AK Parti Küme Başkanvekili Cahit Özkan, siyasi cinayetler işleneceği tezinin 1993 yılının karanlık ortamını hatırlattığını belirterek, “Biz, bundan sonra olacaklardan, olabilecek her türlü siyasi suikasttan, cinayetten, ortaklaşa, müteselsilen CHP’nin terörün siyasi uzantılarıyla kapalı ittifak içerisinde olan Genel Lideri Kılıçdaroğlu’nun sorumlu olduğuna inanıyoruz. Kılıçdaroğlu sorumluluktan kurtulmak istiyorsa bugün derhal Cumhuriyet başsavcılıklarına giderek bu argümanlarını belgelendirmek zorundadır.” dedi.
Özkan, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, dün vefat eden AK Parti İstanbul Milletvekili İsmet Uçma’ya Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diledi.
Ülke ekonomilerinin en çok siyasi istikrarsızlıklardan ve itimat ikliminin bozulmasından etkilendiğini belirten Özkan, 2002’den bu yana Türkiye‘yi istikrar ve itimat aslına nazaran geliştirmenin, büyütmenin, güçlendirmenin gayretini verdiklerini söyledi.
İktisadın yılı yüzde 10 büyüme oranıyla kapatacağını, bunun hem G20 hem de OECD ülkeleri ortasında rekor olacağını tabir eden Özkan, “İhracatımız, geçen yılın birebir aylarına nazaran yüzde 50 oranında arttı. Bütün bunlar Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iktisatta, sıhhatte, ulaşımda, eğitimde, salgınla ve doğal afetlerle gayrette ne kadar başarılı bir istikamet üzere yol aldığımızı göstermektedir.” yorumunu yaptı.
Vergi Tarz Kanunu ile Birtakım Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Teklifi’nin TBMM Genel Şurasındaki görüşmelerine bugün başlayacaklarını anımsatan Özkan, şöyle konuştu:
“Pandeminin getirdiği ağır ekonomik yükü azaltmak, mükelleflerin vergiye ahenklerini gözetmek, vergi güvenliğini artırmak, toplumsal adaleti ve rekabet ortamını güçlendirmek, yatımları teşvik edip ihtilafları sonlandırmak, vergi uygulamalarında öngörülebilirliği sağlamak bu yasa çerçevesinde temel prensiplerimiz ve amaçlarımız olmuştur. Teklifle, kolay yordamda vergilendirilen mükelleflerin çıkarları gelir vergisinden istisna tutulacak. Yani yaklaşık 860 bin esnafımız bu düzenlemeden etkilenecek ve ekonomik sorunlarının üzerinden gelmesi sağlanacak. Toplumsal içerik üreticiliği ile taşınabilir aygıtlar için uygulama geliştiriciliğinde çıkar istisnası getirilecek. Bilhassa gençlerimizin e-ticaret ve toplumsal medya üzerinden başarılı çalışmalarına hükümet olarak takviye vermiş olacağız.”
“Bu tez, 1993’ün karanlık ortamını hatırlatıyor”
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Özkan, “siyasi cinayetler” işleneceği tarafındaki argümanlara ait, “Böylesi bir bahiste ana muhalefet partisi genel lideri kalkıp bir argümanda bulunuyorsa, öncelikle derhal yapması gereken; bilgi ve evraklarını Cumhuriyet savcılıklarıyla paylaşmalı ve derhal savcılıklarımızın ve kolluk güçlerimizin olaya el atması sağlanmalıdır.” dedi.
Cahit Özkan, AK Parti olarak vesayetle, darbelerle, muhtıralarla, derin ve paralel yapıların ülkede ortaya koyduğu siyasi suikastlarla gayret ede ede bugünlere geldiklerini belirterek, “Kılıçdaroğlu’nun yapmış olduğu bu tez, 1993’ün karanlık ortamını hatırlatıyor.” tabirini kullandı.
Uğur Mumcu ve Eşref Bitlis cinayetlerini, Bingöl katliamını, Sivas Madımak olaylarını, Başbağlar katliamını hatırlatan Özkan, “AK Parti, Cumhur İttifakı olarak bugüne kadar birlik, beraberlik ve kardeşlik içerisinde bu uğraşları, derin ve paralel yapılara karşı yapmışsak biz de Kılıçdaroğlu’na söylüyoruz; siz değil misiniz karanlık, kapalı kapılar ardında Türkiye düşmanlarıyla, terör örgütünün siyasi uzantılarıyla toplantı yapıp ittifak yapan? Siz değil misiniz Türkiye’de FETÖ’nün ve PKK’nın sufleleri ile siyaset yapmaya çalışan? Siz değil misiniz 15 Temmuz akşamı Atatürk Havalimanı’ndan çıkarken önünden tankların çekilmek suretiyle Bakırköy Belediye Lideri’nin konutuna gidip orada huzur içerisinde kahvesini yudumlayan?” sorularını yöneltti.
