Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Ya kabul edeceksiniz, ya da nefret çukurunda debeleneceksiniz”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan :
“Dışarıda ve içeride tek bir koro halinde yürütülen kampanyanın gayesi bizden kurtulmak değil, bizim ülkemizin hanesine yazdırdığımız demokrasi ve kalkınma yatırımlarını yok etmektir, kederleri bu. Bayraklar farklı, lisanlar farklı, çehreler farklı, tabirler farklı olabilir lakin emel tıpkı. O da büyük ve güçlü Türkiye amacının önünü kesmektir”
“Ya bu ülkenin bağımsızlığını, bu ülkenin vakarını, bu devletin büyüklüğünü kabul edeceksiniz, ya da nefesiniz tükenene kadar içinde çırpındığınız kibir ve nefret çukurunda debelenmeye devam edeceksiniz”
“Terörle çaba ile işsizlikle çaba bizim için birebir uzaklıktadır. Global krizlerin üstesinden gelmekle içerideki pahalılığın, yoksulluğun, haksızlığın, adaletsizliğin önüne geçmek bizim için tıpkı derece mühimdir”
ANKARA – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ya bu ülkenin bağımsızlığını, bu ülkenin vakarını, bu devletin büyüklüğünü kabul edeceksiniz, ya da nefesiniz tükenene kadar içinde çırpındığınız kibir ve nefret çukurunda debelenmeye devam edeceksiniz” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündeme ait değerli açıklamalarda bulundu.
“Ülkemizi 2023 amaçlarına ulaştırma maksadımızdan zerre kadar geri adım atmadık”
“Bu maksada çok yaklaştık”
Türkiye üzere misyon sahibi bir ülkede hiçbir hadisenin rastgele yaşanmadığını, hiçbir kararın tesadüfen alınmadığını, hiçbir hareketin bilinçsiz yapılmadığını kaydeden Erdoğan, “Biz ne yaptığımızı da, niye yaptığımızı da, bunun sonucunda nelerin ortaya çıkacağını da pek güzel biliyoruz. 20 yıldır neredeyse dünyada birlikte çalışmadığımız başkan, içinde bulunmadığımız platform, art planına vakıf olmadığımız hadise kalmadı. Avrupa’nın ve dünyanın en kıdemli önderi olarak tüm bu deneyimler ışığında ve kurduğumuz güçlü alt yapı üzerinde başlattığımız demokrasi ve kalkınma atılımını sonuçlandırarak büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa etmeye çalışıyoruz. Milletimiz emin olsun ki, bu maksada çok yaklaştık. Dışarıda ve içeride artan gürültülerin sebebi bu gerçeğin herkes tarafından bilinmesidir. Dünyanın en güçlü sıhhat alt yapısını biz kurduk. Kent hastaneleri üzere eşi gibisi olmayan bir modeli hayata geçirdik ve korona virüs salgını devrinde meyvelerini toplamaya başladık. Üretim alt yapısını geliştirmek için ülkemizin her kentini sanayi bölgeleriyle, fabrikalarla donattık, yine inşa hareketini devam ettirdik, bu hafta Eskişehir’de 52 fabrikanın açılışını yaptık. 106 tane fabrika açılışını yaptık. Bunlar tabiatıyla olmuyor. Hani bir şey yapılmıyordu. Eskişehir’e git Bay Kemal, hepsini gör. Çin’den dünyanın en değerli markası geldi orada kurutma makinası, çamaşır makinası tesisini çağdaş bir formda kurduk. Ülkemizde hidroelektrik, termik, doğal gaz, güneş ve rüzgar santralleri ile donatarak şurası güç gücümüzü 3 katından fazla artırdık. Çoğalan nüfusa ve üretim kapasitesine karşın elektrik problemi çekmeyerek bu yatırımlarımızın meyvelerini toplamaya başladık. Karayoluyla, havayoluyla, denizyoluyla, demiryoluyla ulaşım alt yapımıza tarihimizde görülmemiş yatırımlar yaptık. Dünyanın üretim merkezinin değişmeye başlamasıyla lojistik avantajımızın meyvelerini toplamaya başladık. Ülkemizin her kentine yaydığımız üniversitelerimizle yine ayağa kaldırmaya başladığımız mesleksel ve teknik eğitimimizle yetişmiş insan kaynağımızı güçlendirdik. Her alanda meyvelerini toplamaya başladık. Adam utanmadan, sıkılmadan, ’81 vilayete niye üniversite kuruyorsunuz’ diyor. Söyleyeyim sana niye kurduğumuzu, biz 81 vilayetteki evlatlarımızın ülkemizin bir ucundan başka ucuna gitmemesi için bunları kurduk. Ne zahmetler çekti bu ülkenin evlatları. Niçin bundan rahatsız oluyorsun. 207 üniversite ile biz şuanda ilim irfan dağıtıyoruz. Sizin yapamadıklarınızı biz yaptık, yapıyoruz” halinde konuştu.
