A Ulusal Bayan Voleybol grubumuzun Milletler Ligi Şampiyonluğu, tüm Türkiye’de büyük sevinçle karşılandı. Kuşkusuz bu şampiyonluğu sadece sportif bir muvaffakiyet olarak pahalandırmak eksik bir okuma olacaktır. Türkiye’de bayan voleybolunun gelişip büyüme süreci, çok kıymetli toplumsal dinamikleri içinde barındırıyor. Bu içeriğimizde, Türkiye’de voleybolun uzun seyahatine ve Türkiye’nin bu sporda tüm dünyada bir ekol olma serüvenine yakından bakacağız.
Bazen bir fileye bile muhtaçlık duymazsınız. İki kişi ve bir top kâfi olur. Büyük imkanlar gerektirmeyen bir oyun olmasından ötürü, Anadolu köylerinde, sokaklarında çok uzun yıllardır oynanan bir oyundur Voleybol.
En kuzeyinden en güneyine, en doğusundan en batısına Türkiye’nin tüm köylerinde, kasabalarında voleybol oynayan çocuklara rastlarız. Küçük erkek çocukları, genelde taştan yaptıkları kalelerle futbol oynarken, mahallenin kızları daha çok voleybol oynayarak büyürler. Tıpkı Brezilya’da plajlarda oynanan futbol üzere; ABD’de sokak ortalarına kurulan potalarda oynanan basketbol üzere…
Voleybolun kız çocukları ortasında bu kadar yaygın olması, bu sporda yetenekli gençlerin yetişmesini de beraberinde getirdi. Her ne kadar altyapı tesisleri kâfi olmasa da, sokaklarda öğrenip bu sporu meslek haline getiren çok sayıda kişi oldu.
Bunun sonucunda Türkiye, bayan voleybolunda tüm dünyada bir ekol haline geldi. Her turnuvada şampiyonluk hedefleyen, şampiyon olamasa bile şampiyon adayları ortasında gösterilen, her daim tepeye oynayan bir kuşak doğdu. Bu durum hiç kuşkusuz, bu topraklarda voleybolun yaygınlaşması ve sevilmesinin en değerli yansıması oldu.
Türkiye’de bayan voleybolunun geldiği düzeyin bir gurur vesilesi haline gelmesinin en değerli sebeplerinden birisi ise Türkiye’nin öz kaynakları ve yetenekleri ile bu ekolün oluşmuş olması.
Finansal güç yoluyla yurt dışından getirtilen oyuncuların, transfer gücünün tesiriyle değil, bizatihi Anadolu köylerinden çıkan kız çocuklarının bir başarısı bu. Bundan ötürü da başka bir gurur vesilesi olarak dikkat çekiyor. Milletler Ligi şampiyonluğunun akabinde Filenin Sultanları bir kere daha ülkenin gündemine oturdu. Elde edilen şampiyonluk ise Türkiye’deki kutuplaşma ortamını bir kere daha gözler önüne serdi.
Türkiye’de, bayan voleybolcuların muvaffakiyetinin ve bayan voleybolunun dünya genelinde bir ekol olmasını Cumhuriyet İhtilalleri ile açıklayanların sayısı hiç de az değil.
Bu görüşe nazaran, bayanların toplumsal ve kültürel alanlarda kendilerini geliştirmelerinin önünün açılması; bayan voleybolunda da muvaffakiyet basamaklarının tırmanılmasını sağladı. Bayan voleybolcular, istemeyerek de olsa Türkiye’de 100 yıldır tartışılan ve ayrışılan bir sıkıntıda sembol haline geldi.
Milletler Ligi Şampiyonluğu sonrası Sözcü Gazetesi’nin “İşte Cumhuriyet Kızları” manşetini kullanması; Akit gazetesinin de bu manşeti eleştirmesi bu tartışmaları farklı bir boyuta taşıdı.
Hiç kuşkusuz tüm ülkenin kadrosu olan ulusal voleybolcuların zaferine herkesin tek yürek olup sevinmesi beklenirken; bu bahiste da Türkiye’deki ‘seküler-dindar’ ayrışmalarının merkeze oturduğunu gözlemledik. Bazılarına nazaran Filenin Sultanları, Laik Cumhuriyet’in bayraktarı olarak bayan sportmenlerin tüm ülkenin kahramanı olabileceğini ispatladılar. Bu karşılık olarak Akit’in başını çektiği kimi görüşler voleybolcu kızların Türkiye’nin ‘manevi’ pahalarını yansıtmadığı ve ‘kötü örnek’ olduğu iddiasındalar.
Tüm bu tartışmalara nazire yaparcasına, kadro kaptanı Eda Fazilet, şampiyonluk sonrası büyük alkış alan bir paylaşım yaptı.
Paylaşımında, kazandıkları kupayı Atatürk’ün emaneti olan Cumhuriyet’in 100. yılında zorluklara karşı dimdik duran Türk bayanlarına armağan etti.
Kaptan Eda’nın bu duruşu; bayanların sokakta, alanda, kültür ve spor dünyasında olmaması gerektiğini düşünen çevrelere tokat niteliğinde bir yaklaşım olarak değerlendirildi. Bayan Voleybol kadrosunun hem Türkiye’deki hem de tüm dünyadaki kız çocukları için ilham kaynağı olduğu vurgulandı.
Bir öteki tartışmalı mevzu ise Ulusal Voleybol kadrosunun yıldız oyuncularından Ebrar Karakurt’un etrafında dönüyor.
Karakurt’un ömür biçimi ve cinsel yönelimi üzerinden kendisine saldıran ve prestij suikastliğine girişenlere de en sert karşılık yeniden ulusal voleyboldan geldi.
Yıldız oyuncu, Atatürk’ün Türk bayanları ile ilgili kelamını paylaşarak ‘sadece alanda değil saha dışında da smaçlar vurduğunu’ belirtti. Ebrar’ın paylaşımına binlerce kişi dayanak bildirileriyle karşılık verdi.
Voleybolda gelen muvaffakiyetler, bu sporun Türkiye’deki seyirci sayısını da önemli ölçüde yükseltmiş gözüküyor.
Genellikle futbol, bazen de basketbol maçlarında sokaklara, parklara kurulan dev ekranlar; son periyotta voleybol maçlarında da kuruluyor ve halktan ağır ilgi görüyor. Türkiye’nin voleybolda, hem yetenek potansiyeli hem de izleyici sayısı bağlamında Dünya’nın sayılı ülkelerinden birisi olduğu bedellendiriliyor.
Türkiye’nin kupayla tamamladığı Milletler Ligi karşılaşmalarını da, maçlar epeyce geç saatlerde sabaha karşı başlamasına karşın milyonlarca kişi saatlerini kurarak maçları canlı takip etti.
Bizler de şampiyon kızlarımızı bir kere daha yürekten kutluyor, yaşattıkları gurur için onlara teşekkür ediyoruz.
Nice Eda’ların, Ebrar’ların, Zehra’ların Anadolu köylerinde var olduğunu; verdikleri yürek sayesinde Türkiye’de her daim başarılı voleybolcuların yetişeceğine inanıyoruz.
Filenin Sultanları, sadece alanların değil Türkiye’de kalplerin de şampiyonu olmayı başardı.