Uzayda yer çekimi yoktur ya da cam aslında sıvıdır diyen birçok bireyle denk gelmişizdir. Hatta tahminen de bunları lisana getiren şahıslar bizlerizdir. Lakin üzücü bir haberimiz var, bunlar kent efsanesi… Bu yanlış bilgilerin bilimsel kaynaklardan bir ortaya getirdiğimiz doğruları neymiş gelin daima bir arada bakalım. 👇
Kaynak: https://www.sciencefocus.com/science/…
1. “Hiçbir şey ışık suratından daha süratli değildir.”
Einstein’dan beri hiçbir şeyin, saniyede yaklaşık 300.000 km olan ışık suratından daha süratli olmadığını biliyoruz. Fakat bu yalnızca boşlukta yahut uzay boşluğu üzere bi boşluğa yakın bir alanda geçerlidir. Gerçek şartlar altında, komşunuzun kaplumbağası ışığı aşabilir.:) Hasebiyle her şey ortama bağlı.
Işık camdan yahut sudan parladığında, yaklaşık üçte bir oranında yavaşlar.
Yakalanmak için hala çok süratli olsa da yeniden de farklı materyaller kullanarak ışığın suratını yürüyüş suratına düşürebilirsiniz. Son vakitlerde, bilim insanları ışığı büsbütün durdurmayı ve daha sonra özgür bırakmayı bile başardılar. Yüksek standartlarda bir laboratuvara sahip olduğunuz sürece, çabucak hemen her şey ışıktan daha süratli hareket edebilir. 🤓
2. “Sputnik uzaydaki insan üretimi birinci objeydi.”
Sovyetler Birliği tarafından 4 Ekim 1957’de fırlatılan Sputnik 1, dünyayı değiştirdi. Yörüngeye giren birinci insan imali obje olarak dünyayı üç ay boyunca daire içine aldı. Lakin uzaya birinci ulaşan obje o değildi.
Daha evvelki yüzlerce roket, hemen balistik bir yörüngede/uçuş yörüngesinde Dünya’ya geri dönmek için tanınan hududun çok ötesine ateş edilmişti. Bunlar, İkinci Dünya Savaşı’nın son yıllarında İngiltere, Fransa ve Belçika’ya yıkımlara neden olan Alman V2 füzeleriydi. Uzayın fethi için düzgün bir başlangıç değildi.
3. “Cam akışkandır/sıvıdır.”
‘Camların taban kısımları daha kalındır. Yüzyıllar boyunca yer çekimi camın aşağı gerçek akmasına neden oldu bu nedenle cam aslında sıvıdır ‘’ Kulağa inandırıcı geliyor, değil mi? Aslında bu bir kent efsanesi.
Eski camların alt kısımları daha kalındır zira bu biçimde yapılmıştır.
Önceki devirlerdeki cam üretim teknolojisiyle sadece küçük camlar üretilebiliyordu ve bunlar değişken kalınlık ve şeffaflıktaydı. Bu kusurlu kısımları, daha ağır kısımlar altta olacak halde monte etmek mantıklıydı. Eski pencerelerin taban kısımlarının daha kalın görünmesinin nedeni budur.
4. “Balıklar, evrimleşmeyi başlatan birinci canlılardır.”
Hepimiz illüstrasyonlarını görmüşüzdür: Milyonlarca yıl evvel, bahadır bir balık kısa müddetliğine karaya çıkmayı öğrendi. Vakitle, tipi karada giderek daha uzun mühlet kalmaya başladı. Yavaş yavaş, solungaçlar birinci amfibileri, akabinde sürüngenleri, kuşları ve memelileri üretmek için akciğerleri meydana getirdi.
Sonra biz ortaya çıktık. Lakin bu mert balıklar gerçek öncüler değildi.
Arazi, böcekler, kırkayaklar, bitkiler ve mantarlar da dahil olmak üzere zati ömürle doluydu. Lakin bu gerçek, insan merkezli bir hayat tarihinde ekseriyetle göz gerisi ediliyor ve yanlış bilgilere neden oluyor.
5. “İnsan bedeni büsbütün beşere ait”
Vücudunuzdaki hücrelerin yaklaşık yarısı size ilişkin değil: Bakteri, mantar ve arkeden oluşuyor. 500 ila 1000 tıp ortasında, bedeninizin rastgele bir yerinde, her birinden milyarlarca var. İnsan hücreleriniz bile büsbütün size ilişkin değil.
Birçok anne, mikrokimerizm (bir bireye ilişkin az sayıda hücre yahut dna’nın öteki bir bireyde bulunması/geçiş yapması.) olarak bilinen bir süreçte hücrelerini bebeklerinden korur.
Bu hücreler annenin doğal hücreleri ile birlikte fonksiyon görür ve bölünürler, lakin genetik açıdan farklı kalırlar.Bu çeşit kalıntılar daha sonraki bebeklere aktarılabilir ve hatta bir sonraki jenerasyona aktarılabilir. Anneannenizin hücreleri karnınızda oyalanabilir; Amcanızın bir tentürü dalağınızda sekestre olabilir.
