Türk sporunun ve futbolunun sorunlarını birlik, beraberlik içinde masaya yatırıp tartışmayı ve çözüm önerileri ortaya koymayı hedefleyen beIN SPORTS’un röportaj serisi beUNITED’a bu hafta Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Muharrem Mehmet Kasapoğlu konuk oldu.
Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Muharrem Mehmet Kasapoğlu, beIN SPORTS’a yaptığı çok özel açıklamalarda Türk sporunun son yıllarda yaptığı atılımdan yaratılan spor kültürüne, sporun tabana yayılmasından %100 milli sporcu bursuna, hakemler üzerinden oluşturulan algıdan ekonomik sürdürülebilirliğe, saha zeminlerinin durumundan Tokyo 2020 ve Euro 2020’ye kadar kadar birçok önemli konuya değindi.
T.C. Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nun açıklamaları:
“Tüm dünya olağanüstü bir süreçten geçiyor. Bu her birimiz için beklenmedik pek çok şeyi ortaya çıkarıyor. Spor organizasyonlarından eğitim hayatına kadar her alanda biliyorsunuz ciddi etkileri var. Özellikle tabii ki bakanlığımız olarak hem gençlerimiz için hem spor camiamız için bu sürecin bir fırsata dönüşmesi bizim temel motivasyonumuz. Özellikle genç nüfusu dünyanın yüksek olan ülkelerinden bir tanesiyiz. Avrupa’nın en genç nüfusuna sahibiz. Gençliğimizin bu çerçevede taşımız olduğu potansiyel ve sporcularımızın bu anlamdaki motivasyonu hepimiz için önemli. Çok uzun vadeli hedefleri olan bir hükümetimiz, iktidarımız var. Gençlerimizin ve sporcularımızın, hedeflerine yürüdükleri bu yolda sunduğumuz imkanlara daha kolay erişmeleri için çalışıyoruz. Bu süreci spor camiasıyla, gençlik camiasıyla, eğitim camiasıyla el ele yürüttüğümüzü heyecan ve sevinçle ifade edebilirim. Ümit ederim ki tüm dünyayı etkileyen bu salgın bir an evvel tüm insanlıktan uzaklaşır. Tekrar mesafenin olmadığı, bu anlamda tabii temizlik, maske, mesafe kriterleri en önemli gündem maddemiz ama mesafeleri, maskeleri inşallah sağlıklı günlerdeki gibi bir kenara koyacağımız günler gelsin istiyoruz. Rabbim bu felaketten insanlığı bir an evvel kurtarsın. Duamız, temennimiz bu. Ama şu anda içinde bulunduğumuz duruma rağmen hep ifade ettiğimiz güçlü yürüyüşümüzü, güçlü yürüyüşümüzdeki inancımızı, heyecanımızı bir an olsun kaybetmedik. Bunu da zaten son günlerdeki müsabakalarda gençlerimizin aldığı sonuçlardan da görüyoruz. Kaybetmeye de hiçbir şekilde lüksümüz yok. Emek var, gayret var. Biliyorsunuz olimpiyatlar ertelendi. Şampiyonalar ertelendi. Buna yönelik çalışan sporcularımızın emeğinin heba olmaması adına onların inancının, motivasyonunun kırılmaması adına, biz de devlet olarak, bakanlık olarak tüm imkanlarımızı seferber ettik. Etmeye de devam edeceğiz.”
