Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Anayasanın birinci dört unsurunu değiştirme fikri CHP’nin ve münasebetiyle tüm CHP’lilerin iradesi midir, yoksa Kılıçdaroğlu’nun şahsî fikri midir? Şayet bu CHP’nin kurumsal iradesiyse ortada ülkemiz açısından çok vahim bir sorun var demektir. Yok, bu Kılıçdaroğlu’nun kendi görüşüyse, bu durumda da partisinin siyasetlerinden farklı ajandaya sahip bir siyasetçi ile karşı karşıyayız demektir” dedi.
“Biz ‘yeni anayasa’ diyoruz, birileri de ‘gerekirse birinci dört maddeyi de değiştiririz’ diyerek PKK güdümündeki siyasi yapıya göz kırpıyor”
TBMM’nin açılışında yaptığı iktisat gündemine ilişkin açıklamaları hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yoklukların, yoksullukların, baskıların, zulümlerin Türkiye’sinden bölgesinin ve dünyanın en güçlü ülkelerinden birisi haline hangi zorluklarla, hangi gayretlerle gelindiğini katiyen unutamayız. Gençlerimiz eskiyi bilmediği için bu mukayeseyi yapmakta elbette zorlanacaklardır. Gençlerimize tavsiyemiz, kendilerine emanet edeceğimiz bu ülkenin ve milletin geleceği için kimin ne hayali var, ne projesi var, ne uğraşı var ona bakmalarıdır. Sadece konuşmuş olmak için, sadece birilerine beğenilen görünmek için, sadece günü kurtarmak için aklına geleni söyleyenden siyaset adamı olmaz, devlet adamı hiç olmaz” halinde konuştu.
Erdoğan, “Mesela biz ‘yeni anayasa’ diyoruz, birileri de çıkıyor ‘gerekirse birinci dört maddeyi de değiştiririz’ diyerek çabucak PKK güdümündeki siyasi yapıya göz kırpmaya çalışıyor. Bakıyorsunuz ittifakın bir öbür kanadı birebir şeyleri söylüyor. Buradan söylüyorum, anayasanın birinci dört unsurunu değiştirme fikri CHP’nin ve münasebetiyle tüm CHP’lilerin iradesi midir, yoksa Kılıçdaroğlu’nun ferdî fikri midir? Şayet bu CHP’nin kurumsal iradesiyse ortada ülkemiz açısından çok vahim bir sorun var demektir. Zira bu durumda CHP anayasa üzere temel bir bahisten başlayarak tümüyle HDP’nin vesayetine girmiş demektir. Yok, bu Kılıçdaroğlu’nun kendi görüşüyse bu durumda da partisinin siyasetlerinden farklı ajandaya sahip bir siyasetçi ile karşı karşıyayız demektir” diyerek salonda bulunanlara CHP ile HDP ortasındaki ilgileri anlatan bir görüntü izletti.
Görüntünün sonunda Erdoğan, “Biliyorsunuz bugün 6-8 Ekim olaylarının 7. yıl dönümü. Kandil’deki PKK elebaşlarının daveti üzerine HDP’nin o dönemki yöneticileri Suriye’deki olayları mazeret ederek yandaşlarını sokaklara salmış ve onlarca suçsuz insanın kanını dökmüştü. Gördükleri her sakallıyı, kendilerinden olmayan herkesi linç eden bu gözü dönmüş alçakların Yasin Börü başta olmak üzere pek çok saf insanı nasıl vahşice katlettiğini daha dün üzere biliyoruz. Okulları, yurtları, otobüsleri, meskenleri, sokakları ateşe veren azgın güruhu harekete geçirenler bugün cezaevinde ellerindeki kanın hesabını veriyor. Kılıçdaroğlu da tıpkı devirde günahsızların kanlarının hesabını sormak yerine PKK ve HDP’nin sokağa saldığı azgın güruha ‘hükümet bütün bu problemleri başımıza açan kendisi değilmiş üzere şimdide misli ile vereceği cezalarla halkı sindirmeye çalışmaktadır’ diyerek bunlara art çıkmıştır. CHP’nin kimi milletvekillerinin, kimi parti yöneticilerinin sergiledikleri rezillikleri saymıyorum bile. Tek parti devrindeki faşist uygulamaları esasen başlı başına yüz karası olan CHP’nin 28 Şubat’tan 6-8 Ekim olaylarına, Suriye sıkıntısından Akdeniz’deki gelişmelere kadar yakın tarihimizin her kritik probleminde nasıl ülkenin ve milletin karşısında saf tuttuğunu unutamayız. Türkiye’nin tüm hudut ötesi harekatlarını, bölgesel ön alma maksatlı tüm diplomatik uğraşlarını engellemeye çalışan bu partinin yerli de ulusal de olmayan siyasetlerini milletimize her fırsatta tekrar tekrar anlatacağız. Tarih, CHP üzere cumhuriyetin en eski partisini HDP üzere bir terör kuklasının buyruğuna verenlerden elbette hesap soracaktır” sözlerini kullandı.
