“Annee… Canım çok sıkılıyor ne yapayım?…” Bu cümle size de tanıdık geldi mi? O halde sizi şimdi biraz geçmişteki çocukluğa götürelim. Böylece günümüzdeki çocukluğun neler kaybettiğini, hangi problemlerle karşı karşıya kaldığını ve neden canlarının sıkıldığını fark edin.
Geçmişte yaşam şartları daha güçtü. Belki karınlarını zor doyuruyordu, teknoloji gelişmemişti ve ürün çeşitliliği bu kadar çok değildi. Buna rağmen bez bebekler, tahtadan yapılmış arabalar ve birkaç misket o dönemin çocukluğunda eğlenmek ve mutlu olmak için büyük sebepti. Peki, Çocuklara ne oldu da bu kadar tatminsiz, doyumsuz hatta mutsuz oldular?
Çocuklara mutlu olmaları için teknolojinin her türlü nimeti verildi, oyuncakçıda her istedikleri oyuncak; her sene çeşit çeşit kıyafet ve ayakkabı alındı, okul kantininde harcamaları için bol miktarda harçlıklar verildi. Zaman içerisinde ailenin karar mekanizmasının başına çocuklar yerleştirildi, çocuğun arkadaşıyla yaptığı haklı haksız her kavgada çocuk adına savunmaya geçildi. Can sıkıntısı yaşadığı her anda çocuk hemen ailesi tarafından eğlendirildi. Ancak sonuca baktığımızda çocuklar yine mutsuz…
Hazzı erteleme becerisi gelişmemiş çocuklar büyütüyoruz!
Çünkü çocuklara her istediğini, istediği an vererek onları “hazzı erteleme becerisi”nden mahrum bıraktık. Hazzı ertelemek ya da haz ötelemek demek, stres altında yaşabilmek ve bir iş ile meşgul olabilmek demektir. Biz ise sabır ve irade gibi kavramları unutarak sırf çocuk mutlu olsun diye çocuğumuza mutsuzluk kapılarını açtık.
Mutsuzluk kapısından içeriğe girenlerin başında, günümüz çocuklarının bugünkü oyuncakları olan tablet ve telefonlar oldu. Çocuğun her canı sıkıldığında ya da her sıkıştığımızda, telefonları veya tabletleri ödül ya da kurtarıcı bir nesne görerek çocuklarımızın ellerine tutuşturuverdik. Ancak çocukların aldığı tek şey telefon ve tablet olmadı.
Telefon ve tabletle beraber çocuklara “Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, Odaklanma Güçlüğü, Öğrenme Bozuklukları, Sosyal/Duygusal Gelişim Geriliği, Çocukluk Depresyonu, Karşı Olma-Karşı Gelme Bozukluğu, Öfke Problemleri, Akademik Başarının Düşmesi, Beyindeki Nöronlarda Yeni Sinaptik Bağ Oluşumun Yavaşlaması, Korku, Fobi, Obsesyon” gibi birtakım problemleri de vermiş olduk.
Çocukların ekran karşısında maruz kaldıkları hızlı geçişler, özel efektler ve grafik patlamaları geçmişte pek rastlanmayan ama günümüz çocuklarında sıkça rastlanan bu tür önemli problemlere yol açtı.
Çocukları doğadan ve çevresinden kopardık
Mutsuzluk kapısından içeri aldığımız diğer bir şey; çocukları doğadan ve çevreden koparmamız oldu. Çocuk beyninin sosyal ve duygusal gelişim merkezi, güçlü ve donanımlı olmak için programlanmıştır.
Uzun süre evde vakit geçiren çocuklar; çevredeki yeni uyaranlardan uzak kaldığı için yeni öğrenmeler yapamayarak, zorluklarla karşılaşmadığı için yeni becerilerden eksik kalarak ve yeni arkadaşlar edinmediği için sosyalleşemeyerek bu halin adına da can sıkıntısı deyip mutsuz hissetmeye başladı.
Can sıkıntısı sanıp aslında fazla nimete boğduğumuz ve gerçek dünya dururken sanal alemde yalnız bıraktığımız çocuklarımızın mutluluğu anne babalar olarak bizim atacağımız adımda gizli.
Umarız duygusal, sosyal ve ahlak gelişimi olumlu yönde ilerleyen, akademik başarısı yüksek, sanal alemde değil gerçek hayatta yer edinen musmutlu çocukların yetişmesine vesile olan anne babalar oluruz.
Klinik Psikolog Müjde Yahşi