İkinci Dünya Savaşı yalnızca orduların değil sivillerin de canını yakarak büyük acıların yaşandığı en yıkıcı savaşlardan biri. Bu periyotta dünya, Adolf Hitler üzere ‘dünyanın en makûs insanı’ olarak anılan birine maruz kalmıştı; olağan nicelerine de. Hasebiyle her vakit tarihçilerin ve tarihe meraklı olanların ilgisini çekti İkinci Dünya Savaşı. Biz de tarihin bu tozlu sayfalarından en değişik gerçekleri sizler için derleyelim dedik. Buyurun! 👇
Şahit olunan en yıkıcı ve acımasız savaş olan İkinci Dünya Savaşı tarihin seyrini kökünden değiştirmişti.
Etkileri yıllarca süren ve hala araştırmalara bahis olan bu savaş hakkında birtakım yeni bilgiler öğrendik ve sizlerle paylaşmak istedik! Ayrıntılar için buyurun. 👇
1. Savaşın ortasında ormanda kendi kendisini ameliyat eden Avusturalyalı asker Clarence Smith’in kıssasıyla başlayalım.
Filipinler’de bir ormanda birliğine dönmeye çalışırken apandisinin ağrıdığını fark eden Smith süratli kararlar vermek zorunda kalmıştı. Düşmanla çevrelenmişken ve yanında hiçbir tıbbi materyal yokken Avusturalyalı asker süratli kararlar almak zorundaydı…
Yanındaki bıçağı alkole bulayıp sterilize ettikten sonra hiçbir uyuşturucu olmadan apandisini çıkardı.
Kesiğini süngü kılıfının kemeriyle sardıktan sonra birliğinin yanına dönmeyi başardı. Üç gün içinde turp üzere olan Smith bu olaydan sonra 2 yıl boyunca da savaşmaya devam etti. Çok derecede gerilimli olan bir durumda en uygun yolu seçebilmiş olduğu için de her vakit takdir edilen bir isim oldu.
2. İkinci Dünya Savaşı sırasında Kanada’ya gönderilen Alman esirler savaş bittikten sonra konutlarına dönmek istememişlerdi.
Bir Alman pilotun anılarında bahsettiğine nazaran Kanadalılar tarafından çok uygun ağırlanmışlardı, esir olmalarına karşın. Vakitle orada yaşamaya alışan ve Avrupa’daki hayatlarına kıyasla daha yeterli şartların olduğunu gören Alman askerlerinin birçok temelli Kanada’ya taşınmıştı.
3. Mihver devletlerinin saldırmasından korktukları için stratejik bir bölge olan Cebelitarık’ta birtakım tedbirler alınmıştı ve bunlardan biri çok enteresandı.
en.wikipedia.org
İngiliz kolonilerinden birinde bulunan Cebelitarık Kayası’nın içine bir ‘gözlem odası’ kurulması fikrini ortaya attı Tuğamiral John Henry Godfrey. Teleskoplar, çeşitli mühimmatlar ve dürbünlerle bezenen oda, Cebelitarık düşman eline düşse bile fonksiyonel olacaktı. Bu plana ‘Tracer Operasyonu’ ismi verilmişti.
1942 yılında inşa edilen oda patlayıcılara karşı güçlendirilen ve ses geçirmez duvarlara sahipti.
İkinci Dünya Savaşı boyunca kullanılmış olmasının yanı sıra İspanyol İç Savaşı’nı dahi gören ve işe yarayan bu müşahede odası, şimdilerde turist çeken bir yer olarak popülerliğini koruyor.
4. ABD’nin İngiltere’ye yardım gönderdiği birliklerin birçok siyahi askerlerden oluşuyordu ve o periyotta İngilizler için bu durum beklenmedikti.
1942 yılında İngiltere’de 9 binden biraz fazla siyahi vatandaş vardı ve genelde taşra bölgelerde yaşıyorlardı. Hasebiyle siyahi insanlara karşı ırkçı bir tutumları vardı, orduda bu haller dikkat çekmişti. Neyse ki birçok İngiliz vatandaş ve siyahilerle sırt sırta çarpışan İngiliz askerleri silah arkadaşlarına sahip çıkmıştı. Irkçı telaffuz ve çıkışlara karşı duran insanların bu kadar fazla olması da o periyotta şaşırtan ve memnunluk vericiydi…
5. Müttefiklerin Japonya’yı işgal etme planı olan ‘Downfall Operasyonu’ için bir sürü ‘purple heart madalyası’ hazırlanmıştı.