“Hayali bir makama talip”
CHP’nin bir yandan ittifakın bir türlü ismi konamayan partisi HDP’yi, bir yandan resmi ortağı partiyi yönetim etmek için kırk takla attığını belirten Erdoğan, “HDP’nin Millet İttifakı’nın ortağı olduğu gerek bu partinin yöneticilerinin beyanlarıyla, gerekse CHP’nin belediyelerindeki uygulamalarıyla inkarı mümkün olmayan bir gerçek ortaya çıkmıştır. DÜZGÜN Parti’nin bu gerçeğe kör sağır kalarak kendi pozisyonunu müdafaa uğraşı artık sürdürülebilir değildir. Bu partinin başındaki hanımefendinin cumhurbaşkanlığından vazgeçip başbakanlığa talip olması da esasen bu trajikomik imgeyle ilgilidir. HDP tarafı, hanımefendinin cumhurbaşkanlığı adaylığını asla kabul etmeyeceğini zati açıklamıştır. Yani bir manada HDP Millet İttifakı’ndaki bâtın paydaşlık hakkını kullanarak bu hanımefendiyi veto etmiştir. Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yönetildiği, bundan sonra da birebir sistemle devam edileceği gün üzere aşikarken, hayali bir makama talip olunmasının gerisinde bu vetonun, bu dayatmanın siniye çekilmesi vardır. Lafa gelince vatan millet edebiyatı ile mangalda kül bırakmayanların, terör örgütünün güdümünde siyaset yapar duruma düşmesi büyük bir acizliktir. Allah kimseyi bu türlü bir duruma düşürmesin. Çabayı milletin önünde, er meydanında yapmak yerine kapalı kapılar akabinde kapalı pazarlıklarla yürütmeye çalışanların akıbeti işte bu türlü olur. Gerçi çıkıp buna da itiraz edeceklerdir lakin görüntü ortada. Bir yanda PKK’nın ve onun güdümündeki HDP’nin sufleleriyle siyaset yapan bir muhalefet genel lideri, başka yanda birebir partinin vetosuyla hayalinden vazgeçen lafta âlâ fakat oldukça makus duruma düşmüş bir diğer muhalefet genel lideri. Bu tablonun inkarı mümkün mü? Öteki yandan bu hanımefendinin ’28 Şubat kararlarına ben imza attım, hepsine de gönülden inanıyorum, uygulanması gerektiğine de gönülden inanıyorum’ kelamını de unutmadık. Tıpkı hanımefendinin bugün çıkıp ‘Başörtüsüne uzanan eli kırarım, kopartırım diyen bendim ben’ sözüyle sergilediği tutarsızlığı milletimiz elbette görüyor. Beşerde prensip ve onurlu olmayınca işte bu türlü her periyotta ne söylemesi gerekiyorsa onu ağzından saçmaktan geri kalmaz. Bize en ağır, en galiz tabirlerle saldıran herkes üzere bunların da gerisi envaı çeşit rezilliklerle doludur. İsterseniz belgeleyelim, isterseniz birde bunları manzaralı olarak izleyeyim” diyerek ÂLÂ Parti’ye ait hazırlanan görüntüyü salonda bulunanlara izletti.