“Pandemi döneminde yatırımlarımızdan hiçbir şekilde geri adım atmadık”
Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye’nin çok uzunvadelivizyonunu açıkçası belirlemiş bir lider. Bu anlamda her alanda; eğitimi ile, sağlığıyla, altyapısıyla, sanayisiyle, ekonomisi ile… 19 yılın her alanında bir devrim var. Bu devrimin gençler ve spor camiası için olmadığını iddia etmek mümkün değil. Bilakis en güçlü yönlerimizden biri de, hem gençlik alanında yapılan devasa dönüşüm hem de spor alanındaki çalışmalar. Siz de ifade ettiniz, Cumhurbaşkanımızın spora olan ilgisi, sevgisi sözde değil. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan itibaren sayın Cumhurbaşkanımızın önderlik ettiği bir spor dönüşümü var. Sahalarıyla, salonlarıyla, semt yatırımlarıyla, havuzlarıyla devasa bir çalışma var. Bu tabii AK Parti iktidarı ile tüm Türkiye sathına yayıldı. Türk sporunun çok önceki dönemlerini de hem tesis açısından hem sporcu profili açısından çok iyi bilen birisisiniz. Çatısı akan salonlar mı dersiniz, zemininde ciddi sorunların olduğu stadyumlar mı dersiniz, bitmeyen inşaatlar mı dersiniz… Türkiye’nin çok ciddi sorunları vardı. Hamdolsun bunların her biri geride kaldı. UEFA’nın ifadesinde de var bu: Türkiye son 10 yılda dünyanın en çok stadyum yatırımı yapan, yeni stadyumlarına sahip ülkesi. Sadece yeni mi? Hayır. Modern de aynı zamanda. Kalite standartlarıyla rekabet gücü yüksek tesis envanterimiz var. Olimpiyat Stadyumu’ndaydım. Biliyorsunuz Şampiyonlar Ligi için stadımız hazır. Olimpiyat Stadı’mızın yeni hali, Türkiye’nin dört bir yanında devam eden inşaatlar, biten inşaatlar… Geçtiğimiz günlerde Göztepe Stadı’nın resmi açılışını yaptık. Eski halini de bilirsiniz. Adana’yı açtık. Önümüzdeki günlerde Hatay var, Giresun var, Ordu var. Devam ediyor. İllerde, büyük şehirlerde… Her yerde bir yandan dönüşüm var, çalışma var, gayret var. Pandemi dönemine az önce vurgu yaptık. Pandemi döneminde yatırımlarımızdan hiçbir şekilde geri adım atmadık. Tam aksine, fırsata dönüştüreceğiz. Tesisleşme noktasında da pandemi dönemini fırsata dönüştürüyoruz. Normal dönemdeki gibi tedbirlerle, gerekli önlemlerle süreçleri hızlı bir şekilde ilerletiyoruz. Açılmayı bekleyen pek çok tesisimiz de birikti. Sadece futbol olarak görmemek lazım. Biz sporu çok geniş bir bakış açısıyla değerlendiriyoruz. Türkiye’nin spor geleceğinde, pek çok branşta başarılı bir gelecek görüyoruz. Yüzmeden cimnastiğe, atletizme, tenise, güreşe… Her alanda sporcularımız bizi gururlandıracaklar, buna inanıyoruz. Bunların öncü başarılarını ilk kez 2019’da dolu dolu gördük. Pandemi döneminde bazı müsabakalar ertelenmişti ama son birkaç aydan beri sporcularımızın her alanda ortaya koymuş olduğu performans bizleri çok mutlu kılıyor. Biz de bu noktada imkanlarımızı sonuna kadar seferber etmeye devam edeceğiz.
“Yeni sloganımız: Erişilebilirlik”
Değişen tesisleşme sürecimizden az önce bahsettim. Bununla birlikte nüfus ve profil noktasında hızlı bir dönüşüm, değişim var. Bu alan dinamik bir alan. Dolayısıyla bu dinamik alanı çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Tesisleri yapmak yetmiyor, tesisleri sporcularla birleştirmeliyiz. Halkı spora yönlendirmek gerekiyor. Bununla birlikte spor kültürünü güçlendirmek gerekiyor. Spor kültürü konusunda kat etmemiz gereken bir yol var. Sporun tabana yayılması dediğimiz konu… Genci, yaşlısı, kadını, erkeği herkesi spor tesisleriyle buluşturmak lazım. O yüzden yeni dönemde sloganımız erişilebilirlik. Gece gündüz erişilebilirlik. Mesafe açısından erişilebilirlik. Devasa tesisler yerine butik tesisler yapıyoruz artık. Yeni süreçteki çalışmalarımız; butik havuzlarımız, butik salonlarımız, semt sahalarımız… Basketbolu, voleybolu, futbolu, hentbolu, tenisi… Her alanda hizmet sunabilecek, çok fonksiyonel alanlar ve bunların erişilebilirliği… Vatandaşımız yeter ki spora erişmek istesin. Onun önünü açmak, varsa engelleri kaldırmak bizim bu anlamdaki temel görevimiz. Dijital bağımlılık maalesef bize böyle bir durumu gösteriyor. Sporun cazibesini gençlerimize daha çok hissettirmemiz lazım. O yüzden söylüyorum: Erişilebilirlik. Antrenörleri ile, yöneticisi ile herkesin gençlerimizi spora teşvik etmesi lazım. Ailelerimiz en önemli unsur. Ailelerimizin bu anlamdaki tavrı, ilgisi çok önemli. Zira ailede bu işin önemli bir gündem olması lazım. Ben bazı annelerimizi, babalarımızı görüyorum. Çocuklarına bu noktada ciddi ilgi gösteriyorlar. Hakikaten altı çizilmesi gereken bir konu.
