Nükleer patlamalar tarihte insanlığın karşılaştığı en vahim felaketlerden biridir. Bu patlamaların yol açtığı yıkım ve sonuçlar insanların üzerinde derin izler bırakmıştır. Bugün nükleer patlamaları inceleyeceğiz.
Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=Jzfpy…
Nükleer güç 1951’den bu yana var olan bir şeydir.
O tarihten bu yana dünya genelinde yaklaşık 30 bildirilmiş kaza meydana gelmiştir.
Bu kazaların birden fazla Fukushima ve Çernobil üzere herkesin bildiği iki felaketle karşılaştırıldığında epeyce küçüktür.
Çernobil, bir dizi nedenle tarihteki en makus nükleer kaza olarak kabul edilir.
Reaktör teknolojisi epey eskiydi ve acil durumlar için hazırlıksızdı. Tekrar de kazada yalnızca 31 kişi direkt hayatını kaybetti.
İkinci büyük nükleer kaza olan Fukushima Daiichi’de ise mevcut meyyit sayısı 573’tü.
Bu vefatlar radyasyonun sonucu değil, tahliye geriliminin dolaylı sonuçlandı ve neredeyse büsbütün yaşlı beşerler hayatını kaybetti.
Nükleer enerjiyi asıl korkutucu yapan şey reaktörlerin saldığı radyasyon. İnsanların aklındaki soru ise çernobilin kanser ve başka hastalıklar yoluyla kaç vefata neden olacak?
Bu mevzudaki en karamsar varsayım Avrupa Yeşil Partisi tarafından yapılan bir araştırmaya dayanıyor ve 2065 yılına kadar 60.000 erken mevt öngörüyorlar.
Bilimsel çalışmalar ekseriyetle bu iddiadan çok daha düşük sayılar ortaya koydu.
Dünya Sıhhat Örgütü (WHO) uzun vadeli vefat oranının toplamda yaklaşık 4.000 olacağını varsayım etti.
Karşılaştırmalı mevt oranlarına bakıldığında nükleer güç en inançlı güç üretim hallerinden biridir.
Hatta birtakım çalışmalar nükleer gücün 1971-2009 yılları ortasında fosil yakıtları güç karışımından çıkardığı için 2 milyon ömür kurtardığını buldu.
Nükleer güç, düşük karbon seçeneği olarak kıymetli bir seçenektir ve süratle ilerleyen iklim değişikliğini yavaşlatma eforlarımız için ayrıyeten pahalıdır.
Nükleer güç, düşük karbon seçeneği olarak değerli bir seçenektir ve süratle ilerleyen iklim değişikliğini yavaşlatma uğraşlarımız için ayrıyeten pahalıdır.
Nükleer güce karşı çıkanların ana argümanı nükleer atık ve uzun vadeli depolama tahlillerinin eksikliğidir.
Fosil yakıtları mümkün olan en kısa müddette ortadan kaldırmak her yıl meydana gelen vefatları ve iklim değişikliğini yavaşlatmak için hedeflememiz gereken şeydir.