“Bu zat birebir ahlaksızlıkları mütemadiyen tekrarlamaktan bir türlü vazgeçmiyor”
“Her şey bir yana, Türkiye, Türk siyaseti, Türk milleti bu türlü bir fotoğrafı hak etmiyor. Birbirlerinden hiç farkı yok, akşam palavra, sabah palavra, dün söylediğini bugün inkar eden bir yapı. Gavurun kılıcını çalan bir anlayışla yapılan bir işin ismi muhalefet değil, taammüden bu ülkeye ve bu millete düşmanlıktır” açıklamasında bulunan Erdoğan, dünyanın diğer hiçbir yerinde bu türlü bir muhalefet anlayışının bulunamayacağını söyledi.
Erdoğan, “Türkiye’yi yönetmek için aday olduklarını açık yüreklilikle çıkıp ilan etmekten korkanlara bu ülke emanet edilemez. Başlarında gezdirdikleri kırk tilkinin kuyruğunu birbirine dolaştırdıkları için her gün öbür tarafa savrulanların yarın hangi çukura yuvarlanacaklarını kimse bilemez. Evlatlarımızın geleceğini kendileri ile birlikte ülkeye de birebir savrulmaları yaşatmak isteyen kifayetsizlerin ihtiraslarına kurban edemeyiz. Ülkenin gerçek problemleri üzerine baş yormak yerine kendi akıllarınca yumuşak karın olarak gördükleri yerlere yumruk sallayanlara bu millet Allah’ın müsaadesi ile yüz vermeyecektir. Cehalet ve riyakarlığın, tembellikle kibrin karışımı ülkenin ve milletin felaketinden ikbal devşirmeye çalışan bu kirli muhalefet usulünü reddediyoruz. Özellikle CHP ve Kılıçdaroğlu çabucak her hususta nereden tutsanız elinizde kalacak formda tel tel dökülüyor. CHP’nin başındaki zatın palavralarını, iftiralarını ortayla sermekten doğrusu biz yorulduk. Lakin bu zat birebir ahlaksızlıkları mütemadiyen tekrarlamaktan bir türlü vazgeçmiyor. Hani bir kelam vardır, ‘Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz’ diye. Tam da bu türlü bir profil ile karşı karşıyayız. Allah’tan korksa iftira atmaz, kuldan utansa palavra söylemez. Kendisi her ikisini de daima yaptığı için rahatlıkla bu kelamları tabir edebiliyoruz” dedi.
“Bu kişi artık ulusal güvenlik sorunu haline dönüşmüştür”
CHP Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Merkez Bankası ile ilgili kelamlarına de yanıt veren Erdoğan, “Dün yeniden çıkmış Merkez Bankasının İstanbul’daki binasından Man Adası iftirasına, uyuşturucu parası ve rüşvetten kurulana kadar ilgili ilgisiz bakmadan aklına gelirse sallamış da sallamış. Söylenenleri altı altına yazınca ortaya gerçeklikten kopmuş, kendi hayal dünyasında yazdığı senaryoları hakikat sanmaya başlamış bir ruh hali çıkıyor. Bay Kemal şayet uyuşturucu arıyorsan aynaya bak. AK Parti çatısı altında uyuşturucu ile iştigal eden insan bulamazsın. Bu türlü bir iftirayı da AK Parti’ye atamazsın. Hayatın boyunca devletten aldığı maaş dışında bir iş yapmamış, yatırım nasıl yapılır, işletme nasıl kurulur, iş nasıl yapılır konusunda en küçük bir fikri olmayan bu zatın zırvalarına tek tek yanıt vermeyi zül addediyorum. Bu tezlerin birden fazla mahkemelere de taşınmıştır. Bu zatın aleyhinde verilen ve milyonları bulan tazminat cezaları ile kendisinin yalancılığı ve müfteriliği yargı kararıyla da tescil edilmiştir. Kamudaki tek icraatı başında bulunduğu SSK’yı batırmak olan birisinin devletin stratejik kararları ile ilgili altı da üstü de boş hezeyanlarını