Pop Arka deyince birinci akla gelen isim Andy Warhol… İkonik Marilyn Monroe ve Coca Cola çizimleriyle tanıdığımız Warhol, hayatıyla da sanatıyla da tarihte iz bırakan isimlerden biri. Başına gelen enteresan olaylar ve sanat dünyasına kattığı yeniliklerle unutulmaz olmuş olan ressam hakkında her şeyi içeriğimizde derledik. Andy Warhol kimdir ve neden bu derece değerli diye merak ediyorsanız çabucak buyurun! 👇
Kaynak: https://www.artnews.com/list/art-news…
Türü icat eden kişi olmasa da Andy Warhol, pop arka akımının öncüsü olarak tanınmayı başaran bir sanatçı…
Biraz kendi kıssası biraz da sanatına kattığı eşsiz anlayışla pop arka deyince akla gelen birinci isim olmayı hak ediyor Warhol… Pekala bu yetenekli sanatçı aslında kim ve neden sanat dünyası için bu kadar değerli? 👇
Andy Warhol ya da gerçek ismiyle Andrew Warhola, ABD’ye göç eden Slav bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi.
8 yaşındayken yüzünde, omuzlarında ve kalçalarında istemsiz kasılmalar yaşamasına sebep olan bir hareket bozukluğu hastalığına yakalandı. Bu hastalık nedeniyle okula gidemeyen Warhol, vaktini genelde meskende mecmua okuyarak geçiriyordu.
14 yaşında babasını kaybederek önemli bir travma daha yaşayan çocuğun sanata olan merakı, annesinin kültüre olan ilgisi sayesinde başlamıştı.
İlerde çalışmalarında da tesirinin görüldüğü Katolik bir ailede büyüyen Warhol, liseyi bitirdikten sonra itibarlı bir üniversite olan Carnegie Institute of Technology’ye girdi. Sonrasında üne kavuşmadan evvel para kazanmak için çizerlik yapmaya başlamış ve yeterli bir mesken alacak kadar başarılı olmuştu.
Andy Warhol ticari sanat alanındaki mesleğine Glamour mecmuası için ayakkabı çizerek başlamıştı.
Daha sonra Columbia firmasının kayıtları için albüm kapakları tasarlamış ve Israel Miller isimli bir fabrikacı için ayakkabı çizimleri yapmıştı.
Yetenekli genç bu kadar koşuşturmacanın içinde kendi sanatını ortaya koymaktan da geri kalmamıştı elbette.
Tamamen kendi yapıtlarından oluşan birinci standını de New York’taki Hugo Gallery’de açarak sanatını dünyaya sundu. Warhol, savaş sonrası periyotta çizimlerini satarak geçinen tek isim değildi lakin onu başkalarından ayıran bir özelliği vardı: Ressam, koleksiyoncuları da müşteri üzere görüyor ve ticari sanatın bedellerini kendi sanatına yansıtıyordu.
Hatta kendisi araba üretiminde kullanılan bir terim olan ‘seri üretim hattı’ ile kendi stüdyosu ortasında bir fark görmüyordu. Stüdyosunun ismi bile ‘Factory’ yani ‘Fabrika’ idi.
Warhol’un pop arka akımına asıl dahil olduğu vakitler 1960-62 yılları ortasındaydı; bu devirde gazete haberlerinde kullanılan reklam, karikatür üzere görselleri sanatına dahil etmişti. Bilhassa 1962 yılında sergilediği ‘Campbell’s Soup Cans’ yapıtı pop arka akımının değerli örneklerinden biri haline gelmişti.
Bu yapıtta Warhol 32 adet konserve çorbayı raflara dizilmiş biçimde resmetmiş ve hazır görselleri kullanmak yerine hepsini eliyle çizmişti.
Görselleri çoğaltarak yaptığı yapıtları dikkat çektikten sonra Warhol ikinci bir fikirle çıkageldi: Fotoğrafı serigrafi prosedürüyle basmak.
Ünlü ‘Silver Car Crash’ tablosuyla bu fikri ölümsüzleştiren Warhol yapıtta bir otomobil kazası haberinden aldığı dağılmış otomobil fotoğrafını tonları değişecek formda basmış ve yan yana dizmişti.
Daha sonra konserve çorbalar üzere ticari eserlerden Hollywood’un ticari malı olarak gördüğü ünlülere geçti.
Bu bağlamda Andy Warhol’un en bilinen yapıtı olan ‘Gold Marilyn Monroe’ ortaya çıkmış oldu. Bu çalışmasını, tekrar çoğaltma ve üst üste bindirme tekniği kullanarak yaptığı ‘Silver Elvis’ yapıtı takip etti. Burada da Elvis Presley’nin silah çektiği bir fotoğrafı kullanmıştı.
Andy Warhol yalnızca eleştirel yapıtlarıyla değil stüdyosu Factory ile de meşhur olmuştu.
Factory yalnızca Warhol’un kendi sinemalarını çektiği, sanatıyla uğraştığı bir yer değildi; kapısı herkese açıktı. Burada sanat dünyasından beşerler parti yapmaya geliyor, müzik kümeleri ufak konserler veriyordu. Hatta Andy Warhol onların albüm kapaklarını tasarlamaktan da geri kalmıyordu.
60’lar boyunca sanat dünyasında kalıcı izler bırakan Andy Warhol’un hayatı ve mesleği 1968 yılının Temmuz ayında bir anda istikamet değiştirdi.
Valerie Solanas isimli bir bayan Warhol’u yazdığı bir tiyatro oyununun taslağını çalmakla suçluyordu. Ressama karşı güttüğü kin sonunda somut bir hale gelmiş ve elinde silahla adamın ofisini basmıştı. Warhol’a üç el ateş eden bayanın son kurşunu sanatkarın karnına isabet edince Andy Warhol çabucak hastaneye kaldırıldı.
İki ay boyunca hastanede yatan Warhol, ömrünün sonuna kadar cerrahi korse takmak zorunda kalacaktı lakin hayat devam ediyordu.
Vurulmadan altı ay öncesinde sanatkarın ünü yayılmaya devam etmiş ve yapıtları çeşitlenmişti ama pek kimse fark etmese de aslında artık yeni şeyler üretmek için gereğince fikri yoktu. Tekrar de efsanesini sürdürmeye devam etti.
1986 yılında ölmeden evvel yaptığı ‘Son Akşam Yemeği’ yapıtında Katolik inancının hayatındaki yerini net bir biçimde gösterdi.
Leonardo da Vinci’nin ünlü yapıtını pop arka akımına uyarlayarak yarattığı eser çok ses getirdi. Aslında bundan evvel de dini manalar yüklediği yapıtları olmuştu; Gold Marilyn Monroe portresinde bile! Burada bir ünlüye taparcasına bağlanmayı İsa’ya tapmaktan farklı görmediğini anlatıyordu. Doğal olarak İsa’yı merkeze alan en değerli yapıtlardan birini sanatına mevzu etmekten de çekinmemişti.
Andy Warhol bu yapıtını sergiledikten tam bir ay sonra safra kesesi ameliyatı sırasındaki komplikasyonlardan ötürü hayata gözlerini yumdu.
Son Akşam Yemeği yapıtından sonra yaşama veda etmesi bir nevi tüyler ürperticiydi; güya kendi vefatına dair son bir tablo yapmış üzere…
Sonuçta Andy Warhol pop arka akımına istikamet veren ve bu bakımdan sanat dünyasında unutulmaz hale gelen bir isim… Ki muhtemelen yapıtlarıyla taze sanatkarlara ilham olmaya da devam edecek.
Andy Warhol hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım! 👇