“1 milyon 300 bin çocuğumuza yetenek taraması yaptık”
Sporu tabana yaymak tek bir kurumun yapabileceği bir şey değil. İş birliği gerek. Okul öncesinden itibaren o kültürü kazandırma adına, yetenekleri keşfetme adına hepimize görev düşüyor. Bu çerçevede Milli Eğitim Bakanlığımızla iş birliklerimiz var. Okul öncesinden ilkokula, ilkokuldan orta okula, liseye, üniversiteye… Bu anlamda iş birliklerini daha da güçlendirmek durumundayız. Özellikle yetenek taraması. Yetenekli çocuklarımızın keşfedilmesi, farklı parametrelerle ölçülerek değerlendirilmesi ve spora yönlendirilmesi konusunda çalışmalarımız var. Bu anlamda takip ekibimiz yaklaşık 1 milyon 300 bin çocuğumuzun taramasını yaptı. 100 binden fazla çocuğumuzun yetenek noktasındaki takiplerine devam ediyoruz. Sporcu eğitim merkezlerimizde, olimpiyat hazırlık merkezlerimizde bir yandan onlarla ilgili süreç yürüyor. Bir yandan pandemi koşulları el verdiği sürece yetenek taramalarımız devam ediyor. Gerek eğitim camiamızla iş birliği gerek kurumlarla iş birliği sürekli artırılması gereken bir durum. Yüzme en temel branşlarımızdan biri. Yüzme bilmeyen kalmasın. Yüzme öğrenmek isteyen herkese yüzme öğretme hedefimiz var. Başta çocuklarımız… Gerektiğinde okuldan havuza biz götürüyoruz. Antrenörlerimiz, tesislerimiz, pırıl pırıl hepsi. Tüm öğrencilerimizin hizmetinde. Bazı okullarda tesisleşme çalışmalarımız devam ediyor. Havuzuyla, salonuyla, tenisiyle, futboluyla, basketboluyla… Gençleri sporla buluşturma adına hem bakanlıklarımızla iş birliği hem bakanlığımızın kendi tesisleri hem yerel yönetimlerle iş birliği devam ediyor.
“Milli sporculara %100 burs”
%100 milli sporcu bursu için 1 yıldan beri çalışıyoruz. Önce vakıf üniversitelerinden başladık. Spor demek emek demek. Spor demek uzun vadeli yatırım demek. Gencimiz başlıyor spora, belli bir noktaya gelince ben okulu tercih edeyim diyerek sporu bırakıyor veya spora devam edeyim, ikisi bir arada olmuyor deyip okulu bırakıyor. Bu olmaz. Bu bizim hayalimizdi ve hamdolsun gerçekleştirdik. Vakıf üniversitelerimizle protokol yaptık. Bir öğrenci milli sporcuysa, normal bir puan da alsa burslu olarak okuyor. Aileler bu durumdan ötürü ciddi anlamda memnuniyet var. Bunun en büyük kahramanı ailelerimiz, hocalarımız, sporcularımız. Bu çerçevede sporcu bursunu lise ve ortaokula kadar indirdik. Özel okullarda da artık milli sporcularımıza %100 burs var. Böylece hem sporcularımızın önünü açacağız hem de açıkçası ülkemizin yarınlarına hem avukat hem mühendis hem doktor hem de sporcu yetiştireceğiz. Bu profil çok çok daha farklı noktalara gelecek. Batı ülkeleri ile bu anlamda rekabet gücümüzü de artırma konusunda önemli bir mesafeyi kat ettik. Ben bu çerçevede hem vakıf üniversitelerimize hem de özel okullarımıza özellikle teşekkür etmek istiyorum.