ABD ordusu kelam konusu madalyayı savaşta yaralanan yahut ölen askerlerine veriyordu. Japonya’yı işgal üzere tehlikeli bir operasyonu yürütecek askerler için de evvelce bunları stoklamanın faydalı olacağı düşünülmüştü. Atom bombaları atıldıktan sonra bu aksiyona gerek kalmayınca madalyalar da ellerinde kalmıştı.
Tabii Soğuk Savaş sırasında yaşanan çeşitli savaş ve çatışmalarda bu yepyeni stoktaki madalyalar kullanılmaya devam etti.
6. İngiltere savaşta ölen uçak mürettebatının sayısını azaltmak için tahlil yolları ararken matematikçi Abraham Wald akıl dışı bir fikirle gelmişti…
en.wikipedia.org
Avusturya’dan ABD’ye göçmüş olan Wald, uçaklardaki zayıf noktaların güçlendirilmesindense zati hasar almayan kısımları güçlendirmenin daha âlâ olacağını söylemişti. Mantığı ise şuydu; zati daima vurulan kısımlar ilerde de en çok hasar alan yerler olmaya devam edecekti.
Başta çok karşı çıkılsa da bir müddet sonra bu fikir kabul edildi ve askeri tarihe büyük bir muvaffakiyet olarak ismini yazdırdı. Zira beklenenin bilakis bu sistem hakikaten işe yaramıştı!
7. Nazilerin İngiltere’ye gönderdiği birtakım casusların maskesi fikir çift taraflı casuslara dönüşen isimler savaşın seyrini değiştirmişti.
‘Garbo’ kod isimli Juan Pujol Garcia, bu casusların en tanınanlarından biriydi. Almanya’nın Normandy istilasında onlara verdiği yanlış bilgiler sayesinde Müttefikler zafer elde etmişti.
Garbo İspanyol vatandaşı olmasına karşın Almanya’ya çalışmak için istekli olmuş sonrasında ise İngiltere’nin tarafına geçerek ikili oynamıştı.
8. Tayvan’dan gelip Japon ordusuna katılan Teruo Nakamura savaşın bittiğini 30 yıl sonra öğrenmişti!
1974 yılında teslim olan son Japon asker olarak tarihe geçen Nakamura’nın öyküsü ise oldukça değişik. Birliği Endonezya’daki bir ormana kaçmak zorunda kaldığında yalnız başına hayat çabası veren Nakamura tam 30 yıl boyunca bu ormanda tek başına yaşamıştı.
Japon ve Endonezya hükümetlerinin birlikte çalışmasıyla 1974 yılında bir kulübede bulunan Nakamura’nın savaşın bittiğinden haberi yoktu ve bu denli vakit asker olduğunu düşünmeye devam etmişti.
9. Polonyalı asker ayı Wojtek ile tanışın…
1942 yılında Sovyetlerden İran’a geçmek için yola çıkan Polonyalı birlikler yolda değişik bir silah arkadaşı edinmişlerdi. Suriyeli bir boz ayı ile arkadaşlık kuran askerler onu yanlarına almış ve ismini ‘Wojtek’ koymuşlardı. Savaşın sonuna kadar birlikle bir arada kalan Wojtek daha sonra emekli olup hayatına Polonya’da devam etti. 1963 yılında da huzur için de vefat etti şirin ayı.
10. Almanya’nın denizi aşıp Londra’yı direkt vurmasını planladığı büyük top V-3, hiç kullanılamamıştı.
Bu devasa silah 100 mil uzaklığa kadar ateş edebilecek güçte olacaktı. Neyse ki V-3, tamamlanmak üzereyken gerçekleşen bir bombardıman sonucunda tuzla buz olmuştu ve tekrar inşa edilmedi.
Bu gerçekler hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Buyurun yorumlara! 👇