“Diplomasinin de, siyasetin de, iktisadın de lisanını çözeli çok oldu”
“Büyük ve güçlü Türkiye’nin siluetinin şekillenmeye başladığı şu devirde ülkemizi 2023’te yine eski tertibe, yani siyasi kaos, ekonomik yıkım, toplumsal çatışma iklimine döndürmek isteyenler var” tabirlerini kullanan ve bunların CHP’liler olduğunu söyleyen Erdoğan, “CHP deyince çılgına dönüyorlar. Dışarıda ve içeride tek bir koro halinde yürütülen kampanyanın gayesi bizden kurtulmak değil, bizim ülkemizin hanesine yazdırdığımız demokrasi ve kalkınma yatırımlarını yok etmektir, kaygıları bu. Bayraklar farklı, lisanlar farklı, çehreler farklı, sözler farklı olabilir ancak hedef tıpkı. O da büyük ve güçlü Türkiye maksadının önünü kesmektir. Onların bilmediği bir şey var, milletimizle birlikte diplomasinin de, siyasetin de, iktisadın de lisanını çözeli çok oldu. Başaramayacaksınız. ya bu ülkenin bağımsızlığını, bu ülkenin vakarını, bu devletin büyüklüğünü kabul edeceksiniz, ya da nefesiniz tükenene kadar içinde çırpındığınız kibir ve nefret çukurunda debelenmeye devam edeceksiniz” dedi.
“Terörle gayret ile işsizlikle çaba bizim için tıpkı mesafededir”
Dünyayı ve Türkiye’yi okurken vatandaşların yaşadığı sorunları asla görmezden gelmediklerini, ıstırapların tahlili için çalışmaktan geri durmadıklarını tabir eden Erdoğan şöyle konuştu:
“Ülkemizin güvenliği ve gayeleri için yedi düvel ile gayret ederken, insanımızın sofrasındaki ekmeğinin, aşının konutundaki elektriğinin, doğal gazının, suyunun, kapısındaki aracın yakıtının, içindeki karının, kendisi ve ailesi için kurduğu hayallerin de kederi ile dertleniyoruz. Utanmadan, sıkılmadan ‘aşı yok, meskenine götürecek ekmeği yok’ diyor. Kim bunu diyen? CHP’lisi İP’lisi. Bunlar korkulması gereken büyükler büyüğünden de korkmuyorlar ki. Bunlarda edep haya yok.”
