor tahminen de biraz korkutucu hale getiriyordu.
Donna ve onun konut arkadaşı olan Angie, bu oyuncak bebeğin sahip olduğu değişik yeteneklere en yakından şahit olan şahıslardı.
Bir vakitler sempatik bir görünüme sahip olan lakin sonraları ürkütücü bir hal almaya başlayan Raggady Ann bebeği, Donna ve Angie’ye, Annabelle Higgins ismindeki 7 yaşında hayatını kaybeden bir kız çocuğunun olduğunu belirten notlar yazıyordu.
İki arkadaş, Higgins’in ruhunun bu oyuncak bebekte yaşamaya devam ettiğine inanmıştı.
Ancak bu gizemli bebeği terk etme üzere bir niyetleri hiç olmamıştı. En azından, Raggady Ann bebeği dehşet verici bir cinayet teşebbüsünde bulunana kadar. Bu olay, onların bu oyuncakla olan ilgilerini ve bakış açılarını büsbütün değiştirdi.
Raggady Ann, iki arkadaşın dostları olan Lou’yu öldürmeye çalışmıştı!
Lou, bu garip oyuncak bebekte bariz bir kötülük hissetmiş ve bu fikirlerini de ile getirmişti. Bu durum, onun oyuncak bebeğin gayesi olmasına yol açmıştı. Bebeğin Lou’yu öldürmeye çalışması Donna için kabul edilemez bir noktaydı ve tıpkı çatı altında yaşadığı bu ürkütücü oyuncak bebekten kurtulmak hedefiyle bir rahipten yardım almak istedi.
Donna’nın karşı karşıya olduğu vahim durum, yardım aradığı rahip tarafından birinci bakışta anlaşıldı. Bu nedenle olay, paranormal olaylar konusunda derin bilgi ve deneyime sahip olan Ed ve Lorraine Warren çiftine yönlendirildi.
Amerika’nın en tanınmış paranormal olay uzmanları Ed ve Lorraine Warren çifti kendi sözlerine nazaran yüzlerce olayı tahlile kavuşturmuş, tehlikeli ötesi varlıklarla yüzleşmiş ve sayısız berbat ruhu yenmişlerdi. Fakat, Annabelle bebeği ile karşılaştıklarında bu durumun daha evvel deneyimledikleri hiçbir hadiseyle kıyaslanamayacak kadar farklı olduğunu fark ettiler.
Çifte nazaran Annabelle bebek göründüğünden çok daha fazlasına sahipti.
Çifte nazaran, Annabelle bebeği sıradan bir musallat olayından çok daha müthiş bir durumdu. Annabelle bebeği, insanlığın ötesindeki büyük bir berbatlığın korkutucu bir temsilcisiydi…
Warren çiftine nazaran bu bebek, şeytanların dünyaya açılan bir kapısıydı.
Yapılacak şeyin şeytan kovma ritüeli olduğuna karar verilmişti lakin bu gerçekleşemedi. Annabelle bebeğinin karşısında duramayan çift, bu kötücül ve güçlü varlığı insanlık için büyük bir tehlike olarak gördüler. Bu nedenle, en azından bu tehdidi denetim altına alabilmek için harekete geçmeye karar verdiler.
Warren çifti, tehlike olarak gördükleri bebeği denetim altına alabilmek için ABD’de bulunan Warrens Okült Müzesi’ne yerleştirdiler.
Bebek, müzede kilitli bir camın gerisine yerleştirilmişti. Annabelle’in çabucak yanına ise ziyaretçiler için bir ihtar konulmuştu. Bu ikazda bebekle asla dalga geçilmemesi gerektiği yazıyordu.
Her şeye karşın müzeye adım atan ziyaretçiler, bu güçlü ve berbat niyetli ruhun tesirinden kaçmayı başaramamıştı.
Ziyaretçilerin bir kısmı, müzede vakit geçirdikleri süreçte kendilerini makûs bir gücün kuşatmış olduğunu söz ederken öteki bir kısmı ise müzeden ayrıldıktan sonra yaşadıkları ölümcül kazalarla gündeme geliyordu.
Günümüzde Annabelle ismindeki bebeğin, birkaç yıl evvel kapılarını kapatmış olan bir müzede ve çelik bir kasa içerisinde koruma edildiği öne sürülüyor.
Birçok kişi ünlü Annabelle bebeğinin sırf efsanelerle ve hurafelerle süslenmiş bir geçmişi olduğunu düşünüyor. Fakat bu bebek kimilerine nazaran kötülük saçan ruhların günlük nesnelere musallat olması fikrinin en çarpıcı örneklerinden biri.
Bu görüşe sahip olanlar Annabelle’in sıradan bir bebek olmadığını tersine karanlık güçlerin mührünü taşıdığını savunuyorlar.
Bu iki zıt görüş ortasında Annabelle bebeği hakkındaki gerçek hala belirsizliğini koruyor.
Peki siz bu ürkütücü bebek hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım…