6. “Uzayda yer çekimi yoktur.”
Uzayda yerçekimi vardır. Evvelki astronotların numara yaptığını söylemiyoruz. Daha fazla, Dünya yüzeyinde yaşadıklarımıza kıyasla epey zayıf olan yer çekimini ya da mikro yer çekimini deneyimlerler.
Güneş sisteminde bir yerde Dünya yüzeyinin etrafında dönen uzay aracında bulunur, zira uzay aracı sözün tam manasıyla Dünya’nın yer çekimi tarafından yörüngede tutulur ve bu da gezegenden yüzlerce mil uzakta bir güç uygular.
Tıpkı daha evvel düşündüğünüz üzere, şayet bir astronot uzay istasyonunda bir muz kabuğunun üzerine kaysaydı, katiyen büsbütün düşmezdi.
Bunun yerine, mikro yer çekiminden ötürü başka her şeyin düşme oranıyla birebir derecede düşmesine neden olurdu.
7. “Şeker ve tatlı tüketmek çocukları hiperaktifleştirir.”
1994 yılında yapılan bir araştırma, çocuklarının şekerli bir içecek içtiğini düşünen annelerin, plasebo/yatıştırıcı almasına karşın çocukların hiperaktif olduğuna ikna olduklarını gösterdi. Çocukların şeker tükettiğini düşünen anneler gözlemlendi ve çocuklarına plasebo aldıkları söylenen annelere nazaran çocuklarını daha çok gezdirip azarladıkları kaydedildi.
Yani gerçek şu ki bilinen yanlış bilginin tersine, çocuklarda şeker ve hiperaktivite ortasında gerçek bir ilişki yok.
8. “Yaz daha sıcak olur zira güneşe daha da yakınlaşırız.”
Kiminiz bayılıyor, kiminiz sizi bu kadar yaklaştırdığı için gezegenimize küfrediyor olabilirsiniz. Zira birden fazla kişi yazın güneşe daha yakın olduğumuzu düşünüyor.
Ancak bu büsbütün yanlış bir bilgi. Yazı ılık ve sıcak, kışı soğuk yapan yarımkürenizin güneşe yakınlığı değil, Güneş ışınlarının çarptığı açıdır. Yaz aylarında güneş ışınları üzerimize, kışın ise bizden uzağa yanlışsız eğilir.
9. “Grip aşısı olursanız grip olursunuz.”
Aşıdan, korunmak için tasarlandığı potansiyel olarak ölümcül hastalıktan daha çok korkulması hakikaten farklı. Hatta birçoğu, grip aşısı olduklarında (bir dayanıklılık testi olarak) nitekim grip olacaklarını düşünüyor.
Enjekte edilen grip aşıları, esasen kimyasallarla öldürülmüş olan ‘inaktive’ aşıları kullanır. Bu süreç, virüsün dış kaplamasında, bağışıklık sisteminizi virüsün bir tehdit olduğunu düşünmesi için kandırmaya yetecek kadar protein bırakır.
Bu, bedeninizin, grip virüsü ile birebir hayali proteinlere sahip olan sonraki rastgele bir viral istilacıya saldırmak üzere beyaz kan hücreleri üretmesine neden olur.
Fakat bu mikropun kendisi bedene bulaşamaz ve kendini yine üretemez, bu da sizi hasta edecek olan şeydir.
Bununla birlikte, grip aşısı bazen yan tesirlere neden olabilir. Bunlar ekseriyetle enjeksiyon bölgesindeki kızarıklık yahut şişlikten baş ağrısına ve düşük dereceli ateşe kadar değişir ve grip olarak algılanabilir. Bu nedenle doktora danışılmadan grip aşısı yaptırılmamalıdır.
10. “Büyük Patlama Teorisi cihanın nasıl oluştuğunu açıklar.”
‘Yoktan, şaşırtan derecede büyük bir patlama oldu ve cihan yaratıldı.’ Ne yazık ki, aslında Büyük Patlama’nın tanım ettiği şey bu değil. Zira, Büyük Patlama cihanın genişlemesini açıklamaya çalışır. Kainatın nasıl oluştuğunu değil, kainatın devasa olmak için ne yaptığını açıklar.
Çoğumuz Büyük Patlama’yı en azından bir Jerry Bruckheimer sinemasına layık bir patlama olarak tasvir etsek de, bu mevzuda da yanıldık.
Elbette, her şeyin mikroskobik olmayan merkezi, saniyenin trilyonda birinin trilyonda birinden daha az bir müddette basitçe fark edilebilen bir boyuta şişirildi. (Ancak hiçbir ateş topu yahut duman bulutu, etrafta olabilecek kaslı kahramanları içine çekmiyordu elbette. :))
