Fotoğrafçılığın başlangıcında bir sanat formu olarak sınıflandırılması epeyce tartışmalara mevzu olmuştur. Ancak fotoğraf teknolojisi geliştikçe, fotoğrafçılığın eşsiz özellikleri daha bariz hale geldi. Bugün fotoğrafçılığın bir sanat biçimi olduğuna dair bir tartışma bulunmasa da geçmişi biraz daha karmaşıktı.
Kaynak: http://www.thewestologist.com/arts/ho…
Sanat nedir hiç düşündünüz mü?
Sanat üzerinde anlaşılması epey güç bir husus. Kimi beşerler sanatın manalı olmasını söylerken kimileri duvara bantlanan bir muzu bile sanat sayabiliyor. Pekala, bu kadar karmaşanın içinde fotoğrafçılığın yeri ne?
Fotoğrafçılık icat edildikten çabucak sonra tanınan hale gelmiş olsa da başlangıçta sanat olarak kabul edilmezdi.
Çekilen fotoğraflar yaklaşık yüz yıl boyunca sanat galerilerinde yahut sanat stantlarında yer almadı ve fotoğrafçılar yalnızca teknisyen olarak görüldü.
Ama 1820’lerden bu yana fotoğrafçılığın sanat formu olarak gelişimine birçok kişi katkıda bulundu.
Bugün fotoğrafçılığın bir sanat formu olduğuna dair bir tartışma olmasa da geçmişte bu epey farklıydı. Ancak Alfred Stieglitz ve Ansel Adams üzere yenilikçi isimlerin çalışmalarıyla bu durum değişti ve fotoğrafçılık, bugünkü yerini aldı.
Önceleri fotoğrafçılar kendilerini bir sanatçı olarak kabul etseler bile toplum bu türlü düşünmüyordu.
Stieglitz, 1900’lerin başında fotoğrafçılığı sanat galerilerine tanıtan birinci kişi oldu. Öncelikle 1905’te kendi sanat galerisini kurdu ve ‘Foto-Secession’ın Küçük Galerileri’ ismini verdi, akabinde 1908′ yılında ‘291’i kurdu.
Stieglitz’in galerisi, fotoğrafların birinci kere fotoğraflar ve heykellerle birlikte sergilendiği yerdi.
Bu fotoğraflardan birçoğu Stieglitz’in kendi çektiklerini de içeriyordu. Bu fotoğraflar, kompozisyonları ve kaliteleriyle yalnızca fotoğrafların yaptığı şeyleri yapmakla kalmayıp tıpkı vakitte eşsiz sanat yapıtları olarak bir isim kazandılar.
Stieglitz çektiği fotoğraflarında yenilikler yapmayı hiçbir vakit bırakmadı.
Eşi olan ressam Georgia O’Keeffe’in elleri üzerine olan alışılmış dışı portreleri yahut bulut ve gökyüzü fotoğraflarından oluşan Equivalents serisi üzere yapıtları ile fotoğrafçılığa soyutsal bir mana kazandırdı.
Fotoğrafçılığın bir sanat formu olarak gelişmesinde bir başka kıymetli sanatçı ise Ansel Adams.
Adams’ın çalışmaları yalnızca yeni olasıklar getirmekle kalmadı, tıpkı vakitte ABD’deki etraf hareketini de destekledi.
Ayrıca Adams, fotoğraflarda daha evvel görülmemiş derece netlik ve derinlik kazandıran yeni bir pozlama ve kontrast denetim sistemi geliştirmişti.
Adams, fotoğraflarında Amerikanın büyük yırtıcı tabiatını kullandı ve periyodunda görüntü fotoğrafçılığı için yeni bir standart belirledi.
Ayrıca Ansel Adams’ın birlikte çalıştığı isimler, sanat dünyasında fotoğrafçılık üzerine kıymetli tesiri olan New York Çağdaş Sanat Müzesi’nin Fotoğraf Kısmını kurdular.
Adams’ın en çarpıcı fotoğraflarından biri de dahil olmak üzere fotoğrafçılığın en büyük yapıtları birinci olarak bu müzede sergilenmişti.
1940’ların başlarına gelindiğinde fotoğrafçılık ABD’de resmi olarak bir sanat formu haline gelmişti
Böylece kısa müddette Avrupa ve öteki yerlerde de fotoğrafçılık bir sanat formu olarak kabul edilmeye başlandı.
Siz ne düşünüyorsunuz? Fotoğrafçılık bir sanat formu mudur?
