BBC’nin insan beyni üzerine yaptığı belgesel dizisi bir bölümünü de ergenlere ayırmıştı. Yapılan deneyde ergenler karşılarındakinin duygularını tanımada diğer yaş gruplarına göre çok çok başarısız kalıyorlardı. Yani karşılarındaki ile empati kuramıyorlardı. Ergen anne babalarının en yakındığı konuların başında da “Anlaşılmamak” geliyor. Hâl böyle olunca Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Özgür Öner’in kapısını çalarak, kendisinden ergenlerdeki empati eksikliği üzerine görüşler aldık.
Prof. Dr. Öner söze genel bir empati tarifi yaparak başladı: “Empati, bir kişiyi desteklemek veya onu avutmak için diğer insanların duygularına yanıt verebilme becerisidir. Empatinin gelişebilmesi için bireyin ilk önce duyguların önemini kavraması ve kendi duygularını anlayabilmesi gerekir. Bunu takiben, bireyin karşısındaki insanda bir duyguya yol açan nedeni anlayabilmesi ve olayları diğer insanların gözünden görebilmesi gerekir. Empatik davranış için ise kişinin bireysel sorumluluk hissi önemlidir.”
Ergenlerde empati yoksunluğu ne gibi durumlara yol açıyor ve ebeveynler bu durumlarla başa çıkmada nasıl davranmalı?
Empatinin az olduğu iki dönem, ergenlik ve yaşlılık olarak karşımıza çıkıyor. Çok yakın zamanda yapılan bazı çalışmalarda, ergenlikte henüz tam olgunlaşmamış olan ve yaşla özelliklerini daha çabuk kaybeden bir bölge olan beynin supramarginal gyrus ismindeki kısmının empati ile ilişkili olabileceği gösterildi. Beyin gelişimi, ergenlikte empati sorunları ile ilişkili olabilir. Tabii, bu sorunlar tüm ergenlerde aynı şekilde görülmez.
- Empati yoksunluğu, karşıdaki insanın duygularını anlamakta ve dolayısı ile onu desteklemekte güçlük yaşamaya neden olur. Bu durumu daha aza indirgemek için ilk adım, duygu tanımasıdır. Duygu tanıma aslında pek çok yetişkinde de çok iyi gelişmiş bir özellik değil. Bu beceriyi geliştirmek için farklı duyguları çocukların da olduğu ortamlarda uygun bir şekilde ifade etmek gerekir. Bir diğer yöntem, özellikle yaşı daha küçük olan çocuklar için dergilerde, televizyonda gördükleri duyguları ifade etmelerini istemek.
- Empatik davranış için sadece duyguları tanımak yeterli değil. Ayrıca kişinin bireysel sorumluluk ile davranması da sağlanmalı. Bunun için ebeveynlerin model olması gerekiyor. Yani, özellikle duygusal yoğunluğun fazla olduğu durumlarda, dışarıdan bakabilmeyi becerebilmeleri ve sorumluluklarını kabul etmeleri lazım. Eğer ebevenyler bütün olayların nedenlerini dışarıdaki olaylara bağlar, kendi paylarını görmezlerse, çocuklarından da farklı bir davranış beklemeleri zorlaşacaktır.
Neden ergenler anne babalara karşı öfkeli davranışlar sergiliyorlar. Bununla nasıl başa çıkmak gerekiyor?
Bunun pek çok nedeni olabilir. Öfke, diğer bütün duygular gibi temelde normal bir duygu. Öfkenin patolojik hale geldiğini düşündüren özellikler arasında, kendiliğinden ortaya çıkması, çok uzun sürmesi, ortaya çıkaran olayla orantısız olması ve en önemlisi öfke sırasında gösterilen uygun olmayan ve zarar verici tepkileri sıralayabiliriz.
Ergenlerin anne babalarına karşı öfkeli olduklarında haklı olmaları da çok mümkün! Ergenleri daha çabuk öfkeli kılabilen, dönemsel bir özellik ise, ergenlerin duyguların yoğun olduğu ortamlarda davranışlarını kontrol etmekte zorlanmaları, düşünmeden, yani dürtüsel hareket etmeleridir.
Öfke, bir duygu olarak, başa çıkılması gereken bir durum değil. Çocuğunuz öfkeli olduğu zaman, bunu ona ifade etmeniz gerekir. “Şu anda çok öfkeli görünüyorsun” gibi. Duyguyu reddetmek, anlamsız görmek (“Ne var bunda kızacak?”) bir işe yaramaz. Önemli olan, öfke sonucu ortaya çıkan davranışlar. Eğer ortaya çıkan davranış kabul edilemez (zarar verici) ise, buna odaklanmak gerekir. Her durumda olduğu gibi, önce durumu anlamak, sonra yorum yapmak önemli. Bunun için, uygun şekilde soru sormak gereklidir. En önemli noktalardan biri, ergene ondan daha fazla öfkeli davranmamak! Her zaman, tutarlı ve mümkün olduğunca sakin olmak, soruna değişik çözüm önerileri getirmek daha faydalı bir yaklaşım kesinlikle.
Anne-babaların ergenlere dair pek çok şikayetleri var: Neden erken yatmıyor? Neden düzenli değil? Neden beni dinlemiyor? Sorular bitmez. Genel olarak bunlara bir açıklama ve tanımlama koyulabilir mi?
Ergenler, içinde bulundukları dönem gereği, kimlik geliştirmeye çalışırlar. Kimlik gelişimi sırasında pek çok insan ile geçici özdeşimler kurarlar. Bu özdeşimlere ve içinde bulundukları arkadaş gruplarına göre tavırları değişebilir. Akılda tutulması gereken nokta, hemen hemen kimsenin ergenlikteki gibi kalmadığı! Zamanla ergen, kendisine uygun olmayan özdeşimlerden vazgeçer ve kendi kimliğini bulur. Bu durumda, yukarıda sözü edilen birçok sorun kaybolacaktır.
Ergenlerle nasıl iletişim kurmalıyız ki, bu empati eksikliğini kompanse edebilelim?
Ergenlerle doğru iletişim kurmanın yolu, onlara şartsız sevgi göstermekten, tehdit etmemekten, rüşvet vermemekten, saygılı olmaktan, dinlemekten, çok fazla yorum yapmamaktan, sorunları yüzüne vurmamaktan geçer. Ergenlere çocuk gibi değildir, daha yetişkin gibi davranmalı, ancak zaman zaman ufak bir çocuğa gösterdiğiniz kadar açık ve kucak kucak sevgi vermelisiniz. Zor zamanlarda sakin kalmayı başarmak, kendi duygularını iyi ifade edebilmek anahtar beceriler.
Bir kaynakta “Ergenlerle önemli konuları arabada bir yere giderken konuşun: 1. Göz teması yoksa daha rahat içlerini dökebilirler 2. Kaçacakları yer olmadığından duruma teslimiyetleri kolaylaşır” diyordu. Sizce öyle mi? Başka nasıl ortamlar onlarla iletişim kurmak için uygundur?
Bence öyle değil. İnsanların “kaçacakları yer” her zaman vardır ve kimse ile zorla iletişim kuramazsınız. Bazı ergenler için göz teması olmadan ilişki kurmak daha kolay olabilir, ancak normalde beklenen ve toplumsal olarak kabul gördüğü için ergenlerin de öğrenmesi gereken, uygun bir göz teması kurmaktır. Rahat bir iletişimin anahtarı, saygı, sevgi, anlayış, sağlıklı bir merak, samimi ilgi ve empatidir.