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bu argümanına ait bütün bilgi ve evrakları Cumhuriyet başsavcılıklarına ulaştırması gerektiğini yineleyen Özkan, şöyle devam etti:
“Ulaştırması gereken 3 bilgi vardır. ya kendisinin de içerisinde bulunduğu, terör örgütlerinin ve kapalı kapaklı çevrelerin içerisinde bulunduğu bir suikasttır; o vakit gidip kendisini deşifre edecek, kendisini şikayet edecek. Öbür bir yerden bilgi almışsa, kim bu bilgiyi verdiyse, nereden, kimden duyduysa bu bireylerin ve kurumların isimlerini derhal gidip Cumhuriyet Başsavcılığına ulaştırmak zorundadır. Yok hiçbiri değil, kendisinin görmüş olduğu hayalindeki hezeyanlarsa, o vakit gidip yeniden kendi kendini ihbar etmek zorundadır. Biz, bu çerçevede bundan sonra olacaklardan, olabilecek her türlü siyasi suikasttan, cinayetten, ortaklaşa, müteselsilen CHP’nin terörün siyasi uzantılarıyla bâtın ittifak içerisinde olan Genel Lideri Kılıçdaroğlu’nun sorumlu olduğuna inanıyoruz. Kılıçdaroğlu, kendisi sorumluluktan kurtulmak istiyorsa bugün derhal Cumhuriyet başsavcılıklarına giderek bu tezlerini belgelendirmek zorundadır.”
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin başarısıdır”
Muhalefetin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili tenkitlerinin hatırlatılması üzerine Özkan, Kovid-19 salgını sürecinde memleketler arası piyasaların, mal ve hizmetlerin tedarik zincirlerinin bozulduğunu, bütün dünya ülkelerinin para basmaya başladığını, emisyon hacminde 12 trilyon doları aşkın artış olduğunu kaydetti.
Özkan, global salgın ortamında bir taraftan Türkiye’nin bölgesel ve global uğraşlarının yerine getirildiğini, öbür taraftan salgının tesirlerini ortadan kaldırmak için büyük bir gayret ortaya koyduklarını söyledi.
İngiltere’de mal ve hizmetlerin tedarik zincirinin bozulmasına işaret eden Özkan, “Amerika’da, Avrupa’da global salgına bağlı para basmaya, emisyon hacminin artışına ve üretimdeki daralmaya karşın karşı karşıya kalınan bütün dünyadaki ıstıraplara bakacak olursak; istikrarlı, güçlü iktisadımızla mal ve hizmetlerin tedarikinde sorun yaşamaksızın vatandaşlarımızın her türlü problemini çözüyor olmamız, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin başarısıdır.” diye konuştu.
“Belediyeleri kazanıp, verdikleri namus kelamını bile tutamayanlar, kalkıp da bu ülkeyi yönetebileceklerini mi zannediyorlar?” diyen Özkan, “Bay Kemal ne yaptı? Namusunu, personellerin işe iadesine tercih etmedi. Biz diyoruz ki namusunuz sizin olsun, gidin o personellerin kahrını çözün, o emekçileri işe alın ve İstanbullu, Ankaralı vatandaşlarımız hizmet bekliyor, milletimize hizmeti götürün. Bir belediyeyi dahi yönetemeyen ve daima palavra dolan siyasetiyle ülke gündemini meşgul edenler, sanki köhnemiş ve maalesef darbelerle şekillendirilmiş eski parlamenter sisteme dönmekle Türkiye’yi tekrar açlığa, yokluğa, krizlere, kardeş arbedesine mı götürmek istiyor?” sözlerini kullandı.
Türkiye’nin ağır ve acı bedeller ödediğini lisana getiren Özkan, “Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçmiş ve yetkiyi millete vermiştir. Milletten seçme yetkisini almak millete ihanettir. Bunu kabul edemeyiz.” dedi.
Cahit Özkan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye ile ilgili açıklamalarının “operasyon sinyali” olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğine ait bir soruyu şöyle yanıtladı:
“Sayın Cumhurbaşkanımız bugüne kadar Türkiye’nin güvenliği, ulusal birlik, beraberlik ve kardeşliği, devletimizin parçalanamaz bütünlüğüne ait nereden gelirse gelsin her türlü tehdide karşı Türkiye Cumhuriyeti’nin devletiyle, savunma teknolojisiyle, Mehmetçiğimizle, milletimizle dayanışma içerisinde nasıl o tehditleri bertaraf ettiğimizi geçmişte gösterdi. Geçmişte nasıl ‘Bir gece birden gelebiliriz’ diyerek, bölgemizi ve ülkemizi tehdit eden terör örgütlerine karşı tutumumuzu koymuş ve ardından Afrin’de, İdlib’de, Cerablus’ta, Münbiç’te, Ayn el-Arap’tan Kamışlı’ya kadar olan M4 Karayolunun kuzeyinde ve güneyinde gereğini yapmışsak, şayet ülkemize, milletimize ve Mehmetçiğimize karşı bu cins taarruzlar olursa, tekrar, yine birebir azim ve kararlılıkla gereken yanıtı veririz.”
