Bir müddettir epistemolojik bir kopuş yaşadım edebi, toplumsal ve dijital alemlerden, atladım oldskull bir arazi aracına ve dağ bayır gezdim, kertenkele hükümdarlarla mecnunluk ettim, sekiz bin dönüm toprak talan ettim ve işte geldim, buradayım! Bismillah, başlıyoruz:
Yedi Kapılı Teb kentini kuran kim?
Kitaplar yalnız hükümdarların ismini müellif.
Yoksa kayaları taşıyan hükümdarlar mı?
Bir de Babil varmış uzunluğuna yıkılan.
Kim yapmış Babil’i her seferinde?
Yapı personelleri hangi konutunda oturmuşlar
Altınlar içinde yüzen Lima’nın?
Ne oldular dersin duvarcılar Çin seddi bitince?
Yüce Roma’da zafer anıtları dikenler?
Sezar kimleri yendi de kazandı bu zaferleri?
Yok muydu saraylardan öteki oturacak yer
Dillere destan olmuş koca Bizans’ta? (**)
…Bizans dendikte bir duralım. Burası bizim ana vatanımız. Bizans, kılınç, kalkan ve birinci satırlarımızın erdemine, epik rock sanatının ulu lideri Ronnie James Dio ile girizgahı yapmış olalım: Holly Diver
Ulu Başkan Ronnie James Dio’nun belgeselini izlemek, farzdır; izlemeyen rock & roll ocağının dışına itina ile ulunmak suretiyle atılacaktır.
Buyurun tadımlık trailer, Mubi’de an itibariyle gösterimdedir bu ortada:
Epistemolojik kopuşa devam:
Atlantis’te, o masallar ülkesinde bile,
Boğulurken beşerler uluyan denizde bir gece yarısı,
Bağırıp imdat istedilerdi kölelerinden.
Hindistan’ı nasıl aldıydı tüysüz İskender?
Tek başına mı aldıydı orayı?
…Atlantis dendikte yine bir duralım. Orası da bizim baba vatanımız. Atlantis, TR!P, bilim ve sanatın baş şanlı ülkesi. Bertolt Baba ne yaptın ya, kölelik mölelik. Yok o denli bir şey, Yoko Ono! Cihat Baba, sana da selamlar olsun… Artık, sormuş ya soruyu Bertol, Hindistan’ı nasıl aldıydı paklığa ve kapalılığa kıymet veren İskender? Yanıtı Kramp versin; “Tek Başına” diyerekten.
Kramp’ın solisti Doğan Sakin ağır bakımdadır, rock topluluğuna duyurulur.
İnananlar rabbe, inanmayanlar Karamela sepetine dua etsin, dualar Sakin ağabeyimize gitsin ve leddallin, amin!
Nasıl yendiydi Galyalıları Sezar?
Bir aşçı olsun yok muydu yanında onun?
İspnyalı Filip ağladı derler,
Batınca tekmil filosu.
Ondan diğeri sanki ağlamadı mı?
Yedi yıl savaşını İkinci Frederik kazanmış ha?
Yok muydu ondan diğer kazanan?
…arkadaş, bu kadar savaşım, kan, ter göz yaşı… Dimağımda savaş tamtamları, savaş ilahileri kulaklarımda… Bende direkt savaşın adamlarını çağrıştırdı bu sözler dizgesi, çünkü onlar Kimmeryalı Konan’ın hard N heavy dünyasındaki distrübütörleri. Bayilik vermiyorlar amma müziğin hakkını veriyorlar hakkıyla, adamlar hakka, metale hakkını veriyorlar; hangi çılgın Manowar’a ırkçı diyormuş, şaşarım; buyurun Battle Hymn müziğinin kelamlarına bir bakın, beni çok daha yeterli anlarsınız. (Anlamazsanız da anlamayın, ben epistemolojik olarak kopuyorum şurada)
Kitapların her sayfasında bir zafer yazılı.
Ama pişiren kimler aşını?
Her adımda fırt demiş fırlamış bir büyük adam.
Ama ödeyen kimler harcanan paraları?
İşte bir sürü olay sana
Ve bir sürü soru.
“Okumuş Bir Personel Soruyor”, Bertolt Brecht; biz de naçizane bu sözlere elçilik yapan Atlantisli…