Evliliklerde aldatma oranları artıyor ancak bu durum boşanma oranlarına o kadar da yansımıyor. Çünkü genellikle aldatan taraf erkek oluyor ve kadınlar aldatılmalarına rağmen kötü giden evliliklerini bitirmekte zorlanıyor. Bu durumun en büyük sebebi birçok kadının aldatıldıklarında ne yapacaklarını bilememeleri, özellikle de yasal hakları konusunda bilgi sahibi olmamaları. Aldatılma durumunda ne yapacağınızı, nasıl davranmanız gerektiğini ve çocukları bu süreçte nasıl koruyacağınızı düşünmek durumu daha da zorlaştırıyor. Flow Coaching Akademik Direktörü, Ebeveyn Koçu ve Terapist Talyaa Vardar, Pudra.com’un aldatma üzerine sorularını cevapladı.
Erkekler neden aldatıyor?
Ataerkil toplumlarda görülen erkek “her zaman en iyisini bilir” ya da “o, ne derse doğrudur” yaklaşımı ne yazık ki ülkemizde yaygın olarak rastlanan bir durum. Şunu kesinlikle söyleyebiliriz ki; artık Türk erkeği salına salına aldatıyor. Niye saklasın ki, neredeyse yozlaştıkça alkış alır halde. Karısı da terk etmiyorsa; ahlak, erdem, ailenin bütünlüğü, çocukların sağlıklı büyümesi Türk erkeğinin egosunun sınırları içine giremiyor. Bu durumda erkeklerin tek düşündüğünün kendi kişisel zevkleri olduğunu söylemek çok yanlış olmaz. Aldatmanın en temel nedeni aslında ego. Örneğin kendinden daha üst seviyede bir kadınla birlikte olan bir erkek, kendi egolarını ancak eşini aldattığı kadında tatmin edebiliyor. Bu durum da aldatmayı daha cazip hale getiriyor. Diğer yandan baktığımızda eşlerin kendine gereken özeni göstermemesinden kaynaklı aldatma durumları da yaşanabiliyor. Aradığı ve görmek istediği ilgiyi, evinde göremeyen erkek çözümü dışarıda arayabiliyor. Tabii bunlar erkeğin kendince geliştirdiği savunma mekanizmaları sadece. Aldatan erkeklerin tutunduğu en önemli dal “tek gecelik bir ilişkiydi” bahanesi oluyor ancak şu unutulmamalı ki; genellikle bir kez aldatan erkekler, ilişki masaya yatırılmamışsa ve kadın durumu kabullenmişse, aldatmayı bir rutin haline getirebiliyorlar.
Aldatılan kadınında hata aramak doğru mu?
İlişki karşılıklı yaşandığı için “tek taraf hatalı” demek biraz yargısız infaz oluyor. “Aldatan erkek haklıdır” gibi bir durum söz konusu olamaz, ama şunu da düşünmek gerekiyor; erkekler hayatı düz mantık yaşıyorlar. Dolayısıyla eşim benimle yeteri kadar ilgilenmiyor ya da eşim kendine gereken özeni göstermiyor gibi çıkarımlarla kendilerini kandırıp vicdanlarını rahatlatabiliyorlar. Ama bu gerekçeler aldatılan kadınının hatalı olduğunu kabul etmeye yetmiyor.
Sadece erkekler mi aldatıyor?
“Sadece erkekler aldatır” düşüncesinin bir önceki jenerasyonda kaldığı apaçık ortada. Çünkü artık kadınlar da aldatıyor. Ancak erkeğin aldatmasından farklı olarak kadınlar genellikle duygusal bağ kurdukları erkeklerle birlikte oldukları için aldatma konusu kadınlar için daha büyük risk taşıyor. Zaten mutsuz giden bir ilişkinin üzerine hem aldatma sorumluluğu hem de yeni bir hayal kırıklığının yaşanması kadınlarda kalıcı güven problemlerine yol açabiliyor.
Affetmek bir sonraki hataya davetiye çıkarmak mı?
Bahsettiğimiz varlık insan olduğu için bu konuda kesin bir yargıya ulaşılamayacağına inanıyorum. Çünkü erkek affedildikten sonra hatadan ders çıkarıp
Aldatılan kadının yapacağı ilk şey ne olmalı?
Yasal haklarını öğrenmek olmalı. Ayrılmayı düşünün ya da düşünmeyin, işin içine çocuk girmişse böyle bir durumda kendiniz ve çocuğunuz için yasaları iyi öğrenmenizi tavsiye ederim. Bu sizin süreçteki adımlarınızı da gözden geçirmenize destek olur. Ancak ortada bir
Aldatılan eşin yasal hakları neler?
Aldatıldığınızı ispat etmeniz, manevi tazminat talebinizin mahkemece değerlendirilmesini etkiler. Eşinizin kusuru nedeniyle yaşadığınız üzüntü, keder, küçük düşme hali, hükmedilecek manevi tazminat miktarını belirler. Aldatılmanız sizi hayli yıpratan ve manevi zarara uğratan bir durum ve daha yüksek miktarda manevi tazminat almanızı gerektirir.
Çocukları bu durumdan en az hasarla çıkarmak mümkün mü?
Öncelikle şu unutulmamalı ki evlilikte yaşanan bir aldatma durumunda en çok yara alan taraf daima çocuklar olur. Her çocuğun kalbinde kendi anne babası mükemmeldir ve böyle bir durumda çocuğun zihninde kurduğu kaleler tek tek yıkılmaya başlar. Hatta tartışmalara şahit olan çocukta ileride gözlemlenebilecek kalıcı hasarlar oluşur. Bu süreçte çocuk mümkün olduğu kadar tartışma ortamından uzak tutulmalı. Anne baba ilişkisi bittiğinde çocuk için hiçbir şeyin değişmeyeceğinin garantisinin çocuğa verilmesi gerekiyor.