milletimizin taktirine bırakıyoruz. Kılıçdaroğlu’nun yaptığı işin isminin siyasetle, siyasetçilikle ilgilisi yoktur. Daha öncede söylediğim üzere artık bu kişi siyasetin değil tababet ilminin konusu haline gelmiştir. Lakin oturduğu makam itibariyle kendisini mazur göremeyiz. Artık bu zatın yaptığı iş sorumsuzluğun da ötesine geçerek ülkeye ziyan verecek boyuta ulaşmıştır. Bir öbür tabir ile bu kişi artık ulusal güvenlik sorunu haline dönüşmüştür. Türkiye’de bir iktidar sorunu yoktur lakin önemli bir muhalefet sorunu ile karşı karşıya olduğumuz bir gerçektir. İnşallah 2023 yalnızca Cumhur İttifakı eliyle büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasının değil, tıpkı vakitte muhalefetin bu prangadan kurtuluşunun da muştusunu alacağımız bir yıl olacaktır. Eskiler ‘tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz’ derler. Bunların Türkiye’nin dününde rastgele bir izleri, hizmetleri, yapıtları de yoktur. Bunların ülkemizin geleceğine dair de dişe dokunur fikir ve emek eseri, hesabı kitabı yapılmış hiçbir projeleri ve taahhütleri mevcut değildir. Bu türlü bir çabaları ve niyetleri bulunmuyor. Kendilerinin de alenen tabir ettikleri palavra, iftira ve çarpıtma siyasetiyle ne bugünümüze bir katkıları olabilir ne de geleceğimize bir yararları dokunabilir” diye konuştu.
“Asfaltlarını yenileyemiyorsunuz, çukurlardan geçemiyoruz”
AK Parti iktidarlarının yaptığı hizmetleri hatırlatan Erdoğan, “Nerede bir dikili taşınız var? Şuanda Ankara, İstanbul büyükşehir belediyelerini kazandınız, asfaltlarını yenileyemiyorsunuz, çukurlardan geçemiyoruz, nerede belediye? Sular akmıyor, hani belediye? Niçin suları akar hale getiremiyorsunuz? Siz kaygılı değilsiniz lakin biz kaygılıyız. Bu ülkenin bizim hizmetlerimizin, yapıtlarımızın izi olmayan tek bir karış dahi toprağı oktur. Dünyanın geleceğinde kelam sahibi olmamızı sağlayacak hangi yatırım varsa hepsinin altında tekrar bizim imzamız var, yeniden bizim imzamız olacak. İstanbul’da artık Merkez Bankası binası yapıldı, çıkmış açıklama yapıyor, ‘ben geldiğimde orayı öğrenci yurdu haline dönüştüreceğim.’ Yahu bu adama ne dersiniz? Bu tababet ilminin iştigal alanına giriyor. Biz bunu yaptık ve Merkez Bankasını da oraya taşıyoruz. Senin gücün ona yetmez. Aklı erse New York’ta yaptığımız Türkevi’ni de yurt yapma kararı olarak açıklayabilir, o da 36 kat. Bunları neresinden tutup nasıl anlatalım. Ülkemizde bayanlarımızın rastgele bir problemleri yahut beklentileriyle ilgili uğraşı mi var? Öncüsü biz olduk, biz olacağız. Bu alanda yaptığımız tarihi ıslahatları sürdürmenin yanında yıllarca bayan hakları savunuculuğu kisvesinin altına saklanarak kendi içlerindeki taciz, tecavüz, hırsızlık, bütün bu iğrençliklerin üstünü örtmeye kalkanların gerçek yüzlerini de ifşa edeceğiz” diye konuştu.
Erdoğan, “Utanmadan, sıkılmadan ‘bu iktidar fabrika falan açmadı, açmıyor.’ Daha geçenlerde ben 26 tane fabrikanın açılışını yaptım, bu hafta Adana’da tekrar fabrika açılışları yapacağım Bay Kemal, senin aklın bu işlere ermez. Bir dikili ağacın yok. Bu işler bizim. Sen esasen fabrika görsen öteki bir şey zannedersin” tabirlerini kullandı.
