Netflix’in Bridgerton dizisi milyonlarca izleyiciye sahip. Pekala dizideki Kraliçe Charlotte ve Kral III. George’un aslında nitekim tarihin tozlu raflarında yattığını biliyor muydunuz? Buyurun…👇
Kaynak: https://www.nationalgeographic.com/hi…
Netflix’in Bridgerton dizisini bilmeyen yoktur. Julia Quinn’in romanlarından esinlenerek ortaya çıkan dizide, Bridgerton kardeşlerin İngiltere sosyetesinde kurdukları duygusal bağları izliyoruz.
Dizide Kraliçe Charlotte’ın yanı sıra,
Kral George karakteri de bulunuyor…
Peki bu karakterlerin aslında tarihin tozlu raflarında nitekim yer aldığını biliyor muydunuz?
Hemen anlatalım isterseniz!👇
Mecklenburg-Strelitz kökenli kraliyet ailesinden gelen Kraliçe Charlotte, III. George’un da eşiydi.
17 yaşındaki Sophia Charlotte, 1761 yılında Londra sarayına birinci sefer adım attı. Ama daha evvel ne İngiltere’ye adım atmıştı ne de kocası olacak bireyle tanışmıştı.
Kraliçe 1744 yılında Kuzey Almanya’da Mecklenburg-Strelitz’de dünyaya geldi.
Avrupa aristokrasisin başka üyelerinin ‘taşra düklüğü’ olarak gördüğü olağandan çok daha farklı bir hayat geçirdi. Bu durum, uzak diyarlardaki bir prens ile tanıştıktan sonra tam manasıyla lehine bir duruma dönüşecekti.
1760 yılında III. George’un babasının mevti, onu İngiltere Hükümdarı pozisyonuna taşıdı.
Henüz evlenmemiş olması ulusal bir problem haline geldi. Kral George’un bir eşe muhtaçlığı vardı ve danışmanlarıyla birlikte Protestan kökenli bir prenses için arayışa geçtiler.
Charlotte’ın şimdi tanınmışlığı yoktu. Bu nedenle de hiçbir siyasi irtibatı olmadığı düşünülüyordu.
Bu durum hükümdarın danışmanları tarafından olumlu bir özellik olarak görüldü. Bu nedenle George, Charlotte’ ile hiç tanışmamış olmasına karşın 1761 yılında evlenme teklifi etti. Charlotte kabul etti ve evlilik İngiltere’ye ayak bastıktan tam 6 saat sonra gerçekleşti.
İngilizce bilmemesine ve düğün gününden evvel kocasıyla hiç tanışmamış olmasına karşın Charlotte artık Büyük Britanya ve İrlanda’nın kraliçesiydi.
Evlilikten kısa bir müddet sonra Charlotte bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Kraliçe Charlotte, evliliği boyunca tam tamına 15 çocuk doğurdu!
Kraliçe Charlotte ve Kral George birbirlerine aşık mıydı?
Tarih raporlarına nazaran kral ve kraliçenin memnun bir evliliği vardı. III. George sadık babaydı. Fakat İngiliz aristokrasinin resmi kuralları nedeniyle kayınvalidesiyle daima olarak çatışma halinde olan Charlotte, bu yaşama adapte olma konusunda az da olsa zorlandı.
Charlotte’ın kraliyet hayatının yarattığı can zahmetine karşın etraftaki baskı ve beklentilerle başa çıkmak için kendi yollarını buldu.
Evlendikten bir yıl sonra Kral George, kraliçeye Buckingham Düklerine ilişkin büyük bir mülk satın aldı. Günümüzde Buckingham Sarayı olarak bilinen bu mesken, ‘Kraliçe’nin Evi’ olarak isimlendirildi. Charlotte, orada kitap okuyarak ve klavsen çalarak refah içinde yaşadı.
Kral George’un “deliliği” hakkında ne biliyoruz?
Çiftin memnunluğu maalesef ki uzun sürmedi. 1765 yılında Kral George, o kadar büyük bir akıl hastalığıyla uğraş ediyordu ki danışmanlar Charlotte’ın süreksiz olarak tahta geçmesini bile önerdi.
Kral George bu hastalığı atlatsa da tekrardan nüksetti ve her şey geri dönülemez bir yola girdi.
George, mani, depresyon, halüsinasyonlar ve nöbetler geçirdi. Tarihçiler, Kral George’un aile üyelerine saldırdığını ve hatta cinsel istismara bile kalkıştığını raporladı.
Bu hastalık nöbetleri kraliçeyi tam manasıyla harap etti.
1788 yılında Charlotte’ın yardımcısı Franscis Burney, ‘Kraliçe içindeki bâtın endişeye yenik düştü’ diye yazdı. Raporun devamında nazaran Kral George’un geçirdiği nöbetler sıklaştı ve Kral izole edildi. Hatta ve hatta hapsedildi.
Sonrasında oğulları IV. George tahtı bir müddetliğine devraldı.
Fakat Kral III. George maalesef ki hayatının sonuna kadar bu hastalıkla pençeleşecekti. Raporlarda 1789 yılında kraliçenin saçlarının gerilimden beyazladığı dipnot olarak düşülmüştür. Kraliçe Charlotte 1818 yılında öldüğünde kocası o kadar hastaydı ki karısının öldüğünü bile anlayamayacak durumdaydı.
Kraliçe Charlotte nitekim İngiltere’nin birinci siyahi kraliçesi miydi?
Günümüzde Charlotte, kocasının akıl hastalığıyla ilişkili olan tarihi bir figür olarak bilinse de bir kısım Charlotte’ı Büyük Birtanya’nın birinci siyahi (ya da melez) kraliçesi olduğunu argüman ediyor. Onlarca yıldır tarihçiler, Charlotte’ın Portekiz aristokrasisiyle olan irtibatının yanında cetlerinin siyahi olup olmadığını tartıştı.
Kraliçe Charlotte’ın “Afrikalı” özellikleri taşıdığı söyleniyor.
Rivayetlere nazaran de Kraliçe Charlotte’ı hoşluk algılarına uydurabilmek için beyaz olarak tasvir ediliyor. Ama kraliçenin gerçek hayatta nasıl göründüğünü belirlemek imkansız. Bu nedenle bu tartışmalar muhtemelen asla çözülmeyecek.
Siz neler düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!
