Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan, “Güney sonlarımız boyunca 30 kilometre derinliğinde inançlı bölge oluşturma kararımızın yeni bir safhasına geçiyoruz. Tel Rıfat ve Münbiç’i teröristlerden temizliyoruz.” dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Küme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, bölgesel ve global krizleri Türkiye için fırsata çevirmeyi sağlayacak çalışmaları ihmal etmediklerini söyledi.
Libya’dan Karabağ’a kadar, Türkiye’nin kardeşlerine dayanak verdiği her yerde zafer nidaları yükseldiğini belirten Erdoğan, “Bölgemiz üzerinde yapılan ve aleyhimize sonuçlar doğuracak her hesabı bozduk, bozuyoruz.” diye konuştu.
Erdoğan, ilahi adaleti de unutmamak gerektiğini söz ederek, Arapların “men dakka dukka” diyerek işaret ettiği hakikatin eninde sonunda herkesin kapısına dayandığını vurguladı.
Türkiye’nin güney hudutları boyunca yaşanan güvenlik meselelerine ve insani trajedilere kayıtsız kalan Batı dünyasının, Karadeniz’in kuzeyinde başlayan bir sıcak çatışmayla kendini benzeri bir krizin tam ortasında bulduğunu lisana getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bizim, 11 yıldır taşıdığımız yükün çok küçük bir kısmıyla şimdi 3 aydır yüzleşenler şimdiden feveran etmeye başladılar. Türkiye’nin yıllarca tüm yükünü çektiği, güvenlik ittifaklarına katkı vermek yerine imkanlarını kendi refahlarını artırmak için kullananlar, Ukrayna krizi sonrası NATO’nun kapısına dayandı. Tekrar ediyorum ekranları başında bizi izleyen vatandaşlarıma, memleketler arası topluluğa; İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurusu işte bu türlü bir sürecin eseridir. Biz, her iki ülkenin de NATO üyeliğine, terör örgütü PKK’ya ve uzantısı kuruluşlara verdikleri dayanak sebebiyle karşı olduğumuzu çabucak ve açıkça ilan ettik. NATO bir güvenlik kuruluşudur. NATO, terör örgütlerine dayanak kuruluşu değildir. Hasebiyle bu terör örgütlerine bu ülkelerin, İsveç, Finlandiya, Almanya, Fransa, Hollanda… Polisleriyle birlikte bunları müdafaa altına alıyorlar ve terör örgütü başının posterleriyle birlikte bu yürüyüşleri yapıyorlar. Almanya’da, Hollanda’da, Fransa’da, İsveç’te bu türlü. Hatta hatta kendi parlamentolarında bunların başlarını konuşturuyorlar. Daha ileri gidiyorlar, AİHM önünde çadırlar kurmak suretiyle para topluyorlar. Bütün bunlar göz önündeyken biz nasıl olur da bunlara ‘buyurun, gelin girin’ diyebiliriz?”
Daha evvel Türkiye’deki idarelerin Yunanistan’ın NATO’ya girişini desteklediğini anlatan Erdoğan, ABD’nin 9 üssünün Yunanistan’da kurulmasına imkan hazırlandığını lisana getirdi.
“Tarihten hiç ders almıyor musun?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bir mühlet evvel Yunanistan ile “Yüksek Seviyeli Stratejik Konsey” muahedesi yaptığını anımsatarak, şunları söyledi:
“Dün Dışişleri Bakanı’ma da söyledim. Biz, Yunanistan ile Yüksek Seviyeli Stratejik Kurul mutabakatımızı bozduk. Çünkü biz şahsiyetli dış siyasetten yanayız. Şayet dış siyasette şahsiyetini kaybetmiş olanlar varsa onlarla birlikte olmayı asla düşünemeyiz.
İkide bir uçaklarınla kalk, bize şov yap. Ne yapıyorsun sen? Kendine gel. Tarihten hiç ders almıyor musun? Tarihte neredeydin, artık neredesin. Ondan sonra başlıyorsun ağlayıp sızlamaya. Türkiye ile dans etmeye kalkma, yorulur, yolda kalırsın. Onun için de bu muahedeyi ortadan kaldırmak suretiyle, arkadaşlarıma da söyledim, bunlarla artık ikili görüşmeleri de yapmıyoruz ve yapmayacaksınız. Zira bu Yunanistan yola gelmeyecek. Neymiş, Amerika’da Rum lobisiymiş, oraya gidecek, orada kongrede konuşma yapacak, o kongrede aleyhimize kelamlar sarf edecek. Arttan Davos’a gidecek. Biz artık bunlardan bıktık. Dürüst olacaksan karşımızda koltuğun hazır ancak dürüst olmazsan kusura bakma.”
