ABD Başkanı Joe Biden, 24 Nisan’da 1915 olaylarının yıl dönümüyle ilgili yaptığı açıklamada “soykırım” ifadesini kullandı. Böylece Biden, 1981 yılında yaptığı açıklamada aynı sözcüğe yer veren Ronald Reagan’dan bu yana “soykırım” terimini kullanan ilk ABD başkanı oldu.
ABD Kongresi’nin her iki kanadı da 2019 yılında 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanımlayan kararları kabul etmişti. Amerikan basınında yer alan haberlerde, Biden’ın 1915 olaylarını “soykırım” olarak nitelendirmesinin ABD’nin Türkiye ile ilişkilerde insan hakları konusunda verdiği önemin bir yansıması olduğu yorumları yapıldı.
DAVUTOĞLU’NDAN DÜNYA LİDERLERİNE MEKTUP
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da Biden’in ‘soykırım’ iddialarına ilişkin, geçmişte teşrikimesai yaptığı, konuya taraf dünya liderlerine ve dışişleri bakanlarına bir mektup gönderdi.
ABD Başkanı Joe Biden’ın yanısıra aralarında BM Genel Sekreteri ve eski Portekiz Başbakanı Antonio Guterres, ABD eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, ABD eski Dışişleri Bakanı John Kerry, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Finlandiya eski Cumhurbaşkanı ve Nobel Barış Ödülü sahibi Marti Ahtisaari, NATO Genel Sekreteri ve Norveç eski Başbakanı Jens Stoltenberg, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri ve Norveç eski Başbakanı Thornborn Jagland, İsveç Eski Başbakanı Carl Bildt, Portekiz Eski Cumhurbaşkanı ve BM Medeniyeler İttifakı eski Yüksek Temsilcisi Jorge Sampaio ve Brezilya eski Dışişleri Bakanı Celso Amorim’in de aralarında bulunduğu çok sayıda devlet ve hükümet başkanlarına, dışişleri bakanlarına, ABD kongre ve senato üyelerine ve aydınlara iletilen söz konusu mektuplarda özetle;
“Başkan Joe Biden’ın açıklamasında yer alan, I. Dünya Savaşı dönemi ve sonrasının felaket yıllarında yaşanan trajik olaylardan sorumlu tutulduğumuz yönündeki mesnetsiz ve haksız suçlamaların ABD ile dostane ilişkilerin önemine samimiyetle inanan ülkemiz insanlarını hayal kırıklığına uğrattığı ve kınandığı, ikili ilişkilerdeki sorunların yapıcı diyalogla aşılabileceği ancak bu tür hayal kırıklıklarının düzeltilmesinin çok uzun zaman alabileceği,
-Söz konusu zor dönemlerde yaşamını yitiren masum insanlar anılır ve onurlandırılırken, ayrım yapılmaksızın hepsinin aynı ölçüde saygıyı ve hatırlanmayı hakkettiği,
-Yine söz konusu açıklamada terör örgütü ASALA tarafından dünyanın ABD dahil çeşitli ülkelerinde eş ve çocukları da dahil katledilen Türk diplomatlarından hiç bahsedilmemesinin de bu hayal kırıklığını derinleştirdiği,
-Ortak bir coğrafyada asırlarca zor ve güzel günleri paylaşmış olan Türk ve Ermeni toplumlarının dünün ve bugünün sorunlarını üçüncü tarafların siyasi istismarından uzak olarak birlikte çözebilecekleri, katkıda bulunmak isteyen üçüncü tarafların olabilecek girişimlerinin ön şartının ise iyi niyete dayalı yapıcı ve objektif yaklaşımlar olduğu,
-Halihazırda hassas bölgemizin sivil girişimler de dahil olmakla Türkiye, Ermenistan ve diğer komşu devletlerin gayretleriyle toprak bütünlüğüne saygı temelinde bir barış ve istikrar bölgesine dönüştürülebileceği ve
-Taraf ülkeler arasındaki sorunları derinleştirecek açıklamalar yapılması değil çözülmesi için her türlü imkanla katkı verilmesi gerektiği”
muhataplarına aktarıldı.