“Birlikte olunca başarı kaçınılmaz”
Pandemi dönemini fırsata çevirme noktasında sporcularımıza bu anlamda müteşekkirim. Gerek Bakanlığımızın federasyonlarda sporcularımızla ciddi iletişimi, bu anlamdaki gayretlerimiz gerek sporcularımızın bu anlamdaki hakikaten hassasiyeti bu sürecin hamdolsun ki fırsata dönüşmesi noktasında başarılı olduğunu gösteriyor. Son günlerde aldığımız sonuçlar… Jimnastikten güreşe, güreşten yüzmeye ve pek çok alanda inanıyorum ki olimpiyatlarda sporcularımız, bu yıl bizleri ayrı gururlandıracak. Yıllardan beri voleybolda özel bir gayretimiz var. Federasyonun ayrı bir çabası var. Birlikte olunca, bir başarıya beraberce odaklanınca başarı kaçınılmaz. Mesela Yeşilyurt takımının kadın voleybolundaki başarısı geçtiğimiz günlerde… Yine bu hafta Cizrespor, Kızıltepespor… Her iki takım da Efeler Ligi’ne yükseldiler. Her iki takımı da kutlama şansım oldu. Kupalarını takdim etme şansım oldu. Açıkçası duygulandım. Çünkü biz fırsat eşitliğine çok önem veriyoruz. Biz bu anlamda spora erişilebilirliğin gayretini gösteriyoruz. Bunların sonuçlarını alıyoruz. Bu, ülkemizin sadece birkaç branşa değil, pek çok branşa odaklandığını ve bunda da sonuç aldığını gösteriyor. Bunları öncü başarılar olarak gördüğümü ifade ediyorum. Daha büyük başarılar inanıyorum ki çok kısa vadede gelecek. Voleybolda gelecek. Futbolda gelecek. Basketbolda gelecek. Yüzmede gelecek. Güreşte geliyor. Bunları daha da güçlendireceğiz. Spora yaptığımız yatırımın, verilen emeğin karşılığını alacağız. Çünkü gençlerimizde bunun inancı var. Az önce bahsetmiş olduğum o kenetlenme var. Birlik ve beraberlik bu noktada da 84 milyonu gururlandıracak bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor.
“Aile desteği çok önemli”
Spor kültürünü güçlendirme noktasında mesafe almamız lazım. Bu anlamdaki iş birliklerini artırmamız lazım. Yerel yönetimler, kulüpler, federasyonlar ve bununla birlikte eğitim camiası, aileler… Aile, gerektiğinde çocuğunun elinden tutacak getirecek. Onu motive edecek. Teşvik edecek. Gerektiğinde morali bozulunca destekleyecek. Yani bu birden bire oluşan bir şey değil. Gençliğinde de spor yapacak, yaşlılığında da spor yapacak. Spor demek bir defa fiziksel sağlık demek. Ruh sağlığı ve sosyal sağlık demek. Bu üçü birlikteyken “tam iyilik” hali oluyor. Bu üçü olmadan tam iyilik hali oluşmuyor. Sağlıkçıların tanımlaması bu. O yüzden spor kültürünün tabana yayılması Türkiye’nin tüm hedefleri açısından önemli bir aşamadır ve bunu gerçekleştirmek zorundayız. Bu anlamda medyayı da mutlaka ve mutlaka sporun çeşitliliğinin ortaya konması açısından unutmamak lazım. Bu çerçevede elbette. Futbol en popüler branş ama diğer branşları da tanıtma adına, gençlerimizi teşvik etme adına bu iş birliklerini güçlendirmek lazım. Bu işin duayen isimlerinden biri olarak siz de, inanıyorum ki bu konudaki çabanızı, her zaman olduğu gibi bundan sonra da göstereceksiniz.