“Arayan arayana”
Erdoğan, Türkiye’nin muvafakati olmadan İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliği mümkün olmadığı için ağır bir diplomasi trafiği yaşandığına işaret ederek, “Arayan arayana. Niye bu ülkelerin üyeliğine karşı olduğumuzu örnekleri ve münasebetleriyle anlattık. Şu ana kadar da önümüze bizim ihtirazi kayıtlarımızı izale edecek somut rastgele bir evrak konabilmiş değildir. AB üyeliği sürecimiz başta olmak üzere pek çok acı deneyimle evraka bağlanmamış kelamlara inanmamız asla mümkün değildir.” sözünü kullandı.
Türkiye’nin, İsveç ve Finlandiya ile bu ülkelerin üyeliği konusunda ısrarcı olanlardan terör örgütleriyle temaslı tüm kurumların kapılarına kilit vurmalarını istediğini lisana getiren Erdoğan, geçmiş bir yana bu günlerde dahi Avrupa’da ve bu ülkelerde, terör örgütü yandaşlarının şımarıklıklarına, Türkiye aleyhtarı faaliyetlerine nasıl göz yumulduğu ve dayanak verildiğinin ortada olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü PKK ve uzantısı kuruluşların temsilcilerini en üst seviyede ağırlayanların, Türkiye’nin terörle uğraş hassasiyetlerine hürmet duyduklarına dair kelamlarının inandırıcı olmadığını söyledi.
Erdoğan, Avrupa’nın terör örgütlerine dayanağını anlatan bir görüntü gösteriminin akabinde konuşmasına şöyle devam etti:
“Dünyanın en eli kanlı terör örgütünü demokrasi havarisi üzere göstermeye uğraşanlar, bizim nezdimizde PKK’nın öldürdüğü bebeklerin, bayanların, yaşlıların, öğretmenlerin, güvenlik güçlerimizin katilleriyle birebir saftadır. Çocukları örgüt ve onun siyasi görünümlü yapısı tarafından dağa kaçırılan Diyarbakır annelerinin çığlıklarına kulaklarını kapatan Avrupa’nın, silahlı katil teröristlerden ekolojik kahraman çıkarma uğraşları beyhudedir. PKK yandaşlarının faaliyetlerini sivil toplum görünümüne sokarak desteklerken, bizim insanımızın mescitleri, dernekleri, tertipleri üzerinde baskı kuranlar demokrat değil, en ilkelinden birer faşisttir. Türkiye’ye parasıyla vermedikleri silahları, teçhizatları, savunma sanayi eserlerini terör örgütüne bilabedel aktaranlar hukuk devleti değil, terör devleti sıfatını hak eder.
Ülkelerinde devşirilen, ideolojik ve fiziki eğitime tabi tutulan teröristlere her türlü kolaylığı gösteren, bizim kendilerine verdiğimiz listelerdeki teröristleri ise takip dahi edemeyenler NATO’ya nasıl bir katkı verebilir ki? Biz evvel samimiyet arıyoruz. Ortak güvenlik şemsiyesi içindeki samimiyetin yolu evvelemirde terörle uğraştaki samimiyetten geçer. Teröriste böylesine pervasızca ve kolaylıkla yol veren bir ülke mi bir tehdit karşısında bizimle ortak çaba edecek? Terör örgütleriyle bu kadar iç içe geçen bir ülke mi ortak düşmana karşı dirayetli duruş sergileyecek? Bizim güney sonlarımızı teröristlere karşı korumak için yürüttüğümüz harekatlara ‘işgal’ diyecek kadar sıkıntıdan uzak olanlar mı ortak düşmana karşı yanımızda yer alacak? Hani biz koalisyon güçlerinde beraberdik. Ne oldu? Bu türlü bir beraberlik var mı? Yok. Bu sorulara tatmin edici, kesin, net yanıtlar bulmadan ve bağlayıcı evraklar görmeden halimizi değiştirmeyeceğiz.
İşte buradan bir defa daha tekrar ediyorum; güney hudutlarımız boyunca 30 kilometre derinliğinde inançlı bölge oluşturma kararımızın yeni bir safhasına geçiyoruz. Tel Rıfat ve Münbiç’i teröristlerden temizliyoruz. Akabinde da kademe basamak öteki bölgelerde birebirini yapacağız. Türkiye’nin bu legal güvenlik adımlarına bakalım kimler dayanak verecek, kimler köstek olmaya çalışacak, göreceğiz.”
“Ümit ederiz Türkiye’nin güvenlik hassasiyetlerini anlarlar”
Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği konusundaki yaklaşımının fırsatçılık değil terörle gayret konusunda prensipli bir duruş olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Ümit ediyoruz ki hem bu iki ülke hem de onların üyeliği için canhıraş uğraş gösterenler Türkiye’nin güvenlik hassasiyetlerini anlar ve gereğini yapar. Bu türlü bir durumda bugüne kadar NATO içindeki yükümlülüklerini bihakkın yerine getiren bir ülke olarak biz de üzerimize düşeni yaparız.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Herkesin lafını ettiği, istismarını yaptığı Ukrayna krizinin tahliline katkılarımız bile tek başına müttefiklerimizin ve dostlarımızın güvenliğine katkıda bulunma konusunda sözümüzün eri olduğumuzun ispatıdır.” dedi.
(Bitti)