Erdoğan, “Şuanda her konutta otomobil var, kapıcısında otomobil var, şuanda ikinci el otomobil yetişmiyor. Bunları nasıl görmemezlikten geliyorsunuz. Lakin bunu televizyon ekranlarından vatandaşa anlatıp, vatandaşı kandırabilirsiniz lakin bizi kandıramazsınız. Biz hepsinin istatistiklerini tutuyoruz. Korona virüs salgınından iklim değişikliğine kadar kaç global krizin ülkemize tesirleri ile uğraşırken bayanlarımızın, gençlerimizin, yaşlılarımızı, personellerimizin, patronlarımızın, garip gurebanın seslerine de kulağımızı ve kalbimizi açık tutuyoruz. Büyük vizyonlara ve amaçlara odaklanırken gözümüzün önündeki, burnumuzun tabanındaki sıkıntılara sırtımızı dönmüyoruz. Terörle gayret ile işsizlikle uğraş bizim için birebir aradadır. Global krizlerin üstesinden gelmekle içerideki pahalılığın, yoksulluğun, haksızlığın, adaletsizliğin önüne geçmek bizim için birebir derece mühimdir. Bunların hepsi de birebir makinenin farklı modülleri üzere birbiri ile yakından bağlıdır. Hepsini birden hal yoluna koymazsak yolumuza devam edemeyiz. Bu periyottaki talihsizliğimiz global kriz ile ülkemize yönelik hücumların tıpkı devirde tepe yapmış olmasıdır. Salgınla birlikte bozulan global ekonomik istikrarlar yaygın kullanımı olan pek çok eserin hammaddesinde, üretiminde, dağıtımında çok önemli fiyat artışlarının yaşanmasına yol açtı. Türkiye bu fiyat artışlarını halkına en az yansıtan ülkelerin başında geliyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin pek birçoklarında durum çok daha vahimdir. Bu dertli sürecin olumsuz tesirlerini dünyada önümüzdeki periyotlarda daha fazla göreceğiz. Türkiye olarak artan üretim ve lojistik gücümüzle yaşanan düşünceleri kendimiz için ir fırsata dönüştürme yolunda emin adımlarla yürüyoruz. Tabi bu ortada yaşanan fiyat artışları ve başka ıstırapların insanlarımızı bunaltmaması için gereken önlemleri alıyoruz. Tarım eserlerinde belirlediğimiz epey yüksek alım fiyatları bu önlemlerden biridir. Kamu emekçi ve memurlarının fiyatlarında yaptığımız artışlarda da bu durumu dikkate alarak çıtayı bir oldukça yüksek tuttuk. Elektrik ve doğal gaz fiyatlarındaki maliyet satış oranlarında devlet olarak önemli düzeyde sübvansiyon yapıyoruz. Toplumsal yardım sistemimizi aktif formda işleterek geliri olmayan ve çok düşük gelirli vatandaşlarımızı sahipsiz bırakmıyoruz. Önümüzdeki periyotta bu doğrultuda atacağımız ek adımlarımız olacak. Salgın periyodunda aslında fedakarlık yapan vatandaşlarımızın üzerlerine daha fazla yük binmemesi için gereken önlemleri almakta kararlıyız. Maliyetlerdeki yükselişin ötesinde fırsatçılık yapanlara da kusura bakmasınlar göz açtırmayacağız. Bu husustaki kontrolleri ve müeyyideleri sıkılaştırıyoruz. Geçtiğimiz hafta Meclise sunduğumuz, yarın Plan Bütçe Komitesinde müzakereleri başlayacak 2022 bütçemizi de bu anlayışla hazırladık” dedi.
Erdoğan, konuşmasının sonunda şu tabirleri kullandı:
“Bugünkü Kabine gündemimizde talimatımızla ülkemizin 58 vilayetindeki bin 585 cemevi ziyaret edilerek hazırlanan kapsamlı bir çalışmayı da görüştük. İnsan hakları Hareket Planında yer alan azınlık vakıflarının seçim metodu ile ilgili hususu da değerlendirdik. Hangi kökene, hangi inanca, hangi meşrebe sahip olursa olsun Türkiye’nin 84 milyon vatandaşımızın her birinin sıkıntısı bizim sıkıntımızdır. Bu anlayışla ulusal birlik ve beraberliğimizi güçlendirecek her adımı atmayı sürdüreceğiz.”