“Futbolu ve sporu kaos ortamından kurtarmamız lazım”
Kaosortamı ve kaosun sürekli körüklenmesi… Çok yanlış bir yol bence. Bu yoldan dönülmesi lazım. Bu kaos ikliminin sporun tüm paydaşlarına, futbolun tüm paydaşlarına zarar verdiğine inanıyorum. Kısa vadede bu kaosu körükleyenlere belki katkı sağlıyor olabilir. Ama uzun vadede, başta ligin marka değeri olmak üzere, tüm paydaşlara zarar veriyor. Tüm paydaşları aşağı çekiyor. Bu sporun ruhuyla çelişiyor. Sporun ortamında kardeşlik var, pozitiflik var. Dolayısıyla bu kaos ortamından sporumuzu, futbolumuzu kurtarmamız lazım. Bunda da futbolun tüm paydaşlarına görev düşüyor. Federasyonları, yöneticileri, teknik ekipleri, sporcuları, taraftarları… Herkes şapkayı önüne koyup düşünmeli. Çünkü hepimiz aynı gemideyiz. O yüzden ligimizin marka değerini, takımlarımızın değerini aşağı çekme hakkımız yok. Burada bir iş birliği lazım. Her şeyden önce zihniyet değişmeli. Çok güzel ifade ettiniz, kaos ortamının bir an evvel kararlı şekilde bitirilmesi lazım ve bunun da el birliği ile ortaya konması lazım.
“Tek sorun hakemlermiş gibi algı oluşturulması yanlış”
Öncelikle ifade etmeliyim ki; hakemler üzerinden bir algı oluşturulmasına karşıyım. Sanki herkes görevini layıkıyla yerine getiriyor da tek sorun hakemlermiş gibi bir algı oluşturulmasını yanlış buluyorum. Herkes hata yapabilir. Herkesin hata yapabileceği bir ortamda hakemleri günah keçisi ilan etmek haksızlık olur. Tabii hakemlerimiz tartışmalı kararlar veriyorlar mı? Tabii ki oluyor. Hatalı kararlar oluyor mu, onlar da oluyor. Bunları çözeceğimize inanıyorum. Yeter ki aklı selim bir şekilde yaklaşalım. Yeter ki iyi niyetle yaklaşalım. Kasıt olmasın. Ben bu kuralların ve uygulamaların daha şeffaf ve tutarlı olması gerektiğine inanıyorum. Bir maçta kırmızı kart verilen pozisyona başka bir maçta faul dahi çalınmaması apaçık bir tezat. Tabii ki vicdanları yaralıyor. Tabii ki futbolun, seyircinin, taraftarın keyfini kaçırıyor. Bu kuralların elbette tutarlılığı olması lazım. Tabii ki bunların şeffaf şekilde uygulanıyor olması lazım. Ben bu anlamda, futbol federasyonunun hukuk kurullarının vermiş olduğu kararların gerekçelendirme noktasında daha hassas davranılması gerektiğine inanıyorum. Kararların gerekçelendirilmesi, biliyorsunuz evrensel hukuk konusu normlardan bir tanesi ve kararların gerekçeli bir şekilde detaylandırılarak kamuoyu ile paylaşması bu anlamda hukuken daha doğru. Ayrıca bu şekilde spekülasyonların önüne geçme açısından da bize çok ciddi mesafeler kazandıracağını düşünüyorum.
“Kulüplerimizin, gönül verenlere lâyık bir şekilde yönetilmesi gerekiyor”
Ülkemizde de, dünyada daspor kulüplerinin şeffaflığı sorun. Denetlenmesi konusu, yönetilmesi noktasındaki sorunlar… Bunların her biri açıkçası ivedilikle çözülmesi gereken konular. Dünyanın emeği var. Yatırımı var. Müthiş bir heyecan olan bir konu ve bu konunun birkaç tane sorumsuz yönetici ile çıkmaza sokulmasını ben futbol camiası için, spor camiası için haksızlık olarak algıladığımı ifade etmek istiyorum. Başarının ödüllendirilmesi gerekli, başarısızlığın değil. Somut kriterle yapılan harcamalar ve alınan sonuçlar… Bunların ölçülmesi gerek. Hem kulüplerde hem federasyonlarda. Ciddi bütçeler harcanıyor, ciddi gayretler ortaya konuyor. Bunların hem şeffaf şekilde paylaşılması gerekiyor. Bu camiaların evrensel yönetim ilkeleri ile yönetilmesi gerekiyor. Kulüplerimiz milletimize mâl olmuş kulüpler. Milyonlarca insanın gönül verdiği kulüpler. Gönül verenlere layık şekilde yönetilmesi gerekiyor. Bu doğrultuda geçtiğimiz yıl sporun tüm paydaşlarını bir araya getirdik. Spor camiamızın sporcusundan, yöneticisine, teknik ekibine kadar herkese gelin eteğinizdeki taşları dökün, derdiniz, sorunlarınız nedir? Ne düşünüyorsunuz? Nasıl olması gerekiyor dedik. Bu çerçevede de detaylı bir çalışmayı ortaya koydu herkes. Bu doğrultuda meclisimizle paylaştığımız çalışmalar var. İnanıyorum ki çok kısa vadede parlamentomuzun büyük çalışması ile sporda ve sporun paydaşı olan kulüpler ve federasyonda, yarınlarımızı çok daha güçlü şekilde yönetebileceğimiz, şekillendireceğimiz altyapıyı inşallah el birliği ile tesis edeceğiz. Hesap verilebilirliği, şeffaflığı ve bu çerçevede de taraftara layık yönetimlerin oluşturulması konusundaki yasal altyapıyı da inşallah hep birlikte görmüş olacağız.