“Ülkemizdeki yurtlar iftihar vesilesi bir düzeydedir”
Yurtlar sorunu üzerinde duran ve gençlere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, dünyanın açık orta en fazla yükseköğretim öğrenci yurdu kapasitesine sahip ülkesidir” diyerek Türkiye’deki ve Almanya, İngiltere, Fransa, İspanya’daki sayıları karşılaştırdı. Erdoğan, “Bizden evvelki devirde 180 bin, artık ise 724 bin. Yetmez. Hala süren yatırımlarla birkaç yıl içinde bu sayılara 110 bin kapasite daha ek edeceğiz. Yalnızca yatak kapasitesini artırmakla kalmadık, yurtlarımızın donanımını da otel konforuna yükselttik. Evvelden 30-40 kişilik koğuşlarda kalan öğrencilerimiz artık 3-4 kişilik, içinde yatağı, dolabı, banyosu, interneti olan odalarda hayatlarını sürdürüyor. Ülkemizdeki yurtlar iftihar vesilesi bir düzeydedir” tabirlerini kullanarak yurtlarda öğrencilere hangi hizmetlerin verildiğini gösteren görüntüyü izletti.
Kılıçdaroğlu’nun “Bir senede ben bu sorunu çözmezsem siyaseti bırakırım” dediğini belirten Erdoğan, “Sen bunu birinci kez söylemiyorsun ki çok söyledin bunu” sözleriyle yanıt verdi.
“Biz üniversitelerimizi terör kılıklılara bırakamayız”
Erdoğan, “Bu yıl ortaya çıkan karmaşanın sebebi geçtiğimiz yıl ile bu yılın müracaatlarının üst üste binmesinin yol açtığı yoğunluktur. Birkaç kentimiz dışında ülke genelinde yurtlara başvuran öğrencilerimiz yedekleri ile birlikte yurtlara yerleştirilmiştir. Buna karşın açıkta kalan öğrencilerimiz ile ilgili tahlil çalışmalarımız devam ediyor. Artık burada muhalefete sesleniyorum ancak milletimize de bir şeyi bilhassa hatırlatmak istiyorum, misyona geldiğimizde burs öğrencilerimize 45 liracık veriliyordu, artık verdiğimiz burs 650 lira. Gençlerimize aylık 570 lira da beslenme yardımı yapıyoruz bursun dışında. Hiçbir evladımızın maddi imkansızlık sebebiyle üniversite eğitiminden yoksun kalmaması için talep eden her öğrencimize burs yahut kredi veriyoruz. Kapıdan geri döndürmek yok. 76 üniversite ile devraldık, artık ise 207 üniversitemiz var. Üniversitemizin olmadığı vilayet yok. Biz üniversitelerimizi bu düzeye getirirken yurtlar konusunda da attığımız ve atacağımız adımlar ortadadır. İlim tahsilini biz anne ve basanın olduğu yere taşıdık. Yaklaşık 1,5 milyon öğrencimize 650 liralık bursu verirken yüksek lisans seviyesine bin 300 lira veriyoruz, doktora seviyesine ise bin 950 liralık kredi yahut burs ödemesi yapıyoruz. Bir vakitler üniversiteler açılırken bir numaralı tartışma konusu harç problemiydi, ülkemizi bu sancıdan kim kurtardı? Biz kurtardık. Harç diye bir şey artık ortada yok. Fakat kimileri bu hoş iklimi zehirlemek için olmadık işlere kalkışmaktan çekinmiyor. Kendi hocalarına bile hürmeti olmayan bu tipleri biz öğrenci olarak kabul etmiyoruz. Avrupa’da, Amerika’da bu tiplerin hiç birini bir gün bile üniversitede barındırmazlar. Biz de ise yalnızca hükümete eza çıkartıyorlar diye bu saygısız, sevgisiz, makus niyetli, adeta terörist tiplere art çıkılıyor. İnşallah bu problemleri da kendi mecrası içinde kimsenin hakkına hukukuna halel getirmeden, makûs niyetlilere de meydanı bırakmadan en kısa müddette çözeceğiz. Biz üniversitelerimizi terör kılıklılara bırakamayız. Öğrenci ilim, irfan, hikmet için gelecek. Bunun dışında asla. Biz bu tıp gençleri hocalarımıza teslim etmek süetiyle bu adımları istiyoruz” dedi.
