Yapay zeka tarafından yaratılan birinci manga çizgi romanı bazılarına nazaran gerçek sanatı ve sanatçıyı yok etme tehdidi iken, bazılarına nazaran ise sanatkarların işlerini kolaylaştıran ve onların asıl kıssaya odaklanmalarını sağlayan bir avantaj. Görselleri büsbütün AI tarafından yaratılan birinci manga, büyük tartışmalara yol açtı. Bakalım siz hangi tarafta olacaksınız?
Kaynak: https://edition.cnn.com/style/article…
Manga muharriri Rootport’un son çizgi romanı başka mangalardan biraz farklı zira kıssa ve diyalogları kendisi yazarken, görseller büsbütün yapay zekanın eseri.
Manga muharriri Rootport, son çizgi romanı ‘Cyberpunk: Peach John’da dev bir şeftaliden doğduğu söylenen Japon folklor kahramanı Momotaro’nun distopik bir gelecekte yaşadığını hayal ediyor. Fakat muharrir, öyküyü ve diyaloğu kendisi yaratırken, görseller ise büsbütün yapay zeka tarafından üretildi. Aslına bakarsanız, 37 yaşındaki Rootport, hiç elle çizgi roman çizmemiş…
Çalışmanın ardındaki yayınevi Shinchosha, ‘Cyberpunk: Peach John’un tam manasıyla yapay zeka eseri olan birinci manga çalışması olduğuna belirtiyor.
Mart ayında Japonya’da satışa sunulan çizgi roman, kullanıcıların istemlerine nazaran detaylı fotoğraflar üretebilen çevrimiçi bir imaj uygulaması olan Midjourney kullanılarak resmedildi.
Mahremiyet kaygıları nedeniyle Rootport takma ismini kullanan isimsiz müellif, e-posta yoluyla CNN’e yaptığı açıklamada, işi yalnızca altı haftada tamamladığını söyledi.
Bu mangadaki görseller şayet yapay zeka yerine elle çizilseydi, yaklaşık 1 yıl süreceği kestirim ediliyor.
Aradaki mühlet farkı inanılmaz boyutta. 6 haftaya karşılık 52 hafta…
Dünya nereye gidiyor bilmem ancak kimine nazaran çizgi roman müelliflerinin işi kolaylaşıyor kimine nazaran sanat yok oluyor.
Midjourney, DALL-E 2, Stable Diffusion ve Google’ın Imagen’i üzere çevrimiçi yapay zeka görüntüleme araçları, geçen yıldan bu yana popülaritesini artırdı.
Bu uygulamalar o kadar başarılı ki, siz yalnızca ne çizmesi gerektiğini söylüyorsunuz ve dakikalar içerisinde hayalinizdekinden daha hoş bir çizimi karşınızda buluyorsunuz.
Üstelik bu uygulamalar her bahse hakim. Örneğin realist bir çizim istiyorum diyebilir ya da kübizm akımından esinlenen bir çizim talep edebilirsiniz uygulamadan. Eyfel’in zirvesinde tatlı bir köpek ve hoş bir kız isteyebilir ya da daha ileri giderek dondurma yiyen Papa’yı çizdirebilirsiniz.
Buna karşın müelliflerin bazen, akıllarındaki sahne için aradıkları ‘mükemmel resme’ ulaşmaları sıkıntı olabiliyor.
Rootport, bunu aşmak için karakterlerine, öykü ilerledikçe okuyucuların karakterleri tanımasına yardımcı olacak ayırt edici özellikler (pembe saç, köpek kulakları yahut kırmızı bir kimono gibi) verdi.
Rootport, “Efsanevi manga yapıtlarında bile, karakter çizimlerinin dizinin başı ile sonu ortasında farklılık göstermesi olağan bir durumdur” diye açıklıyor.
AI görüntüleme araçlarının bir kusuru vardı ki o da insan ellerini çizme konusunda yarattığı hayal kırıklığı. O denli ki insan elini, ya olması gerekenden fazla parmakla ya da çok az parmakla resmedebiliyordu.
Rootport’un bunun için de bir tahlili vardı elbette.
Hikayelerinde, ellerin gözüktüğü sahneleri çok aza indirgedi. Böylelikle güya eriyor üzere gözüken garip ayrıntıları çizgi romanlarından elemiş oluyordu.
Yapay zeka görüntüleme araçları, yaratıcılık ve sanatsal bütünlük hakkında yeni sorular ortaya çıkarmaya başladı. Örneğin, oyun dizayncısı Jason M. Allen, yapay zeka kullanılarak oluşturulan fütüristik bir görselle 300 dolarlık bir sanat yarışını kazandığında, bu sanat topluluğunda büyük öfkeye ve tartışmalara yol açtı.
Sosyal medya kullanıcıları, Allen’ın çalışmalarının sanatsal bedelini sorgularken o, bu eser için çok fazla çalıştığı konusunda ısrarcıydı.
Yapay zeka sanatını savunanların argümanları, Marcel Duchamp’ın porselen bir pisuar heykeli olan “Çeşme”sini yahut Andy Warhol’un “Campbell’s Soup Cans”ını savunanlarla benzeşiyordu.
‘Eğer mevcut endüstriyel eserleri kullanan bu şekil çalışmaları sanat olarak kabul ediyorsanız, yapay zekayı da tıpkı formda sanat olarak kabul etmemeniz için bir neden göremiyoruz.’ formunda açıklamalar yapıyorlardı.
Sizi bilmem lakin beni ikna etti açıkçası.
İşin bir de şu boyutu var elbette: “Yapay zeka, yakın vakitte sanatkarları işsiz mi bırakacak?” Ya da “Ülkeniz var olan en yetenekli sanatkarlardan kimilerine sahipken yapay zeka tarafından bir manga yayınlamak neden?”
Aslına bakarsanız çok da haklı sorular bunlar…
Ancak müellif, yapay zekanın sanatkarları yakın vakitte işsiz bırakmasının mümkün olmayacağını söyleyerek mevzuyu müzik sanayisinden bir örnekle daha somutlaştırdı. Bu süreci, MIDI (yani müzik enstrümanı dijital orta yüzü) enstrümanlarını kullanarak müzik yapmaya benzetti.
‘Nasıl ki MIDI insanlardan oluşan orkestraları gereksiz kılmıyorsa, manga sanatkarlarının da gereksiz hale geleceğine inanmıyorum.’ diye ekledi.
İnsan ve yapay zekanın ortak özelliği, her ikisi de geçmişten öğrenilen datalara dayalı olarak bir şeyler yaratır. Lakin, yalnızca beşerler his ve tecrübelerini işin içine katabilir. Bu da her vakit gerçek bir sanatkarın yapay zekadan bir adım önde olmasını sağlıyor.
Bununla birlikte Rootport, yapay zeka (AI) teknolojisinin aslında sanatkarları manga yaratmanın ‘zorlu sürecinden’ kurtardığı için olumlu istikametleri olduğuna inanıyor.
‘Aslında yalnızca manga yaratıcıları için işleri kolaylaştırmakla kalmaz, birebir vakitte kıssaların kalitesini de iyileştirir’ dedi.
‘Yaratıcılar AI sayesinde manganın yaratıcı taraflarına daha fazla vakit ve güç ayırabilir, bu da daha değişik ve ilgi cazip öykülerin ortaya çıkmasını sağlar.’
Her iki taraftan da mantıklı açıklamalar gelmiş. Siz ne taraftasınız? Yorumlarda buluşalım!