“Korsan yayıncılık ve yasa dışı bahis ile mücadelede durmayacağız”
Gelirleri ve giderleri birlikte değerlendirmek lazım. Öncelikle giderler noktasında kulüplerin transfer harcamalarından personeline, diğer harcamalarına kadar şapkayı önlerine koyup durumu iyi değerlendirmeleri gerekiyor. Bir hocayla başlıyor, birkaç hafta geçmeden başka hoca ile devam ediyorlar. Bunu takip bile edemiyoruz. Hoca ile sözleşme imzalayıp işe başlamadan vazgeçiyorlar. Bu anlamda sürdürülebilirliği sağlamadan istediğiniz kadar geliriniz olsun… Bu mantalite ile finansal anlamda da ruhsal anlamda da başa çıkmak mümkün değil. Önce doğru yönetelim. Gelir sorunu olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’de devletin bu kadar desteği, halkın bu kadar ilgisi olduktan sonra açıkçası bizim tüm bileşenleri göz önünde bulundurup, şapkayı öne koyup az önce söylediğim gibi özeleştiri yapıp yola devam etmemiz lazım. O yüzden tabii ki yasa dışı bahis ve korsan yayınla mücadele konusunda devletimizin diğer birimleriyle iş birliği yapıyoruz. Bu konuda durmayacağız.
devletimizin bu anlamda diğer birimlerle iş birliği, bunlarda durmayacağız. Ama bizlerin sürdürülebilir bir spor yönetimi anlayışını her türlü popülizmden uzak şekilde ortaya koymamız lazım. Taraftarı üzmeye, milyonları üzmeye hiçbirimizin hakkı yok. Taraftarlarımızın layık olduğu yönetim tarzında diyorlar ki, yönetici bulamazsınız kulüplere. Hiç inanmıyorum. Bilakis yönetmeye layık insanlarla kulüplerimizi daha çok buluşturabilecek bir yasal altyapıyla yarınların her alanda güçlü kulüplerini inşa edebiliriz.
“En yeni stadyumlar Türkiye’de”
Biz statları en güzel hali ile en modern şekli ile sıfır kilometre olarak alıyoruz. Kulüplerimize yerel yönetimlerimize teslim ediyoruz. Bu kulüpler yerel yönetimler buraların en güzel şekilde işletilmesinden sorumlu olarak devralıyorlar. Maalesef bu yıl zeminlerle ilgili ortaya çıkan durum sonrasında bakanlık olarak yeni yaptırımları gözden geçirme çalışmalar ortaya koyduk, bir yandan bu devam ediyor. Bir yandan federasyon ile konuştuk. Federasyonumuz bu çerçevede yeni bir modelle bu işi şansa bırakmadan, çünkü sporcu sağlığı her şeyin üzerinde, gerekli çalışmaları yapacak. UEFA bile artık kabul etti; en yeni stadyumlar Türkiye’de. En modern stadyumlar işçiliği ile malzemesi ile her açıdan her şey mükemmel. Bunlara bakacağız. Bunlara bakmayanlar da gereken müeyyide ile karşılaşacaklar. Başka çaresi yok.