“Önümüze açılan fırsat pencerelerini kıymetlendirmekte kararlıyız”
Türkiye’nin global çerçevede atılması gereken her adımı eksiksiz atarak yoluna ilerlediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İhracatı ve istihdamı hızlandırarak büyümemizi sürdürüyoruz. Global siyasi ve ekonomik dönüşümü kaçırmamak için üzerimize düşen her sorumluluğu hakkıyla yerine getirmenin uğraşı içindeyiz. Bu çerçevede öteki ülkeler ve milletlerarası işbirliği platformlarıyla ilgilerimiz geliştirmeye, ortadaki pürüzleri gidermeye ehemmiyet veriyoruz. Birleşmiş Milletlerden Avrupa Birliği’ne, İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan Türk Kurulu’na kadar her tabanda bu anlayışla öncü yol açıcı ve kolaylaştırıcı bir rol üstlenmeye çalışıyoruz. Meclisin onayına gelen Paris İklim Mutabakatı’ndan hareket planını açıkladığımız Avrupa Yeşil Mutabakatı’na kadar dünyamızın ve insanlığın yeni istikametinin çerçevesini sunan her adımın içerisinde yer alıyoruz. Global üretim ve lojistik sisteminin adeta çökme noktasına geldiği, internet ve toplumsal ağların altyapısı ile ilgili soru işaretlerinin arttığı bir devirde önümüze açılan fırsat pencerelerini kıymetlendirmekte kararlıyız” açıklamasında bulundu.
“Türkiye’ye yakışır, Türk milletine yakışır bu türlü bir yapıtı ülkemize kazandırmanın da bahtiyarlığı içerisindeyiz”
New York’ta inşa edilen Türkevi’ne de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2053 vizyonumuzun birinci gayesi olarak belirlediğimiz yeşil kalkınma ihtilalini kendimizi insanlığın ortak çıkarlarının ve ortak vicdanının merkezine yerleştirmek suretiyle muvaffakiyete ulaştırmak istiyoruz. Geçtiğimiz 19 yılda kurduğumuz güçlü altyapı üzerinde ülkemizi yeni global idare sisteminin en üstünde konumlandıracak adımları birer birer atarak yolumuza devam edeceğiz. New York’ta BM’nin çabucak karşısında 36 katlı dev Türkevi binamızı inşa ettik. Orada bu yıl birinci görüşmelerimizi en hoş biçimde yaptık, toplantılarımızı yaptık ve Türkiye’ye yakışır, Türk milletine yakışır bu türlü bir yapıtı ülkemize kazandırmanın da bahtiyarlığı içerisindeyiz” diye konuştu.
“AK Parti’yi millet kurmuştur ve AK Parti’ye istikametini millet vermiştir”
Türkiye tarihinin en değerli global fırsatının bu periyotta olduğunu ve bu fırsatın da birlik ve beraberlik ile değerlendirileceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sanayi ihtilalini kaçıran, bilgi ve teknoloji ihtilalinin sonuna lakin yetişebilen Türkiye’yi yeni devrin parlayan yıldızı yapmak için daima birlikte çaba edeceğiz. Yürütmede Cumhurbaşkanı olarak biz, yasamada Cumhur İttifakı’nın lokomotifliğinde Meclisimiz, bağımsız ve tarafsız yargımız, siyaseti ve sivil toplumu ile ülkenin tüm dinamikleri daima birlikte bu maksada ulaşacağız. Daima söylediğimiz üzere AK Parti’yi millet kurmuştur. AK Parti’ye istikametini millet vermiştir ve bundan sonra da AK Parti’nin eser ve hizmet siyasetinin yolunu açacak olan da tekrar aziz milletimizdir” halinde konuştu.
“İnşallah 2023’te de bir kere daha ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstleniriz”
2023 ve 2053 vizyonlarının devamlılığı için yaklaşan seçimlerde başarılı olmaları gerektiğini de hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hep birlikte çok çalışır, milletimizi gönlünü kazanır ve dayanağını alırsak inşallah 2023’te de bir sefer daha ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstleniriz. Böylelikle de dünyada eşine az rastlanır bir süreklilik içinde tarihimizin en büyük demokrasi ve kalkınma atağını kesintisiz sürdürme imkanını bulabiliriz. Bunu sağlamak bizlerin, buradaki heyetin elindedir” dedi. – ANKARA
