Son zamanlarda söyle durumlarla çok karşılaşır oldum.
Bir yerde oturuyorsunuz arkadaşlarınızla bir kahve içiyorsunuz ya da bir yemektesiniz, birden arkadaşlarınızdan birine bir şey oluyor ve eline telefonu alıp çocuklarının nerede olduğuna bakıyor ve istediği yerde değilse hemen çocuklar aranıyor ve ortamda gergin bir rüzgar esmeye başlıyor, sesler yükseliyor ve çatışma başlıyor.
Pew Araştırma Merkezi’nin Amerika’daki 1060 ergen ve onların anne-babasıyla Eylül-Ekim 2014 ve Şubat-Mart 2015 dönemlerinde iki aşamalı olarak yürüttüğü araştırmaya göre ailelerin büyük bir çoğunluğunun gözü, çocukların üstünde.
Teknoloji bize inanılmaz olanaklar sunuyor. Bir yolcumuz varsa, o an uçağının hangi noktada olduğunu görebiliyoruz, çocuğumuzun nerede olduğunu takip edebiliyoruz. Ama bunun sosyal medyası var, mesajlaşma uygulamaları var, internette sohbet odaları var. Her an, her dakika çocuğunuzun kiminle ne yaptığını bilebilir misiniz? Ayrıca bilmeli misiniz? Peki ya mahremiyete saygı?
Anne baba olarak şimdi kendinize şunu sorun: Çocuğunuzu onu korumak için mi takip ediyorsunuz? Yoksa ona güveniyorsanız ama ortam mı kötü?
Korumak için diyorsanız…
- İyi de orada kimlerle birlikte?
- Teknoloji bunu gösteriyor mu size? Hayır!
- Başının dertte olup olmadığını bilebilir misiniz? Hayır!
- Yapmamasını öğrettiğiniz şeyleri yapıp yapmadığından emin olabilir misiniz? Hayır!
Buna benzer soracağım her soruya cevabınız “hayır” olacak diye düşünüyorum. Peşine bir dedektif takmadığınız sürece, adım adım takip etmediğiniz sürece teknoloji onu korumanıza bir yere kadar yardımcı olur. O zaman çocuğunuzu onu korumak için takip etmekten vazgeçip bir an önce kendisini korumanın, gerektiğinde “hayır” demenin, tehlike sinyalleri çaldığında önceden anlamasının yollarını ona öğretmeye çalışın, zaten elinizden gelenin en iyisini yaptığınız için endişelenmeden öğrenmeye ve öğretmeye devam edin. Sonra bırakın o kendini korusun.
Ona güveniyorum ama ortam kötü diyorsanız…
İşte burada biraz durmak gerekiyor. Sizce de burada bir terslik yok mu? Yani sizin yetiştirdiğiniz bir kişiye güvenmiyorsunuz aslında.
İyi düşünün bu sözün arkasında biraz da çocuğunuza güvensizlik yatmıyor mu?
Çocuğunuz riskli yaşlarda olabilir ve siz güven konusunda haklı da olabilirsiniz. Yetişkinlerin bile sanal dünyanın oyununa gelip başlarına dertler açtığı bir ortamda bir ergenin bir gencin farkında olmadan yol açabileceği sorunları düşünürsek, daha da özenli olmak gerekiyor.
Bu durumda yapmanız gereken ilk şey çocuğunuza nelerin tehlikeli kategorisine girebileceğini ona öğretmek ve bu kategoriler hakkında onu bilgilendirmektir. Çocukları izlemeyin onu rahat bırakın demiyorum elbette izleyin, ona güvenerek izleyin, onu güçlendirerek izleyin her şeyi siz yapmayın bırakın o size yaşadıklarını anlatsın ve izlemeye gerek kalmasın güven ortamı yaratırken çocuğunuzu korumayı bırakmayın. Dozunda olmak en iyisi.
Hatırlayın, ergenlik çok kritik bir dönem. Bağımsızlığını ilan etmeye, bir birey olarak kendini kabul etmeye ve ettirmeye çalıştığı bu hassas dönemde onları korumak amacıyla yaptığınız dozu kaçırdığınız kontroller, sizce ne kadar destekleyici bir davranış olabilir? Korumak ve güvenliğini sağlamak için, iyi niyetle yaptığınız bu girişimler ters bir etki yaratıp onun hem kendisine hem de size güvenini zedeleyebilir, onun kişisel gizliliğine saygı göstermediğiniz düşüncesiyle aranızdaki iletişimin kopmasına kadar gidebilir. Ona güvenmek onun kendine güvenini desteklemek güven ortamı için olmazsa olmazlar.
Yok ben sadece internetteki güvenliği için takip ediyorum diyorsanız…
İşte buna bir şey diyemem. Internet dipsiz bucaksız bir kuyu. Elini verip kolunu kaptırabilir. Hele de ergenlik döneminde. Internette paylaştıkları o silse de sanal dünyada bir yerlerde dolanıyor. Yok olmuyor, silinmiyor… Ya da o silmeden önce bir paylaşımı başkası tarafından çoktan kopyalanmış olabilir de… Güvenli, olmayan bir sitede kişisel bilgileri, kredi kartı bilgileri gibi hassas bilgi paylaşımları da olabilir. Ama çaresi yine gizli gizli takip etmek değil. Bunun için internet takip programları var. Çocuğunuzla riskleri paylaşıp, bu riskleri ortadan kaldırmak için böyle bir takip programı kullandığınızı paylaşarak, onun güvenini kaybetmeden bunu yapabilirsiniz. Çocuğunuzun internet kullanımını sınırlandırmak da çözüm değil. Bu da tam birey olduğunu ispat etmeye çalışırken özgüvenini zedeleyecektir. Aranızda güven kuramaz ya da onun telefonunu mesajları, sosyal medya paylaşımları için karıştırırsanız bir de bakmışsınız güven diye bir şey kalmamış. İşte o zaman asıl risk başlar. Zira sizden gizli saklı bir şeyler yapmaya başlar.
İletişim önemli diyoruz, da kaç anne-baba bu konular hakkında çocuğuyla açık ve yapıcı bir iletişim kurabiliyor? Yukarıda bahsettiğim araştırma sonuçlarına göre anne-babaların büyük bir kısmı çocuğuna internetin olası tehlikelerini anlatmada, neyin uygun neyin uygunsuz davranış olduğunun sınırlarını çizmede bilinçli…
Kaynaklar:
Elgiz Henden kimdir?
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunu olan Elgiz Henden, 8 yıl akademisyenlik, 12 yıl öğretmenlik ve eğitmenlik hayatında öğrencilerine nasıl daha faydalı olurum arayışıyla farklı eğitimler almış ve gençlere, öğrencilere koçluk yapmaya başlamıştır.
2007’den beri eğitim kurumlarının koçluk ihtiyaçlarını karşılamak için eğitimler vermektedir. 2012-2014 döneminde Uluslararası Koçluk Federasyonu (ICF)’in Türkiye şubesinde yönetim kurulu üyeliği yapmıştır. ICF’in onayladığı “Eğitim ve Öğrenci Koçluğu”, “Dikkat Eksikliği Hiperaktivete Koçluğu” “Anne Baba Koçluğu” sertifika programları düzenlemektedir.
Öğrencileriyle birlikte yazdığı “Başarabilirim Çünkü” adlı kitabın yazarıdır.
Son dönemde “kendine güvenen ergenler ve onları özgür bırakan anne babaların olduğu bir dünya” yaratmak için gençlere koçluk yapmakta, anne babalara ve öğretmenlere eğitimler ve seminerler vermektedir.