“Türkiye spor turizminde bir marka”
Türkiye spor turizminde bir marka. Bizim derdimiz de bu markayı daha güçlü hale getirmek. Her türlü iklim zenginliğine ve doğal güzelliğe sahibiz. Bununla birlikte tesis altyapımız mükemmel ötesi. Bunu ilgili spor severle buluşturmak bize de bu düşüyor. Spor turizmini nasıl daha kurumsal bir şekilde yukarı taşırız diye geçtiğimiz yıl yine bir tarafları topladık, çalıştay yaptık. Edirne’den Kars’a, Mersin’den Sinop’a kadar nerede ne var, nasıl dünyaya açarız bunu çalışıyoruz. Her türlü spor için her türlü altyapı var. Bir yerde kayak yapıyorsunuz bir tarafta aynı zaman diliminde dalış yapabiliyorsunuz. Bir yerde yüksek irtifa gerektiren kamp çalışmaları var. Diğer tarafta otomobil ve motor sporları için altyapı var. Bunları taraftarla, sporcuyla buluşturma adına spor turizmi alanında ciddi mesafeler kat ediyoruz. Tabii organizasyonların ev sahiplikleri yani hizmet standartlarımızla insanımızın sıcaklığı, samimiyeti birleşince çok farklı bir durum ortaya çıkıyor. Geçen hafta 56. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nu gerçekleştirdik. Uluslararası katılım yüksekti. Dedim ya; doğal zenginlik. Kapadokya’da başlayacaktık inanılmaz kar yağışı Konya’ya aldık. Konya’da yine yağmurla başladı. Kapadokya’da kar gördü sporcular. Diğer tarafta güneş diğer tarafta bulutlar her mevsimi her güzelliği gördüler. Türkiye’nin dört bir tarafının güzellikleri hakikaten apayrı. Hem ülkemizi tanıtma adına hem spor camiasını bu çerçevede ülkemizdeki tesislerle altyapıyla buluşturma adına bize çok görev düşüyor. Bu anlamda güzel iş birliklerimiz çalışmalarımız var. Tabii bununla birlikte bisiklet de Cavendish ile bir araya geldik. Onu ben veledrom açılışımıza davet ettim. Türkiye’nin ilk velodrom inşasına başladık Konya’da. Bu olimpik veledrom. Hem ülkemizdeki sporculara hitap edecek hem dünyadan gelecek sporcuları ağırlayacak ve 6 ay içinde tamamlayacağız. 5. İslam oyunlarını Konya’da düzenleyeceğiz. Bu tesisimizi de ona hazırlıyoruz. Bununla birlikte dünya göçebe oyunları var. İznik’te bir yandan o çalışmalar devam ediyor. Türkiye her türlü spor organizasyonunu golften atletizme, jimnastiğe, güreşe yüzmeye her türlü organize ediyoruz. Formula 1, ralli şampiyonası yani her branşa en güzel şekilde ev sahipliği yapıyoruz. Yapmaya da devam edeceğiz. Çıtamızı hep yukarıya taşıyacağız. Gayemiz bu gayretimiz bu. Bu çerçevede tüm takım arkadaşlarıma bakanlık ailemize teşekkür ediyorum. Amacımız bu ülkenin kıymetli halkının layık olduğu seviyeyi her açıdan daha yukarı taşımak.
“Şampiyonlar Ligi’ni seyirciye açma konusunda ciddi bir niyetimiz var”
Tabii şimdi de Şampiyonlar Ligi Finali var. Seyirci konusunda yakın takipteyiz. Seyirciye açma konusunda ciddi niyetimiz var. Çalışmalarımız bir aşamaya geldi. İlgili kurumlarla iletişim halindeyiz. Standartları belirleme aşamasındayız ama hem yurtdışından gelecek ciddi seyirci konusu. Hem resmi heyetler hem sporseverler noktasında hem ülkemizden gençlerimizin özellikle talepleri var bana ulaşan. İnşallah bu tedbir sürecini en güzel şekilde atlatmayı umuyoruz. Vaka sayıları için alınan önlemler bir yandan devam ederken bir yandan da seyirciye yönelik hazırlıklarımız devam ediyor. Türkiye her zamanki gibi muhteşem ev sahipliği yapacak. Dünyanın en güzel şehri İstanbul. Güzelliklerini dünyaya tanıtacağız. Gelen sporseverlere İstanbul’un bir kez daha muhteşemliğini ispat edeceğiz. İnşallah futbolun güzellikleriyle dolu bir akşamı her iki takım inşallah ortaya koyacaklar
“Milli takım futbolcularımız aynı zamanda bir rol model”
İyi bir jenerasyon var. Hocamızın gayretleri Şenol hoca ile zaman zaman bir araya geliyoruz. Uzun mütalaalar yapıyoruz. Hocamızın bu anlamdaki birikimi hem konuya olan ilgisi önemli bir avantaj. Hocalarımız ülkemizin yetiştirdiği değerler, açıkçası bizim en büyük zenginliklerimizden bir tanesi. Sporcularımız yine Avrupa’da bizi başarıyla temsil eden arkadaşlarımız. Bu gençler aynı zamanda bir rol model. Onların izinden gelecek gayretiyle çalışkanlığıyla karakteriyle onların yolunda yürüyecek gençler var. İnanıyorum yarınların Türkiye’si çok farklı olacak. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu 2023 vizyonu, 2053 vizyonu, 2071 vizyonu bunlar içi dolu vizyonlar. Biz de maçlara inşallah gideceğiz ve takımımızı yalnız bırakmayacağız. Sporcularımıza inanıyorum ki bu anlamda inşallah liglerini bitirince bir araya gelecekler. Heyecan duyuyoruz. Son süreçteki performansları bizi ayrı gururlandırdı. İnanıyorum ki futbolu ile basketbolu ile voleybolu ile diğer branşlarıyla sporumuzun güçlü yürüyüşüne devam edeceğiz.
“Yürüyüş benim en çok zaman ayırmaya çalıştığım konulardan bir tanesi”
Spor yapmak istiyorum. Mümkün olduğunca yüzmeye çalışıyorum. Yürüyüş benim çok zaman ayırmaya çalıştığım konulardan bir tanesi. Rize doğasıyla insanıyla çok apayrı bir şehir. O yüzden sizle birlikte yaptığımız rafting programımız da çok keyifliydi. Güzel de bir iklime denk gelmişti. Rafting açısından uygun bir zamandı. Ülkemiz tam bir cennet vatan. O yüzden spor içinde çok uygun ortamları bize sağlıyor. Diyorum ya; sporu tabana yaymamız lazım diye, her birimizin fırsat bulamamaktan, zaman yokluğuna şikayet etme lüksü yok. Mutlaka zaman ayırmamız gerekiyor.
Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Avrupa Süper Ligi için; “Açgözlü bakış açısıyla kimsenin bu duyguyu yok etme hakkı yok.” ifadelerini kullandı. Kasapoğlu; “Çok güzel bir yaklaşım; aç gözlülük. Futbol demek duygu demek. Futbol demek ihtimaller demek. Futbolu sadece finansal tablolardan ibaret görmek, futbola, futbolsevere, gençlere çocuklara milyarlarca insana haksızlık olur ve bunun kimseye de faydası olmaz. Oluşturulmaya çalışılan ligin bir finansman oluşturma çabası olduğunu hepimiz biliyoruz. Böyle bir ihtiyacın niçin ortaya çıktığını ilgili kulüplerle bu işin inisiyatifini alan kişilerce irdelenmesi gerekli. Niçin böyle bir kâr maksimizasyonunu bu anlamda ya da finansal ihtiyacı hissettiler. Belli ki bir takım finansal sorunları var. Bunları biliyoruz. Birilerinin kâr maksimizasyonu için milyonlarca insanın, gencin umudunu çalma hakkı yok. Finansal olarak kadro olarak göreceli anlamda daha az popüler takımın, bu anlamda daha güçlü takımla mücadele etme şansını ortadan kaldırmamak lazım. Taraftarın bu anlamdaki izleme keyfini yok etmemek lazım. Materyalist yaklaşımla sporu yok etmemek lazım. Bu çerçevede inanıyorum ki gelinen nokta tabi ki ilgili kulüplerin tüm camia olarak özeleştiriyi bir kenara bırakmaması lazım. Buna da itirazım yok ama bu duyguyu materyalist anlayışlarla siz de bahsetmiş oldunuz. Açgözlü bakış açısıyla kimsenin bu duyguyu yok etme hakkı yok” dedi.